Bu zamanda şahsa güven kalmadığı halde, şahıslara yine de sınırsız itimat ile bağlananlar var.
Şahsın değişmeyeceğine dair kimse çıkıp garanti veremediği halde, şöhretli şahıslara yine de tutku ile kapaklananlar var.
Bunun neticesi çoğu zaman hüsran, hasâret ve sukût-u hayal olmasına rağmen, yekûnu küçümsenmeyecek sayıdaki bir kısım insanımız, yine de aynı vâdide düşe-kalka yürümeye devam ediyor.
Allah selâmet versin ve bir çıkmaza girmeden intibaha getirsin.
Hatırdan hiç çıkarılmaması gereken pek acı bir hakikat şudur ki: İçinde bulunduğumuz şu helâket ve felâket asrında, umumî teveccühe mazhar olup nazarların odak noktasında yer alan veya bir siyasî-sosyal yapılanma merkezine otur(tul)an şahısların, zamanla kimyaları değişebiliyor.
Siz yakînen bildiğinizi tanıdığınızı zannettiğiniz o şahıs gidiyor, yerine büyük ölçüde değişmiş, hatta başkalaşmış çok farklı bir karakter geliyor.
Bu değişkenlik sebebiyle, fertler ve kitleler, o şahsa bağlandıkları ölçüde ne yazık ki sarsılıp ıztırap çekmeye başlıyor.
* * *
Şahsa itimat yüzünden büyük zarar görmüş, hatta ruhî bunalımlara girmiş çok sayıda insanımız var.
Bunlar, nisbeten aklı başında iken yapılan uyarılara pek kulak asmadılar; düştükten sonra ise, maatteessüf yanıbaşlarında onlarla ilgilenecek kimseleri kalmadı.
Dostluk bu değil; kardeşlik hiç değil.
Sağlığın yerinde iken kıymetin var, servet sahibi iken sana değer veriliyor. Düştüğünde ise, selâmı-sabahı birden kesiveriyorlar.
İşte, şahsa bağlılığın ve şahıs hatırına yapılan zorlamalı yardımların, fedâkârlıkların elîm, vahim ve müflis bir neticesi...
Selâmet, düstûrlarda
Değişkenlik arz eden ve hiç garantisi olmayan şahıslara bağlanmak yerine, şaşmaz-şaşırtmaz birer pusula vazifesini gören hakikatli düstûrlara, ölçü ve prensiplere bağlanıp riayet etmek, en sıhhatli, en selâmetli davranış biçimidir.
Meselâ, Nur Külliyatı içinde en çok okunması tavsiye edilen İhlâs Risâleleri, adeta baştan sona bir “düstûrlar manzumesi” mahiyetini taşıyor.
Bu eserlerin bir yarısı İhlâsı kazandıran düstûrları ders verirken, diğer yarısı “İhlâsı kıran maniler”i ve bu manilerden nasıl kaçınılması gerektiğini tarif edip yol gösteriyor.
İşte, hayatında bu düsturlara riayet edenlerin nedamet ettiğine, pişmanlık duyduğuna şahit olunmuş değil.
Buna mukabil, şahıslara itimat ettiği için tarifsiz sıkıntılara düçâr olduğunu itiraf edenlerin haddi-hesabı bilinmiyor.
Cenâb-ı Hak, bizi hakikatli düsturlara riayet edenlerden eylesin.
***
RUZNÂME 9 ŞUBAT 1954
Milletçilerin devamı partiler
Fevzi Paşanın "Fahrî Başkan"lığında kurulan (19 Temmuz 1948) Millet Partisinin mahkeme kararıyla kapatılması üzerine, 9 Şubat 1954'te Cumhuriyetçi Millet Partisi kuruldu.
1958'de, Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisinin birleşmesi sonucu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi teşkil edildi. Parti Başkanlığına da Osman Bölükbaşı getirildi.
Bir başka 9 Şubat'ta (1969) ise, bu parti bir kez daha isim ve lider değiştirerek, Alparslan Türkeş Başkanlığında Milliyetçi Hareket Partisi ismini aldı.
* * *
Başlangıçta, yani Millet Partisinin ilk kurulduğu dönemde (1948–51), siyasî dindarlar ile milliyetçiler birlikte hareket ediyordu.
Bu partinin ilk dönem kadrolarının içinde şu meşhûr isimler yer alıyordu: Fevzi (Çakmak) Paşa, Sadık (Aldoğan) Paşa, Hikmet Bayur, Osman Bölükbaşı, Osman Nuri (Köni) Efendi, Cevat Rıfat Atilhan...
Büyük Doğu, Sebilürreşad ve Serdengeçti gibi dinî mecmuaların vargücüyle desteklediği bu siyasî hareket, 1950 seçimlerinde ciddî bir varlık gösteremediği (oy oranı % 3) gibi, ayrıca "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, hakkında kapatma dâvâsı açıldı.
Parti, aynı gerekçeyle 1953 yılı sonlarında kapatılınca, bu kez milliyetçi kesimin oluşturduğu kadro tarafından 9 Şubat 1954'te Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) kuruldu.
Dindar kanadın 1951'de kurmuş olduğu İslâm Demokrat Partisi ise, 2 Mayıs 1954'te yapılan seçimlere katılmadı; ancak, tercihini yine kendine en yakın gördüğü CMP lehinde kullandı.
Üç partinin yarıştığı 54’teki seçimin sonucu, oy oranı itibariyle şu şekilde kesinleşti: DP % 57; CHP % 35; CMP % 4.8; oyların geri kalan kısmını Bağımsızlar ile Türkiye Köylü Partisi aldı.
***
@salihoglulatif: Hayatında hakikatli ölçü ve prensiplere riayet edenlerin bundan pişmanlık duyduklarına şahit olunmazken, şahıslara bağlandığı için aldananların haddi-hesabı yok.