Fırat Nehri kenarındaki bir gölgelikte, Birecik’teki okuyucularımızla, dost ve arkadaşlarımızla çay sohbetindeyiz.
Havadan-sudan konuşuyor, değişik konulara giriyor, özellikle de sağlık ve beslenmeyle ilgili faydalı bilgileri paylaşıyoruz.
Bir ara konu zeytinyağına, zeytin çekirdeğine geldi. Beş-altı sene kadar evvel konuya dair yazdığımız yazılar hatırlatıldı. “Zeytin çekirdeklerini yutmaya devam ediyor musunuz? denildi.
Şunları söyledim: “Evet, devam ediyoruz. Günde 4-5 adet kadar. Fazlası riskli. Herkese de tavsiye etmiyoruz. Çünkü, her bünye kaldıramayabilir. Ayrıca, bazı çekirdeklerin uçları sivrice. Yutarken, zarar verebilir. Dikkatli davranmalı. Öyle hap gibi atmak değil de, ağızda çiğnenmiş, yutmaya hazır hale gelmiş lokma ile birlikte yutmak daha rahat oluyor.”
Sohbetin tam da burasında, uzman ve işin ehli olduğuna kanaat getirdiğim bir arkadaşımız, çok mühim bir noktaya dikkat çekti ve hatırdan hiç çıkarılmaması gereken faydalı bilgiler sundu. Şöyle ki:
Kostikli ürünlere dikkat!
Bir kimyevî madde olan kostik “Sodyum Hidroksit” bileşenlerinden müteşekkil.
Erime ve kaynama noktası fevkalâde yüksek bir derecede olup, vücuttaki organizmaya faydadan çok zarar veriyor.
İşte bu zararlı madde, zeytin ve sabun gibi sektörel alanlarda ne yazık ki fütûrsuzca kullanılıyor.
Sabun, çabuk ve fazlaca köpürsün, cildin kirlerini, yağlarını temizlesin, deriye iyice nüfûz etsin diye, kostikli madde katılarak üretiliyor. Bunu bütün firmalar değil, bir kısmı yapıyor.
Deriye nüfûz eden bu tür sabunlar, aslında cilde lâzım olan faydalı yağları da alarak kuruluğa sebebiyet veriyor.
Fazla ve çabuk köpürmeyeni tercih etmeli ki, cildimiz veya saç dipleri kuru ve savunmasız kalmasın.
* * *
Zeytine gelince...
Kostik, zeytin sanayiinde ne yazık ki yaygın şekilde kullanılıyor: Ağaçlardan toplanan zeytinler, fazla bekletilmemesi, yani çabuk satışa sunulması ve renginin de simsiyah olması için bu zararlı işleme tâbi tutuluyor.
Bazı firmalar, zeytine öylesine yoğun miktarda kostik katıyor ki, bütün taneler kararıyor, adeta kömür rengini alıyor.
Dahası, zeytinin sadece etli kısmı değil, çekirdeği dahi aynı şekilde siyahlanıyor.
İşte alacağımız, tüketeceğimiz zeytinin kostikli olup olmadığını da öncelikle buradan anlayabiliyoruz: Çekirdekler şayet kahverengi ise, bu normal şartlarda ve fıtrî usûllerle üretilmiş olduğunu gösterir. Çekirdeklerin rengi kararmış, simsiyah olmuşsa, bu gösterir ki o zeytin kostikli işlem görmüş. Almaktan, kullanmaktan imtina etmeli.
Zeytinin kostikli olup olmadığını anlamanın bir yöntemi de şudur: Yediğiniz zaman ağızda dili-damağı hafiften ısırır gibi bir etki yapıyorsa, bu da zeytinin kimyevî bir muameleye tabi tutulduğunun işareti sayılır.
* * *
Bizler, her bakımdan bilinçli-şuurlu tüketiciler olmalıyız.
Tâ ki, hem hilecilere-hurdacılara gün doğmasın ve hasis menfaatleri için insan sağlığıyla oynama cüretini gösteremesinler; hem de bizler Cenâb-ı Hakk’ın ihsan ettiği vücut emanetini muhafaza edelim ve bu emanete ihanet etme durumuna düşmüş olmayalım.
Bal, et, süt, yumurta...
Faydalı sağlık bilgilerine değinmişken, bir kaç hususa daha temas ederek bitirelim.
BAL: Bazı doktorlar, balın da zararlı olduğundan, tüketilmemesi gerektiğinden dem vuruyor.
Hiç umurumuzda değil. Vaktiyle “Yumurta zararlı; kolestrol yapıyor” diyenleri umursamadığımız gibi..
Resûl-i Ekrem’in (asm) tavsiye ettiği balı evimizde hiç eksik etmemeye ve yine tavsiye ettiği miktarda almaya devam etmeliyiz.
Başkasının söyledikleri Sünnet-i Seniyyeye uygunsa, Peygamberimizin (asm) tavsiyelerini teyid ve tasdik ediyorsa dikkate alırız. Aksi halde, bizim açımızdan onların bir kıymet-i harbiyesi olmaz.
KÖY MAHSÜLLERİ: Hakperest ve cesur bazı doktorlar, hemen her vesileyle vatandaşı köy mahsüllerine yönlendirmeye ve katkısız gıda tüketimine teşvik etmeye çalışıyor.
Bu ise, hayra alâmet bir gelişme. Zira köy, mezra ve mer’a orijinli et, süt, yumurda, sebze, meyve gibi nimetlerin, katkılı-hormonlu diğer benzerleriyle kıyaslanmayacak derecede bir farkı, bir üstünlüğü var.
Bu sektörün de arz-talep dengesi içinde gelişmeye başladığını ve daha da gelişeceğini ümit ve temenni etmekteyiz.
SEYAHAT NOTU
Nasipse bugün Batman’dayız. Bu seyahat programı aylar önce tesbit edildi. Yoksa, normalde 9 Mayıs’ta İstanbul’da olmamız gerekirdi. Temsilci arkadaşlarımıza hürmet ile berâ-yı mâzeret. MLS
***
@salihoglulatif: En büyük dâvâ, kâinatta hiçbir şeye âlet ve tâbi ve basamak olamaz; hiçbir garaz ve maksat ve felsefe onu kirletemez ve mağlûp edemez bir tarzda iman hakikatlerini ders vermektir.