Tarihin garip tecellilerinden biri daha: Türkiye ile Rusya arasında yaşanan çok önemli bazı hadiseler var ki, hepsinin de tarihi 2 Kasım gününe tevâfuk ediyor.
Bunlara kısa başlıklar halinde bakacak olursak;
2 Kasım 1914: Rusya, Birinci Dünya Harbi çerçevesinde, Osmanlı devletine savaş ilân etti.
2 Kasım 1918: Ülkeyi hem Birinci Dünya Savaşına sokmaktan, hem de sebepsiz yere Rusya’ya Osmanlı’ya saldırtmaktan dolayı "savaş suçlusu" olarak görülen İttihatçıların ileri gelenleri, bir Alman denizaltısıyla ülkeyi terk edip gittiler.
2 Kasım 1920: İstiklâl Harbi esnasında yapılan anlaşma gereği, Rusya'nın Türkiye'ye yaptığı savaş yardımının (silâh, mühimmat, altın, para...) ikinci partisi, toplu halde Trabzon Limanına ulaştı.
* * *
Zayıf tevâfuklu bir gariplik de şu: Suriye’de devriye uçuşu yapan bir Rus uçağı, Türkiye tarafından yine bir Kasım ayında vuruldu; hadise, iki ülke arasında aylar süren şiddetli bir kriz döneminin yaşanmasına sebebiyet verdi.
Kriz, bizimkilerin “Eyyy Rusya! Senin ne işin var Suriye’de?!” demekten vazgeçip, “İyi ki orada sen varsın, ortak” demesiyle aşılmış oldu.
Şimdi tekrar dönelim biz “2 Kasım tevâfukları”na...
Gelişmelerin tarihî seyri
Rusya, 2 Kasım 1914’te ilân-ı harb ettiği Osmanlı’ya, öncelikle Kafkas Cephesinden yüklendi.
Aslında, Rusya ile körkütük şekilde savaşa tutuşmanın baş sorumlusu basiretsiz İttihatçılardır.
Basiretsiz ve başıbozuk İttihatçılar, Osmanlı'ya saldırmak için, esasen çoktandır bahane arayan Rusya'nın Sivastopol Limanını topa tutunca, haliyle savaş ilânı da kaçınılmaz oldu.
Ermeni çetecilerin de rehberlik etmesiyle ilerleyen Rus orduları Doğu Anadolu'nun bazı vilâyetlerini çok kanlı süren muharebeler neticesi, işgal ve istilâ etti.
Daha da vahimi, Mayıs 1915’te Van gibi fevkalâde stratejik bir vilâyetin idare ve tasarrufunu (mutasarrıf) Ermenilere verdi. Ki, Tehcir Kànunu da bu sebeple ve bu esnada çıkartıldı.
Rusya, nihayet 1916 yılı başlarında Bitlis'i de işgal ettikten sonra, bazı iç karışıklıklar (Bolşevizm) sebebiyle, adım adım geriye doğru çekilmeye başladı.
Ruslarla beraber, Ermeniler de geri çekildi. Mecburiyet altında çekilirlerken, yerleşim bölgelerini maalesef yakıp yıkmaktan geri durmadılar.
* * *
Birinci Dünya Savaşı, tam dört sene devam etti; bu da dört milyon insanımız ile çok büyük toprak kayıplarına sebebiyet verdi.
Gariptir ki, "savaş suçlusu" olarak görülen İttihatçıların ileri gelenleri, yine bir 2 Kasım (1918) günü ülkeyi terk edip gittiler.
Gece karanlığında bir Alman denizaltısı ile kaçan İttihatçıların lider kadrosu, gittikleri ülkelerde de uzun süre yaşayamadı.
Talat Paşa Berlin'de, Cemal Paşa Tiflis'te, Said Halim Paşa Roma'da Ermeni teröristlerin kurşunlarına hedef olurken, Enver Paşa ise, Buhara taraflarında savaşa tutuştuğu Rusların gülleleriyle şehit düştü.
* * *
Dünya Harbinde Osmanlı ile harbeden Rusya, İstiklâl Harbinde ise, cephe değiştirdi ve Türkiye'ye büyük destek verdi.
Ezcümle, 1920’de kurulan Ankara hükümeti ile Sovyet Rusya arasında “Barış ve Dostluk Antlaşması” imzalandı.
Bu çerçevede, bilhassa İngiltere ve Yunanistan'a karşı verilen bağımsızlık mücadelesi için Türkiye'ye silâh yardımı yapılması kararlaştırıldı.
Söz verilen yardımlar, hemen hiç aksatılmadan parti parti Anadolu'ya gönderildi.
Bunların teslimatı Trabzon Limanında yapılıyor ve ihtiyaç duyulan yerlere sevk ediliyordu.
@salihoglulatif: Mevcut Adâlet Düzeni: Muktedir siyasiler, 11 yıl boyunca aldansa da suçlanamaz; ama sıradan vatandaş 11 gün aldansa, direkman ve derhal terörden cezalandırılır.