Yukarıdaki resimde "Sinan Matbaası, 1959" baskılı Emirdağ Lâhikası, sayfa 242'nin kupürünü görmektesiniz.
Bundan 56 sene evvel basılan bu ilk nüshada, Üstad Bediüzzaman, M. Kemal'in hiddetine karşı "Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduttur" nidâsıyla haykırdığından bahisle "Dehşetli bir put kırdım" diyor.
Bazı arkadaşlarımız, ısrarla ve inatla buradaki kritik ifadenin "Dehşetli bir pot kırdım" şeklinde olduğunu savunuyor ve bunun da "iyi bir şey" olduğundan dem vuruyor.
Muhteremler!
"Pot kırma"nın iyi bir şey olduğunu insanlarımızın binde biri dahi bilmiyor ve buna inanmıyor. İsterseniz çıkıp sorun, anket yapın, yahut istatistik tutun. Durumun ne olduğunu gözlerinizle görün.
Yok, siz yine illa da "Bediüzzaman pot kırdı" diye dâvâ ederek, bunun da gayet yerinde bir şey olduğunu iddia ediyorsanız, o takdirde çıkıp bu iddianızı dünya âleme izah ve ispat etmekle mükellefsiniz.
Elli küsûr senedir bu mükellefiyetini yerine getiremeyenler, acaba bundan sonra getirebilecek mi? Hiç sanmıyoruz... Çünkü, toplumun önüne çıkıp "Pot kırmak iyi bir şeydir" demeye cesaret ister. Bu cesareti göstermeye şimdiye kadar hiç kimse teşebbüs etmedi, edemedi.
Son bir soru: Acaba, insanlarımızın binde 999'unun bilmediği, ya da yanlış mânâ verdiği bir tâbiri Üstad Bediüzzaman kullanır mı? Dahası "Pot" kelimesinin Risâle-i Nur'da başkaca zikredildiği vaki midir?
"Put kırmak" ise, hem Risâlelerde geçiyor, hem de tarihimizde önemli bir yer tutuyor. Meselâ, Tahliller'deki "Kâbe'deki putları kırma vazifesi" tâbiri ve bin yıl evvel Gazneli Sultan Mahmud'a "Put kıran Mahmut" denilmesi gibi...
...................................
Bunun neresi pot kırmak?
Namazdan rahatsız olduğunu açıkça söyleyen bir şahsa "Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduttur" diye haykırmak, pot kırmak mıdır?
Yoksa, heykel dikmeyi tasarlayan, hatta buna fetvâ isteyen bir kafanın içindeki "zihniyet putu"nu kırmaya çalışmak mıdır?
Üstad Bediüzzaman, henüz hayatta iken Sinan Matbaasında basılan,
1959 baskılı Emirdağ Lâhikası 242. sayfasının görüntüsü.
NOT: Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Lûgatında “pot” mânasına gelen kelimeler alfabetik olarak “P” kısmında, “put” mânâsına gelen kelimeler ise “B” kısmında yer alıyor.
Osmanlıca elyazması Risâlelerde “put” tâbirinin yazılışı “B” harfiyle yazılmış görünüyor. Büt: Sanem, heykel...
TARİHTEN GÜNÜMÜZE
Gazne Sultanı “Putkıran Mahmud”
Başkenti bugünkü Afganistan sınırları içinde yer alan Gazne Devletinin (961-1187) en kudretli hükümdarı, hiç şüphesiz Sultan Mahmud’tur.
32 sene (998-1030) müddetle hüküm süren Gazneli Mahmud’un en çarpıcı lâkaplarından biri de “Putkıran Mahmud”tur. Halk arasında ona bu lâkabın verilmesinin sebebi tarihî kaynaklarda şu şekilde izâh edilir:
Putperest Hindistan ülkesine toplam 17 sefer yapan ve her seferinde zafer kazanan Sultan Mahmud, putlara, heykellere amansız düşmanlığıyla da bilinir.
İşte, bu noktadaki hassasiyeti sebebiyle, Hind seferlerinin tamamında hiç ihmal etmeden yaptığı ilk iş, o putperest ülkede insanların taparcasına bağlandığı en büyük putu kırıp parçalamak olmuştur.
“Putkıran Mahmud”un yanı sıra, Sultan Mahmud’un ayrıca “Hind Arslanı, Hindistan Fatihi, Seyfüddevle, Yeminüddevle ve Emirülmüminin” gibi ünvanları da bulunmaktadır.
İslâm tarihçisi Utbî, Sultan Mahmud’un esaslı hizmetini ve temel gayesini şu sözlerle özetliyor: “İslâm dinini yaymak ve din düşmanlarını söküp atmak maksadıyla her sene cihad ve gâzâ için Hindistan’a sefer yapmayı kendi nefsine adeta farz kıldı.”
Gaznevî’den Nursî’ye
Sultan Mahmud-u Gaznevî ismiyle de anılan Gazneli Mahmud’un putperestliğe karşı düşmanlığı dillere destan olduğu gibi, Eşref Edib’in ifadesiyle Said Nursî de aynı şekilde putperestliğe düşmandır.
Tarihçe-i Hayat isimli eserin Tahliller Bölümünde iktibâsen yer alan şekliyle Eşref Edib’in ifadesi şöyledir: “Üstad Said Nursî, Devr-i Saadette, Müslümanlığın ilk kuruluş zamanlarında olsaydı, Hazret-i Peygamber, Kâbe’deki putların parçalanması vazifesini ona verirdi. Şirke ve putperestliğe o derece düşmandır.” (Age, s. 541)