"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Öyle bir açığa düştünüz ki...

M. Latif SALİHOĞLU
29 Nisan 2016, Cuma
İktidar yanlısı medyanın 1 Mart 2015 tarihli nüshalarında sıcağı sıcağına manşetten duyurduğu Dolmabahçe çıkışlı “Barış ve Kardeşlik” ile ilgili haber ve görüntüler, meğerse bir yalan ve düzmeceden ibaret imiş.

Öyle diyor, zirvedeki zatlar: “Ne Dolmabahçe mutabakatı ya? Yok öyle bir şey!”

* * *

İktidar yanlısı medyanın yıllar yılı “Yerli GLADYO” diye pompalayıp durduğu “Ergenekon Dâvâsı” da bir “yalan rüzgârı”ndan ibaret imiş.

Yargıtay öyle dedi. Bunu da herkes duydu: “Ne Ergenekonu? Yok öyle bir şey!”

* * *

Yarın öbür gün, şayet benzer tersleşmeler “Çözüm Süreci, Paralel Örgüt, Kayyım Atamaları, Suriye, Mısır, Sisi, IŞİD, PYD, 27 Nisan Muhtırası...” gibi konularda da yaşanırsa, artık hiç şaşırmamak gerekir.

Olmaz olmaz demeyin; zira, hiç olmaz, asla olamaz denilen bazı şeyler bile oldu, oluyor ve olacak gibi...

Bu zamanın siyaseti, kizbe, yalana fazla revâç verdirmiş.

* * *

Yukarıda zikrettiğimiz iki gelişmeyle alâkalı olarak, ister istemez zincirleme halde aşağıdaki iki mühim suâl zihinleri meşgul ediyor.

BİR: Şayet “Dolmabahçe mutabakatı” yoksa veya iki taraf arasında bir görüşme-anlaşma vakıası cereyan etmedi ise, iktidar ve muhalefete mensup milletvekillerinin orada ne işi vardı?

HDP’li Sırrı Süreyya’nın elinde tutup okuduğu ve AKP’li mebusların da itirazsız şekilde dinlediği o kâğıtta neler yazıyordu? 

Bu olay, 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe’de yaşanmadı mı? O görüşmenin bir adı yok mu? Buna bir isim vermek gerekmiyor mu?

Hemen yekten “Yok öyle bir şey” demekle, bütün dünyanın seyrettiği o görüntüler, konuşmalar, haberler, manşetler... hepsi birden yok olup gidiyor mu? Siz herkesi kör, sağır, sersem yerine mi koydunuz?

Dolmabahçe’deki görüntü (altta) ve 1 Mart 2015 tarihli Sabah gazetesi 

Dolmabahçe’deki o görüşmelere bir isim vermediğiniz takdirde, ya kendiniz açığa düşersiniz, ya da milleti aldatmış veya açığa düşürmüş olursunuz.

İKİ: “Ergenekon” diye bir yapılanma yok idiyse eğer, milleti oyalamak bir yana, siz yıllarca devletin kurumlarını niçin bunlarla meşgul edip durdunuz?

Elinizdeki medya gücünü neden acımasızca kullandınız?

Dâvânın savcısı kesilmeniz ve devleti büyük masraflara sokmanız bir yana, sayısız insanı bütün aile efradıyla birlikte yıllarca mağdur etmeye, sıkıntı yaşatmaya, büyük acılar çektirmeye ne hakkınız vardı?

Devletin TRT’sinde “Haham Tuncay Güney” denen muamma kişiyi, aynı dâvâ ile ilgili olarak neden saatlerce konuşturma yoluna gittiniz?

Her yanlış yapan bir bedel ödüyor da, payınıza düşen bütün bu yanlışlıklar zincirinin bir bedelini sizin de ödemeniz gerekmez mi?

Ve “bizimkiler...”

Yalancılık siyasette revâçta olduğu için, siyasilerin her türlü hata ve yanlışlarına bir kılıf uydurulması pek zor olmuyor.

Fakat, bizim yıllar yılı dost ve kardeş bildiğimiz sivil inisiyatif sahibi ve kendilerini gûyâ “siyaset dışında” tutmaya çalışan kimselere de burada bir çift sözümüz var.

Ey Azizler! 

Siz siyasî iktidarın keyfine göre dolaba kaldırıp çıkardığı şu ucûbe “Çözüm Süreci”ni maalesef alabildiğine ciddiye alıp desteklediniz.

İşte bakın, o da boş çıktı, fos çıktı. Dahası, o politika, evvelden hiç görülmedik derecede kana bulandı ve bulanmaya devam ediyor. Üstelik, gidişat vahim ve akıbet meçhûl, belirsiz.

Sizin siyasetteki “rüzgâr gülü” ile birlikte değişen bu değişken haliniz cidden içler acısı.

* * *

Ey Azizler! 

Siz tâ 7-8 sene önceden başlamak üzere, hemen her yerde ve her fırsatta “Bu Ergenekoncular, zındıka komitesinin tâ kendisidir” demiyor muydunuz?

Hatta, hızınızı alamayıp şunları da ilâve etmiyor muydunuz: 

“Üstad Bediüzzaman ve talebelerini zindana atan, onlara işkence çektirerek hizmetlerine mani olmaya çalışan zındıka komitası, işte bu Ergenekonculardır.

“Bütün darbeleri yapan-yaptıran, Demokratları devirip idam ettiren, derin devleti karanlık işlerde çalıştıran, dine düşmanlık eden ve her fırsatta dindarları ezmeye çalışan, hatta terör örgütleriyle de gizliden işbirliği yapan yine bunlardır.

“İşte, bugünkü siyasî irade, bütün bu vatan, millet ve din düşmanlarına karşı cesur ve kararlı bir mücadele veriyor. Demokrasiye büyük hizmet ediyor. Şimdiye kadar kimsenin yapamadığını yaptı, yapıyor. Hangi rütbede olursa olsun, cuntacıları alıp hapse atıyor, onları mahkemeye sevk ediyor. Vesaire...”

* * *

Ey Aziz! Peki, şimdi ne oldu?

Ergenekoncuların durumu devlet ve hükûmetçe az-çok belli oldu, hatta netlik kazandı bile denilebilir.

Peki, acaba sen ne haldesin?

Düne dair bütün o yazıp söylediklerinin boşa çıkarılmış olması karşısında şimdi ne diyorsun?

Tenkit ve ithamların yine bize mi? Çuvaldızı bize batırmaya devam mı edecesin? Yani, fırdöndü siyasetin hatırına yine biz kardeşlerini üzmeye devam mı edeceksin?

Acaba diyorum, aklını başına devşirip insafa gelerek, artık kendine şöyle bir çeki-düzen vermeye başlasan nasıl olur?

Duâmız şu: İnşaallah, hatalardan nedâmet eder, bir daha böyle açığa düşmez ve siyasetçilerin yaptığını uhrevî kardeşlik hizmetine tercih etme vartasına düşmezsin.

@salihoglulatif: Ey Kardeş! Muhibbi ve meddahı olduğun siyasî aktörlerin, zamanla çizmediği zigzak, yapmadığı U dönüşü kalmazsa, sen yine tevil yoluna sapmaya ve hatalarına yine kılıf uydurmaya devam mı edeceksin? Heyhât!

Okunma Sayısı: 3761
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    29.4.2016 19:20:22

    Tutarsızlıklara pek aldırış eden yok.Çelişkiler üzerinde durulmuyor. Halbuki bunların,fikri,vicdani ,insani ,hukuki ve ahlaki tarafları var. Sağlam dürüst bir insanın hayatı zikzaklardan uzak,tutarlı,istikrarlı olur.Aksi halde güveni kaybeder.İdare mevkiin de bulunanlar daha çok bu hususlara dikkat etmeleri gerekiyor. Ve şu da esefe verici bir durum; siyasi ve içtima-i isabetsizlikler,hatalar,yanlışlar mürürü zamana takılarak,unutulup gidiyorlar. Ve geçmişten ders alınmadığı için maalesef tarih tekerrür ediyor...

  • Ali Vefalı

    29.4.2016 09:16:00

    Sayın yazar kardeşim, bu fırdöndülüklerin yüzde birini bile yazmamışsınız. Üstelik bunlar işte müslümanlık budur, en iyi müslüman biziz diyenlerdir. Böyle gideceği kesin olduğuna göre kimbilir daha ne büyük belalar yağacak?

  • CESUR ADAM

    29.4.2016 00:43:49

    İktidarın dalkavukluğunu,bozacını şahidi şıracılığını yapan bu basın müsveddeleri maalesf halkımızı bir çok konuda iğfal edip,yanlış yönlendiren ve KUL HAKLARINA GİRİP EBEDEN NAR-I CEHENNEMLİK ZEBUNLARDIR.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı