Bundan 91 yıl önce bugün “İzmir Sûikastı” kumpası ve bahanesi ile 14 muhalif kişi dârağacına götürülerek idam edildi: 13 Temmuz 1926.
Konunun hemen başında, önemli bir iddianın altını çizelim, öyle devam edelim. İddia şudur: Kemalizmin hayatımıza girdiği 1923 yılı başlarından itibaren işlenen hemen bütün cinayet ve katliâmlarda kumpaslar ve tertipler vardır. Kurulan bu kumpaslarla, vurulacak kişi veya gruplara önce bir suç işlettirilir; ardından kıyılıp biçilmeye çalışılır.
Bu kumpas ve tertiplerin meşhûr olmuş birkaç tanesi şunlardır: Ali Şükrü Bey Cinayeti. Şeyh Said Hadisesi. İzmir Sûikastı. Menemen Vak’ası. Dersim Katliâmı. Sason İsyanı. Muğlalı Olayı, vesâire...
Bütün bu hadiselerin ön ve arka plânlarını araştırmış ve karşılaştırmış bir araştırmacı olarak, söz konusu iddiayı her platformda ispata hazır olduğumuzu bir kere daha ifade ederek, asıl konumuz olan “günün tarihi” ile ilgili kumpası anlatmaya geçiyoruz.
Bir günde 14 idam
Muhalifleri bertaraf etmek için daha evvelden tasarlandığı anlaşılan muhayyel "İzmir Sûikastı Hadisesi", 14/15 Haziran (1926) gecesinde ifşâ edildi. 12 Temmuz 1926'da nihaî karara bağlanan dâvâ neticesinde, 12/13 Temmuz gecesinde idam edilenler arasında şu isimler var: Saruhan milletvekili Halis Turgut, İstanbul milletvekili İsmail Canbulat, Erzurum milletvekili Rüştü Paşa, eski Lazistan milletvekili Ziya Hurşit, Trabzon milletvekili Hafız Mehmed, eski Ankara valisi Abdülkadir ve Kara Kemal...
* * *
Söylentiye göre, İzmir Valisi Kâzım Dirik'e gelen Giritli Motorcu Şevki isimli şahıs, bazı kimselerin M. Kemal'e sûikast plânladığı ihbarında bulunuyor.
Ortaya atılan "resmî iddia"ya göre, eski Lazistan mebusu Ziya Hurşit ile arkadaşları, iki gün sonra İzmir'e gelmesi beklenen M. Kemal'e sûikast yapıp kaçmayı plânlamışlar.
İhbarı ciddiye alan valilik, derhal harekete geçer ve adı geçen şahıslar tutuklanmaya başlanır. Tevkifler, İzmir'le sınırlı kalmaz, ayrıca Ankara ve İstanbul'dan da tanınmış şahsiyetleri içine alacak şekilde genişletilir.
Sûikast ortakları arasında Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat ve Erzurumlu Rüştü Paşa gibi eski İstiklâl Harbi komutanlarıyla, yakın zamanda kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının (TCF) şöhret kazanmış isimleri de var.
Hadiseye neresinden bakılırsa bakılsın, yapılan işin bir tertip, bir komplo, yani bir kumpas olduğu âşikâr... İktidardaki Halk Partisi, muhalifleri sindirmek için, yine kendisinin plânlamış olduğu entrika dozu yüksek bir operasyondur, şu muhayyel İzmir Sûikastı Hadisesi.
Evet, bu sûikast iddiası, tamamıyla hayalidir. Zira, M. Kemal, o tarihte henüz Balıkesir'de olup, ortada teşebbüs edilmiş bir sûikast mevcut değildir. Nitekim, bilâhare İzmir İstiklâl Mahkemesi’ne çıkarılan eski Şark Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa da, orada gördükleri karşısında hayrete düşer.
Karabekir, hiç ilgisiz insanların, hayatta hiç tanışmamış ve görüşmemiş kimselerin nasıl olup da aralarında işbirliği yapmış oldukları iddiasıyla mahkemeye sevk edildiklerini hayretle sorar. (Bkz: Günlükler, ilgili bölüm.)
Ankara'dan İzmir'e sevk edilen uyduruk İstiklâl Mahkemesi, hayalî sûikastten birinci derecede sorumlu ilân ettiği Ziya Hurşit ile 13 arkadaşını idam cezasına çarptırır.
Yani, hiç vuku bulmamış bir sûikast ihtimaline binaen tam 14 vatan evlâdı orada idam ettirilir.
İdam edilmeyenler de, siyasetten ve ülke yönetiminde bulunmaktan büyük ölçüde men'edilir.
Düşünün ki, idamdan kıl payı kurtulan Karabekir Paşa bile, ömür boyu casus takibi altında bulundurulur. Yoksul ve sefil bir hayata mahkûm edilmek istenir. Öyle ki, elindeki-evindeki evraklar ile yayına hazırlamış olduğu kitaplar bile yakılarak yok edilir.
İşte, bu ve benzeri vak’alardan açıkça anlaşılıyor ki, iktidardakiler, muhaliflerini ezmek ve bertaraf etmek için, her yolu mübah görmüşler ve her türlü zulümkârlığı irtikâp etmişlerdir.
* * *
Hayalî "İzmir Sûikastı" bahanesiyle muhalif kişilere yönelik cezalandırma işlemine, İzmir'den sonra Ankara'da da devam edildi.
Ankara İstiklâl Mahkemesi’nin 26 Ağustos 1926 tarihli tebliğ kararına göre, aralarında Hamidiye Kahramanı Rauf Orbay'ın da bulunduğu birçok asker ve siyasî muhalifin daha cezalandırılması isteniyordu.
Verilen karar gereği, (yurt dışında tedâvi gören) Rauf Bey ve bir grup arkadaşı çeşitli hapis ve sürgün cezasına çarptırılırken, birçok mebus, bürokrat ve askerin de aralarında bulunduğu kimseler ise Ankara'da idam edildi... Baskıların artması üzerine, önce milletvekilliğinden istifa eden Refet Bele Paşa, bir süre sonra askerlik mesleğinden de ayrılmak zorunda kaldı.
Mahkemede idam edilmekten kurtulabilen, ancak askerî ve siyasî faaliyetlerine son verilen diğer meşhurlar ise şunlar: Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Cafer Tayyar Paşalarla milletvekillerinden Faik, Sabit, Halet, Feridun Fikri, Kâmil Zeki, Bekir Sami...
***
@salihoglulatif:
Sana hak ve hidâyet nasip olan yerden koparsan,
VEFÂSIZLIĞIN;
Oraya sırtını dönersen,
NANKÖRLÜĞÜN;
Oraya karşı cephe alırsan,
HIYÂNETİN
Cezasını çekersin...