Nefsin Kemal Hali
Nefsin mutmeinne olduğu hal, kemal halidir. Yani kemalsizliğini bildiği ve sahip olduğu kemali Cenâb-ı Allah’a verdiği haldir. İman-ı tahkiki kazanmış, tövbesi makbul olmuş ve Cennete girmeyi hak etmiş halidir. Nefsin bu halinden Allah razıdır. Bu haldeki nefis de Allah’tan razıdır.
Böyle nefse Kur’ân şöyle seslenir:
“Ey Nefs-i Mutmainne! Sen O’ndan razı, O senden razı olarak Rabbine dön! Salih kullarımın arasına katıl! Ve Cennetime gir!” 1
Aslında nefis tabiatı itibariyle kötülüğü çok emredicidir, asidir, çıldırtıcıdır, yoldan çıkarıcıdır. Nefsin bu yıkıcı fesadı ölüme kadar devam eder. Peygamberler de nefsin bu yıkıcılığından Allah’a sığınmışlardır.
Hazret-i Yusuf (as): “Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder.”2
Derken, Peygamber Efendimiz de (asm): “Allah’ım! Göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsimle baş başa bırakma!” diye dua buyurmuştur.
Nefsin Şiddetinin Hikmeti
Nefsin bu şiddeti nefsin şeytanı dinleyen bir kulak olmasındandır. Şeytan apaçık düşmanımızdır. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: “Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?” 3
Diğer yandan nefsin bu şiddetli emrinin başlıca hikmeti, insanın derecesini yükseltmektir. Çünkü nefsini yenmek için hiç durmadan mücahede eden, nefsin her yıkıcı sadmesine karşı bir kemâl sıfatla cevap veren ve nefsine hâkim olan insan, inşallah yüksek dereceler almış, imtihanını kazanmış olmaktadır.
Bu aşamada nefsin şiddetli tazyiki aslında bir fırsata dönüşmektedir.
Bediüzzaman bunu şöyle misallendiriyor: Meselâ bir adam, bin on çekirdeği toprağa ekse ve gerekli şekilde bakımını yapsa; bu çekirdeklerden on tanesi ağaç olsa ve meyve verse, diğer bin tanesi bozulsa, meyve veren on ağacın verdiği menfaat, bozulan bin tohumun zararını hiçe indirir. Nefse tabi tutulan insanların da çoğu bu işten zarar görse, on tane insanın şeytanın ve nefsin bu şiddetinden mücahede ile arınarak ve derecesini yükselterek çıkması, o çoğunluğun verdiği zararı hiçe indiriyor. 4
Cennet, Nefse Hazırlanmıştır!
Dolayısıyla nefsin ve şeytanın bu dayanılmaz şiddetinden ruhun kalp, sır, vicdan, akıl ve lâtifeler gibi pozitif elemanlarının verdiği mücahede ile kazançlı çıkan ise, aslında yine nefis kendisi oluyor. Müşteki durumda iken, muttaki duruma geçen nefis kendisi oluyor.
Öyle ki Allah’ın rızasına mazhar olan nefistir! Allah’ın lütfuna ve rahmetine ulaşan nefistir! Mahşerde sorgulanan ve yargılanan nefistir! Resulullah’ın (asm) şefaatine nail olan nefistir! Cennet’le müjdelenen nefistir! Cennetin ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne hayalden geçmiş benzersiz nimetlerine ulaşan nefistir! Allah’ın cemalini görerek Cenneti unutturan bir izzet, şeref ve saadete nail olan nefistir!
Şu âyetlere bakalım:
“Kıyamet mutlaka gelecektir. Her nefis işlediğinin karşılığını görsün diye.” 5
“Nefislerin hoşlanacağı, gözlerin lezzet alacağı şeyler hep Cennettedir.” 6
Nefsin Mutmainne Olması
Mutmainne olan nefis, bütün çıldırtıcı isteklerine rağmen kalbin, vicdanın, aklın, sırrın ve sair duyguların pozitif emellerine ve amellerine teslim olur, aşırı isteklerini kendi başına değil, bu pozitif elemanların hedefleri doğrultusunda kullanır.
Meselâ -Risale-i Nur’da zikredildiği üzere-, şehvetini iffette kullanır, öfkesini şecaate çevirir, inadını sebat anlamında kullanır, adavetini dosta ve ehl-i imana değil, kâfire, nefse ve şeytana gösterir ve hakeza… İman-ı tahkiki kılıcını çeker, nefs olarak sahip olduğu ilkel istekleri, kalbin ve vicdanın ulvî istekleriyle değiştirir, insaniyet-i kübra makamına yükselir.
İman-ı tahkiki ile itminana ve doyuma ulaşır!
GÜNÜN DUÂSI
Ey kullarına rahmet eden! Ey kullarının ayıbını örten! Ey kullarını çok sık affeden Allah’ım!
Bizim ayıbımızı ört! Bizi affet! Seyyiatımızı hasenata tebdil eyle! Âmin.
Dipnotlar: 1- Fecir Sûresi: 27-30. 2- Yusuf Sûresi: 53. 3- Yasin Sûresi: 60, 61. 4- Lem’alar, 1. 5- Lem’a. Taha Sûresi: 1. 6- Zuhruf Sûresi: 71.