Gerek fikir, gerek kadro ve gerekse siyasî yapıları itibariyle 1948-1954 yılları arasında faaliyet gösteren ve “Mareşalin Partisi” olarak da bilinen Millet Partisinin (MP) devamı veya benzeri mahiyetini taşıyan birçok parti var.
GÜNÜN TARİHİ : 9 Şubat 1954
İşte bunlardan biri de 62 sene önce bugün, yani 9 Şubat 1954’te kurulan (CMP) Cumhuriyetçi Millet Partisidir. Bu parti, 12 gün önce mahkemece kapatılan MP’nin devamı mahiyetinde ve 2 Mayıs’ta yapılacak olan genel seçimlere katılması için çarçabuk şekilde kuruldu.
Üstad Bediüzzaman’ın tabiriyle de “Milletçiler” hareketinin devamı ve fakat “Türkçü kolu”nu temsil eden CMP’nin başına ise, meşhûr hatip MP Kırşehir milletvekili Osman Bölükbaşı getirildi.
Mayıs 1954 seçimlerine katılan CMP, oyların yüzde 4,8'ini alarak toplam 5 milletvekili çıkardı. 1957 seçimlerinde ise, oy oranı yüzde 7’in üzerine çıktığı halde Meclis’teki sandalye sayısı 4’de düştü.
Bu parti, 16 Ekim 1958'de Türkiye Köylü Partisi ile birleşerek Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ismini aldı. 1969’da tekrar isim değişikliğine giden ve bugünkü Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ismini alan bu siyasî hareketin başına emekli Albay Alparslan Türkeş getirildi.
Türkeş, 1960 Darbesinin en aktif “sağcı Türkçü” subaylarından biri olup darbenin “solcu” kanadı tarafından 14 arkadaşıyla birlikte diskalifiye edilmiş ve “mecburi vazife” ile bir müddet yurt dışına gönderilmişti.
* * *
Zaman içinde muhtelif isimler altında faaliyet gösteren MHP’nin temsil etmiş olduğu siyasî hareket, hiç şüphe yok ki 1948’de kurulan Millet Partisine (MP) dayanıyor.
MP, tarihte “Dindar Türkçü Mareşal” diye bilinen Fevzi Çakmak’ın fahri başkanlığında kuruldu.
Fiiliyatta, Demokrat Partiyi ortadan ikiye bölerek 1948’de Meclis’te grup kuran MP’in yukarıda serencamını anlattığımız “Türkçü kanadı” gibi, ayrıca bir de dindar, yani “İslâmcı kanadı” vardı. Şimdi, biraz da MP’nin bu diğer versiyonundan bahsedelim.
Mareşal’in ‘İslâm Demokrat’ı
22 yıl müddetle hiç kesintisiz şekilde Genelkurmay Başkanlığı yaparak M. Kemal ve İsmet Paşanın bir dediğini iki etmeyen Mareşal Fevzi Çakmak, 1944’te “yaş haddi” kànunuyla emekliye sevk edilince siyasete atıldı.
1946’daki seçimlerde önce DP listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1948’de ise DP’yi ortadan ikiye bölerek MP’nin başına geçti.
1950’de ölünce, “laiklikten dâvâlı” olan partisi de erime sürecine girdi. Mahkeme devam ederken, bu partinin en ateşli destekçilerinden biri olan Necip Fazıl, 1951 Haziran’ında “Büyük Doğu Partisi”ni kurmaya niyetlendiğini açıkladı. Elini daha çabuk tutan aynı siyasî kulvarın bir başka şöhreti Cevat Rifat Atilhan, aynı sene içinde “İslâm Demokrat Partisi”ni (İDP) kurarak “Siyasî İslâm Hareketi”nin başına geçti.
1952’de patlak veren Malatya Hadisesi (Hüseyin Üzmez’in gazeteci Yalman’ı vurması) bu partinin ve diğer Büyük Doğucuların üzerine yıkılarak İDP kapatıldı.
MP’nin “dindar kanadı” olan İDP’nin siyasî çizgisi, 1969’da Erbakan’ın başını çektiği “Bağımsızlar Hareketi”, 1972’den sonra MSP, 1980’lerde RP ve 2000’li yıllarda ise AKP ile günümüze kadar devam edegeldi.
* * *
Bu arada, İDP ve bu siyasî misyonun kurucu lideri Cevat Rıfat Atilhan ile ilgili en güvenilir bir kaynak eser olarak, araştırmacı akademisyen Celil Bozkurt’un hacimli tez çalışmasını, bu konuya meraklı olanlara tavsiye ederiz. (Doğu Kütüphanesi Yayınları.)
Kemalizmin kıskacındaki siyaset
Yeri gelmişken, şunu da ifade edelim ki: Türkiye Cumhuriyeti Devletinde faaliyet gösteren gelmiş-geçmiş partilerden hiç biri şimdiye kadar Kemalizmin rotasından, yahut M. Kemal’in emrinde çalışan ekibin tesirinden tamamen çıkıp kurtulabilmiş değil.
Evet, Türkiye’deki siyaset alanı tâ başından itibaren bütünüyle Kemalizmin tesiri ve kuşatması altında olup, hâlen de yüzde yüz nisbetinde ondan bağımsız bir hale gelebilmiş değil.
M. Kemal’e tam itaat edip canla başla onun emrinde çalışan tepedeki kadroda şu isimler vardı: İsmet Paşa, Fevzi Paşa ve Celal Bayar.
Kemalizmin “Halkçılar” kolunu İsmet Paşa, Türkçü ve dindar “Milletçiler” kolunu Fevzi Paşa temsil ediyor. Celal Bayar ise, 1946’da Demokratların başına geçti.
1950 Haziran’ından itibaren, yani Ezan-ı Muhammedînin hürriyetine kavuşturulması ile başlayan süreçte, Bayar’ın Menderes’le arası açıldı ve son güne kadar da aralarında ciddî bir doku uyuşmazlığı meydana geldi. Menderes ve arkadaşlarını idama götüren en büyük suçları ise, Demokrat Partiyi Kemalizmin zulmünden ve tasarrufundan çıkarmaya çalışmaları olarak görülüyor.
* * *
Bir not daha: Kemalist Türkçülüğün karşıtı gibi görünen HDP, gerçekte birçok yönüyle “Kürtlerin CHP’si” ve biraz da “Kürtlerin MHP’si” halini yansıtıyor.
Felsefî ve ideolojik yönü itibariyle İslâmiyetle alâkası bulunmayan bu partinin, temelde Kemalizmle ve M. Kemal ile de hiçbir problemi yoktur.
Konjonktürel olarak ve daha çok oy hesabıyla “dindarlara şirin görünmek” ise, diğer partiler gibi HDP’nin de zaman zaman tevessül ettiği bir “siyasî taktik”ten ibarettir. Aksini iddia eden, ya bilmiyor, ya da kendini kandırıyor demektir.