"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meşrûtiyetten önceki Şûrâ

M. Latif SALİHOĞLU
01 Nisan 2018, Pazar
GÜNÜN TARİHİ: 01 Nisan 1868

Pek çok kimse, Osmanlı’daki ilk Meclis’in (Şûrâ) teşekkül tarihini 1876’daki I. Meşrûtiyet’in ilânından sonraki gelişmeye bağlı olarak bilir. Oysa ki, o tarihten sekiz sene kadar (tam 150 yıl) evvel, yani 1 Nisan 1868’de kurulmasına resmen karar verilen bir Meclis vardır ki, adı Şûrâ-yı Devlet’tir.

Bugünkü Danıştay’ın temeli ve kuruluşu olarak da kabul edilen bu şûrâya verilen bir başka isim ise “İbtida Meclis-i Mebûsân”dır.

* * *

Şûrâ-yı Devlet, yani “Saltanat Danıştayı”nın kuruluşuna ait ilk belge Mabeyn Başkâtipliğinden Babıaliye yazılan 11 Zilkade 1284 (6 Mart 1868) tarihli tezkeredir. İlk başkanlığına Tuna Valisi Mithat Paşa getirildiği “Şûrâ-yı Devlet”in resmî kuruluşu ise, Hicrî 8 Zilhicce, Milâdî takvimle 1 Nisan’da tamamlanmış oldu. Şimdi, hadisenin ayrıntılarına bakalım...

* * *

Bugünkü Danıştay'ın başlangıcı, bir yönüyle 1868'de teşkil olunan işte o meşhûr Şûrâ-yı Devlet’in kuruluşuna dayandırılır.

Ne var ki, bu iki kuruluş, birbirinin tıpkısının aynısı değildir. Ama, birbirinden tamamen farklı da değildir.

Bu önemli müessese, zaman içinde statüleri ve görmüş olduğu hizmetleri itibariyle kısmî değişikliğe uğrayarak günümüze kadar devam edegeldi.

* * *

Evet, Meşrûtiyet yani Demokrasi tarihimizde atılan ilk ciddî adımlardan biri, hiç şüphesiz 1868 tarihinde atıldı. Devrin Sadrâzamı meşhûr Âli Paşa, tıpkı selefi Reşid Paşa gibi, giderek ehemmiyet kazanan bu Şûrâ/Meclis sisteminin yerleşmesi için, büyük gayret gösteren şahsiyetlerden biridir. Sultan Abdülaziz ise, bu ilk olma özelliğine sahip parlamenter sistemi (İbtida Meclis-i Mebûsân) bir cihette hoş karşılayıp tasvip etti. Fakat, ne yazık ki onun bu toleransı hayatına mal oldu. Diktatör ruhlu Serasker (Genelkurmay Başkanı) olan Hüseyin Avni Paşa, Sultan Aziz ile birlikte bu taptaze demokrasi filizini de kesip kopardı. Önce darbe yaptı; ardından, devirdiği Halife Sultan'ı—intihar süsü vererek—katletti. Böylelikle, demokrasi yolunda atılmış çok önemli adım, kan, darbe ve alçakça bir cinayetle lekedar edildi.

* * *

Sultan Abdülaziz’in, Avrupa seyahati esnasında gördüğü demokratik idarelerin işleyiş biçimi ve bilhassa Londra’da ziyaret ettiği Avam Kamarası’ndaki müzakere tarzları, onu ziyadesiyle etkiler. Avrupa seyahatinden sonra, Sultan’ın üzerinde hasıl olan müsbet tesirlerin farkına varan Sadrazam Ali Paşa, bu fırsatı değerlendirerek bir “Şûray-ı Devlet Nizâmnâmesi” hazırlatıp Padişaha takdim eder.

Bu nizâmnâmeye göre, Şûray-ı Devlet şu şekilde tarif ediliyor: "Bu büyük şûrâ, müslim ve gayr-ı müslim tefrik edilmeksizin, devlete bağlı bütün vilâyetlerden ve onların 'İdare Meclisi'nce seçilecek azalardan müteşekkildir."

Bugünkü milletvekili mânâsında olarak ilk defa “meb’us” ismi verilen bu üyeler, iki yılda bir seçilecekler. Nizâmnâmeye göre, ayrıca kuvvetlerin tek elde (vahdet-i kuvâ) toplanması yerine, kuvvetler ayrılığı (tefrîk-i kuvâ) esâs kabul ediliyor. Padişahın bile selâhiyetlerini daraltan bu nizâmnâmeye göre, bütçenin tanzimi de yine meclise/şûrâya aittir.

Bu ilk demokrasi hareketini benimseyen Abdülaziz, konuya verdiği ehemmiyeti şu sözleriyle teyid eder: “Her kim olursa olsun, hangi millete mensup bulunursa bulunsun, bütün erbâb-ı iktidarın Şûray-ı Devlete dâhil olmasını isterim. Bu Meclis Suriyelilerin, Bulgarların, Boşnakların, velhasıl tekmil anâsırın erbâb-ı iktidarı için müşterek bir merkez olmalı ve bu erbâb-ı iktidar Vükelâya (Bakanlara) yardım etmelidir.”

Bâbıâli’deki hükümet merkezine doğru muhtelif vilâyetlerden gelen seçilmiş mebuslar, yola çıkarlarken, halkın heyecanla tezahürat yaptığından ve Osmanlı’ya bağlı bütün milletlerin memnuniyet verici hallerini izhâr ettiğinden bahseden kaynaklar, nihayet bu mutlu güne, 10 Mayıs 1868’de yapılan bir büyük merasimle gelindiğini kaydediyor.

Meclisin açılışında bir nutuk irad eden Sultan Abdülaziz, kuvvetler ayrılığına dair şunu ifâde eder: “Bu teşkilât-ı cedide, kuvve-i icrâiyenin; kuvve-i adliye, kuvve-i diniyye ve kuvve-i teşriîyeden tefriki esâsına müstenittir.”

***

@salihoglulatif:

Bu vatanda, gelişimini hâlâ tamamlayamamış kör-topal durumdaki demokratik nizâma, öyle hemen kolay şekilde geçilmedi. Bu nimetin kıymetini iyi bilmeli...

Okunma Sayısı: 2504
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı