"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Menfaate tahvil edilen duygular

M. Latif SALİHOĞLU
21 Haziran 2016, Salı
Bir şey, şayet içinde duygusallık barındırıyorsa, o şey istismara, dolayısıyla sömürüye de açık demektir.

Meselâ: Dinî ve millî duygular; kin, intikam ve husûmet duyguları; fakirlik, halkçılık ve mazlûm-mağdur edebiyatı gibi duygu yönü ağır basan şeyler...

* * *

Bu duygusal alanlar ve unsurlar, doğru bir fikre, haklı bir dâvaya ve istikametli bir hizmete kuvvet vermek için devreye sokulmalı. Bu duygular, esasen bu maksatlar için verilmiş.

Ne var ki, bu güçlü ve hassas duygular için pusuda bekleyen bir yığın istismarcı da var.

İstismarcıların kimi şahsiyet, kimi ticaret, kimi de siyaset için kullanır, bu masum duyguları.

Bu istismarcılar, aslında birer “duygu katili” de sayılırlar. Zira, o duyguları sömüre sömüre, istismar ede ede, günün birinde tüketme noktasına kadar getirip dayandırırlar.

* * *

Zamanla holdingleşme noktasına kadar gelen bazı şirketlerin, insanlarımızın dinî ve millî duygularını alabildiğine istismar ederek paralarını toplayarak, biriken sermayeyi fütûrsuzca kullanırlardı.

Bunların soyu-sopu hâlâ kurumuş değil. Ara ara yine yapıyorlar aynı şeyleri. Kazıklama, kandırmacılık devam ediyor, yani.

Tahmin edeceğiniz gibi, bunlar en yüksek meblâğı da yurt dışındaki mütedeyyin vatandaşlarımızdan temin ederlerdi.

Yurt dışı seyahatlerimizde, bilhassa bu hususu merak edip sordum: Ya hu, defalarca kandırıldığınız halde, nasıl olur da bütün birikimlerinizi getirip bu sahtekârlara vermeye devam ediyorsunuz?

Birçoğunun verdiği cevap, emin olun şöyle oldu: Biz o adamları tanımayız, bilmeyiz, etmeyiz. Fakat, onların bu para toplama işine, yakından bildiğimiz, tanıdığımız ve güvendiğimiz bazı imamlar, hatta bazı cami hocaları öncülük ediyor. İlk konuşmayı da bunlar yapıyor. Hem dindar, hem güvenilir şirketler diye tanıtıyorlar. Biz de bunlara aldanarak para veriyoruz.

Sonradan tahkik ettik ki, hakikaten, o hoca kılıklı adamların mühim kısmı, şirketlere hissedar ediliyor, ya da bazı nimetler ayaklarına seriliyor, vesaire...

* * *

Benzer bir durum, siyaset âleminde de söz konusu. Hatta, yer yer daha da ileri safhada.

Evet, ne yazık ki, siyasî istismar unsurlarının çoğu, sonradan siyasî sömürü aracına dönüştürülüyor.

Dinî, manevî, mukaddes değerleri siyasî menfaati için kullananların haddi hesabı yok.

Aynı şekilde, millî duygular da istismara, dolayısıyla sömürüye son derece açıktır.

Gözünü siyasî hırs, şöhret ve menfaat hissi bürümüş bazı kimseler, sırf taraftar çoğaltmak için âyetli-hadisli konuşmalar yapar. Bir diğeri vatandaşın millî duygularına oynayarak hamasetli konuşmalarda bulunur. Vesaire...

Aklı başında, vicdanı yerinde olan kimselerin, bu tür istismarcı ve duygu sömürücüsü kimselere kapılmaması ve iradesini onların eline teslim etmemesi lâzım. Kendini kaptırdı mı bir kere, kurtulmak da pek kolay görünmüyor, maalesef. Tâ ki, iş iflâs noktasına gelinceye kadar...

İflastan sonra, bazılarının hissiyatı tam tersi istikametine dönüyor; yani, aşırı muhabbet, yerini aşırı adavete terk ediyor. Lâkin, bu da işe yaramıyor. Zira, o da bir başka duygusallık olup, ifrattan tefrite savrulmak gibidir. Doğru olanı, vasatta gitmek ve vasatta karar kılabilmektir.

GÜNÜN TARİHİ: 21 Haziran 1037

İslâm’ın Eflâtun’u İbni Sînâ

Eserleriyle çağları aşarak günümüze kadar gelen meşhûr “dâhî” İbn-i Sînâ’nın vefâtı: 21 Haziran 1037.

İbni Sînâ’yı asırlar boyu meşhurlaştıran en önemli husus şudur: Pekçok insan ancak bir-iki ilim veya fen dalında uzmanlaşabilirken, o birçok dalda ihtisas sahibi oldu, hatta zirveye çıktı ve yüzyıllarca da zirvede kaldı. Bu durum, aynı zamanda onun bir dâhî olduğunu gösteriyor.

İktisat Risâlesinde İbni Sînâ’nın ismini zikreden Üstad Bediüzzaman, onu aynen şu ifade ile takdim eder: “İslâm hükemasının Eflâtun’u ve hekimlerin şeyhi ve filozofların üstadı, dâhi-i meşhûr Ebu Ali İbni Sînâ...”

* * *

Evet, İslâm dünyasında yetişmiş en büyük felsefe ve tıb âlimlerinden biri olan İbn-i Sînâ, 980 yılında Buhara yakınlarındaki Afşana köyünde doğdu.

Babası, Buhara’da Samanî Devletinin hizmetinde kâtiplik yaptı ve bir sürede maliye işlerinde çalıştı.

Müthiş zekâ ve hafız sahibi İbni Sînâ, on yaşında hâfız oldu. 18 yaşına kadar, hem hekimliği öğrendi, hem de çağın hemen bütün ilim dalları ile ilgilenerek konuların adeta künhüne vakıf oldu. Ayrıca, Mantık ve Geometri’de bir hayli ilerleme kaydetti.

Bir yandan eski Yunan filozoflarının eserlerini okurken, bir yandan da dinî bilgilerini geliştirdi: Sarf, Nahiv, Fıkıh, vesaire...

* * *

Harzem’de bulunan El Birûnî ona büyük değer verdiği için, o da Buhara’dan hicret edip onun yanına gitti. Birlikte pek kıymetli çalışmalarda bulundular.

Ne var ki, şöhreti günden güne artan İbni Sînâ’yı burada kıskananlar oldu. Onu yönetime şikâyet ettiler. Bu sebeple, bir müddet takibata uğradı. 

Bu durumdan sıkılan İbni Sînâ, Harzem’den de ayrılarak Hamedan’a hicret etmek durumunda kaldı.

* * *

İbn-i Sînâ’nın en hacimli çalışması olan “El-Kànun Fi’t-Tıb” isimli eseri, yüz yıllarca Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutuldu. 

Batı dünyasında “Avicenna” ismiyle yâd edilen İbn-i Sînâ, 57 yaşında iken 21 Haziran 1037’de Hamedan’da (İran) Hakk’ın rahmetine kavuştu.

@salihoglulatif:

İstanbul'un tarihî silüetini koruyamayan, bu tarihî şehri betonarme kulelere boğduran zihniyet, Gezi’de yarım asırdır yerinde yeller esen Topçu kışlasını inşa edecekmiş. Sen gel, bu rantiyeciliği külâhıma anlat.

Okunma Sayısı: 3161
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    21.6.2016 12:51:30

    "jet" şimdi çıksın,yerli uçak yapıyorum desin bizim %50'lik sazan kesim hac paralarını bile fıdıllıoğluna yatırıverir....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı