Kimilerinin hâlâ tuhaf, hatta kabul edilemez bir teşebbüs olarak gördüğü bu “Vatan Cephesi” çıkışının bazı mücbir sebepleri vardı. Bir kısmını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkün.
Irak’ta ihtilâl
14 Temmuz 1958'de Irak'ta bir askerî darbe yapıldı.
Bu tarihe kadar Irak’ı yöneten, Hâşimî kökenli Kral II. Faysal ve maiyetinde bulunanların (Amcası Prens Abdülillah, Başbakan Nuri Said, vd.) hemen tamamı feci şekilde katledildi.
Daha düşük şiddette olmakla beraber, benzer mahiyetteki sancılanmalar İran ve Pakistan’da da zuhûr etti.
Bu kardeş ülkelerde yaşanan kanlı çalkantıların ortak bir mesajı vardı: Bağdat Paktı’na (1955) imza koyanlara sırayla ceza kesiliyor. Bu pakta ev sahipliği yapan Bağdat yönetimi ise, daha ağır şekilde cezalandırılıyor!
* * *
Evet, Bağdat Paktı’nın ev sahipliğini Kral Faysal yapmış olmakla beraber, bu birliğin öncülüğünü yapan Türkiye (Demokrat Parti) Hükümeti idi.
Dolayısıyla, hükûmetleri cezalandırma sırasının Türkiye’ye geleceğini hisseden Başbakan Menderes, içinde cuntacıları barındıran askerî cenâha tam güvenemediği için, sivil vatandaşlardan müteşekkil, geniş ve dirayetli bir “Vatan Cephesi”nin teşkil edilmesini isteyerek, dahil olmaları için vatandaşları teşvik etti.
İç siyasî dengeler
Dış politikada Demokrat Hükümeti aleyhinde bir takım sinsice gelişmeler yaşanırken, iç politikada da çok tuhaf bazı ittifaklar ve zihinleri bulandıran manevralar sergilenmeye başlandı.
Meselâ, (1948'de DP'yi ikiye bölerek kurulan) eski “Millet Partisi”nin devamı mahiyetinde kurulan ve iki koldan (dinî-millî) siyaset yapan Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisi 1958’de birleşerek, DP’ye karşı yeniden ortak bir mücadelenin içine girdi.
Yine aynı 1958 senesi içinde, büyük seçim yenilgisi (57 seçimleri) yaşayan bölücü Hürriyet Partisi, kongrede alınan sonucu, bütün malvarlığıyla birlikte CHP'ye katıldı.
* * *
İçte ve dışta meydana gelen bütün bu gelişmeleri bir “muhalefet rüzgârı”na dönüştürmek isteyen CHP lideri İsmet İnönü, Türkiye’nin her tarafında meydan mitingleri düzenletip kışkırtıcı konuşmalar yapmaya başladı.
Anarşi ve nifaka karşı
İç ve dış şartların alabildiğine ağırlaşmaya başladığını gören Başbakan Menderes, muhtemel risk ve tehlikelere karşı, sivil bir “Vatan Cephesi” teşkil etmeye yöneldi.
İşte, 12 Ekim (1958) günü gittiği Manisa’da halka hitâben yaptığı konuşmada bu yöndeki düşüncesini vatandaşlara açarak, özetle şunları söyledi:
“Muhalefetteki arkadaşlarımızın vatanperverliğine bir defa daha huzurunuzda müracaat ederek, şunu rica ediyorum: Kin ve ihtirası desteklemekte devam etmesinler.
Vatana hizmetin hangi istikamette olduğunu düşünerek, muhalefetin kötü gidişine ‘Paydos’ desinler. Anarşiye ve nifaka paydos dedikten sonradır ki, hakiki demokrasinin ve hürriyetin güneşi bütün parlaklığı ile ortaya çıkacak, milletimizin terakki ve teâlisine giden yolu daha da aydınlatacaktır.”
@salihoglulatif:
Bu zamanda dinî, siyasî veya ticarî bir aktörü tutkuyla, hararetle öven müfritler, bilâhare aynı kişileri tefritle yermeye başlar. O halde, bâki bir dâvâ için bunların hiçbirini listebaşı yapmamalı.
* * *
Şayet hürriyet, adâlet ve hakkaniyet üzere gitdilmezse, eldeki bütün imkân ve potansiyel, hatta akıl, zekâ ve tecrübe dahi zarar-ziyan hesabına geçer.