On dört senedir ülkenin yönetim kademesini işgal eden çekirdek kadro “hem suçlu, hem güçlü” rolünü oynamada şampiyon olduğu kadar, sıklıkla rol kesme ve maske değiştirme becerisinde de en ileri derecede görünüyor.
Dolayısıyla, bütün bu dallarda birer “şampiyonluk madalyası”nı hak ediyorlar. Hiç mübalâğasız...
Ama, biz yine de o madalyalık konuları açmayı ve meselenin detayına inmeyi biraz sonraya bırakarak, önce önemli noktanın altını çizelim.
Bazı kimselerde artık kronik hale gelen ve safi zihinleri bulandırma etkisi yapan “peşin hüküm”leri red ve izâle için hemen başta ifade edelim ki: Mâsum kanı döken bütün terör örgütlerini evvel-âhir lânetliyoruz.
Dahası, onlara arka çıkan, destek veren, moral takviyesi yapan, yahut onların galibiyetini isteyen iç ve dış ihanet odaklarını da Allah’a havale ediyor ve tez elden hak ettikleri cezayı bulmalarını diliyoruz.
Bu hatırlatmalardan sonra, şimdi asıl konuya geçiyoruz.
Şimdilerde hain dediklerinizle yıllarca can-ciğer olmadınız mı?
Siz yıllarca “En büyük düşmanımız Ergenekon” maskesiyle ortalıkta dolaşıp durmadınız mı?
Sonra, her nasılsa birden çark edip “Bu işte bir hata var. Meğerse onlar da mağdur imiş” maskesini yüzünüze geçirmediniz mi?
Böylelikle, ifrattan tefrite yatay geçiş yapmadınız mı?
Allah aşkına, bu nasıl bir tavır, bu ne biçim biçim zihniyet?
Yâhû, sizin hain veya düşman gördüğünüze herkesin bir anda “toptan düşman” ve dost gördüğünüze de herkesin bir anda “toptan dost” olması mı lâzım?
Toplum bunu yapmaya, sizin gibi davranmaya mecbur mu?
Sizin tavrınıza bakılırsa mecbur. Çünkü, insanları kendi fâsid kıstasınızla katagorize ediyor ve hemen anında “dost” ya da “düşman” sınıfına dahil ediveriyorsunuz.
Dahası, bunda bile güvenilir bir istikrar ve istikametiniz yok; zira, dost ile düşmanın yerini de şaşırtıcı bir hızla hemen değiştirebiliyorsunuz.
İşte, böylesine üstün bir maharetle maske değiştirebilme becerisinden dolayı madalyayı hak ediyorsunuz.
* * *
Siz yıllarca “Kardeşim Esad” maskesiyle de dolaşıp durmadınız mı?
Sonra, bir de baktık ki ne görelim? O gitmiş, yerine “En büyük düşmanımız Esed” maskesi gelmiş. Bu âni maske değiştirmeleri, gerçi bize çok pahalıya mal oldu; fakat, bunun daha ne kadar sürüp gideceği meçhûl.
Meçhûllükten çıkan tek şey, hesap edemediğiniz mülteci akını, bir süre destek verdiğiniz IŞİD terörü ve sizin “Esed, bugün yarın düşecek-gidecek” şeklindeki basiretsiz Suriye politikanızın iflâsıdır.
* * *
Şimdilerde FTÖ deyip “Bir numaralı terörist” diye ilân ettiğiniz Gülen Hoca ve ona bağlı gruba karşı, en az on yıl müddetle yüzünüzde nasıl bir maske ile hareket ettiğinizi dünya âlem biliyor.
Aynı şekilde, yıllarca canciğer kuzu sarması olduğunuz bu gruba karşı, bir anda nasıl “kuzuyu parçalayan bir kurda” döndüğünüze de, yine dünya âlem şahit oldu.
Aynen diğerlerinde olduğu gibi, bunlarla olan münasebetlerinizde de, yine bir anda herkesin “toptan dost” ve herkesin “toptan düşman” tavrını takınmasını istiyorsunuz?
Allah aşkına, siz bu milleti elinizde oyuncak mı sanıyorsunuz?
Siz insanların kendi hür iradesiyle düşünmesi ve ona göre hareket etmesi gerektiğine inanmıyor musunuz?
İnanmıyor olmalısınız ki, bunu bir türlü kabullenemiyorsunuz.
Onun içindir ki, herkesin sizinle aynı koroya dahil olup aynı nakaratı tekrarlamasını istiyorsunuz.
Ama ne yapalım ki, millet sizin maske değiştirme hızınıza yetişemiyor. Damga ustası gibi bir anda “dost ile hain”in yerini iç dünyasında değiştiremiyor.
Dolayısıyla, kabul etmek lâzım ki, bu işin şampiyonu sizsiniz.
* * *
Şimdilerde PKK ve HDP ile amansız bir çatışma hali içindesiniz.
Madem ki, mer’iyette olan kànunlar nazarında ikisi arasında bir fark var, devlet yöneticileri olarak, herkesten önce sizin bu farkı görmeniz ve göstermeniz gerekmiyor mu?
Ama hayır, işin kolayına gidiyorsunuz? Yani toptancılık yapıyorsunuz: Ya hepsi dost, ya da hepsi düşman.
İyi de, siz tâ baştan beri böyle değilsiniz ki... Sürekli tavır değişikliği yaptınız. Hatta, “Çözüm Süreci” denilen ucûbe dönemde, yüzünüze bambaşka bir maske taktınız.
Öyle ki, o yıllarda tepedeki adamlarınızın PKK ve Öcalan hakkında söyledikleri toplansa ve bugün önünüze konulsa, nomalde hayretten donakalırsınız. Ve, yine normalde, “Bunlar ‘Akademisyenlerin Bildirisi’nden de beter” diye tepki vermeniz gerekir.
Dikkat edin “normalde” diyoruz. Çünkü, siz anormal şekilde maske değiştirdiğiniz için, dün söylediğinizin bugün tam tersini, dün yaptıklarınızın bugün tam zıddını yapıyorsunuz ve yapmakta da hakikaten maharet sahibisiniz.
Ve zaten, bu sebeple biz de sizi “Hızlı maske değiştirme şampiyonu” olarak görüyoruz.
Bakıyoruz da, maşallah her maske değişiminde, yine aynı tonda bağırmalar, ona buna çatmalar, düşman, hain, işbirlikçi damgalamalar gırla gidiyor.
Açıkça söyleyelim: Yönetimden sorumlu kimselerden sadır olan böylesine yüksek volümlü sataşmalar, yönetimdeki acziyetin bir ifadesi olduğu kadar, suçluluk psikozunun da bâriz bir yansımasıdır.
Yani, kendi hatası görülmesin, anlaşılmasın diye, başkasını bağır-çağıra suçlama taktiği...
* * *
Son olarak, yine yanlış anlaşılmalara mahal bırakmamak için, baştaki ifadelerimizle de bağlantılı olarak şunları ifade etmek istiyoruz:
İktidar partisinin zigzaglı ve tutarsız siyaseti adına değil; belki, vatan ve milletin selâmeti adına diliyor ve inanıyoruz ki, devletimiz, hiçbir terör odağına karşı geri adım atmaz, mağlûp düşmez ve hukuk dairesi içinde biiznillah muvaffak ve muzaffer olur. Allah yâr ve yardımcımız olsun.
@salihoglulatif: Yönetimden sorumlu kimseler, naz yapamaz, mazeret üretemez. Aynı şekilde, her başarısızlığı bir başkasına yükleme taktiğiyle de liyâkatlı bir idareci olamaz. Olsa olsa, hatasını gizlemede taktik ve maharet sahibi bir aktör olabilir.