Geçen hafta sonu Trabzon’da yapılan Doğu Karadeniz Temsilciler Toplantısına Yönetim Kurulu üyemiz Şemseddin Çakır ile birlikte katıldık.
Toplantıya Trabzon vilayeti başta olmak üzere Artvin, Rize, Giresun, Gümüşhane ile Bayburt’un il ve ilçelerinden gelen temsilci arkadaşlarımız iştirak etti.
Yeni Asya camiasına taalluk eden hizmetler gündeme alındı ve bunlar günboyu enine boyuna konuşulup müzakere edildi. Yerine göre ve usûlü dairesinde bizim de konuşmacı olarak ara ara dahil olduğumuz bu programın fevkalâde verimli geçtiğini ve bir o kadar da şevke, heyecana, moral ve motivasyona vesile olduğunu ifade etmeliyim.
İnanıyorum ki, aynı şevk ve heyecan dalgası ülkemizin dört bir yanını sardığı gibi, dünyanın her tarafında bulunan umum Nur Talebelerini memnun ve mesrûr eylemiştir.
Bu sebeple, âcizâne bölgedeki toplantılar esnasında tesbit edebildiğim diğer bazı hususları da sizinle burada paylaşmak istiyorum.
* * *
Risâle-i Nur’un tam serbestiyeti ve 666 gün süren bandrol engelinin ortadan kalkması ile başlayan yeni şevk ve heyecan dalgasının, gerek okuyucu kitlesi ve gerekse temsilci arkadaşlarımız üzerinde muazzam bir tesir icra ettiğini yakînen müşahade ettim.
Herkes bir tahdis-i nimet ve bir tahdis-i şükür kabilinden olarak bu muazzam mazhariyeti hâlis kardeşleriyle, samimi dost ve ahbaplarıyla paylaşmaya devam ediyor.
* * *
Şahs-ı mânevîye bağlı olan Nur Talebeleri, Nur’un zaferiyle neticelenen bu hayırlı gelişmeden aldıkları kuvvet ve cesaretle öyle bir gayrete geldiler ki, bir süredir rölantide seyreden hizmetlerde dahi cidden takdire şâyân gelişmeler ve inkişaflar husûle gelmeye başladı.
Gazete ve dergilerimiz için yeni abone bulmak ve yeni okuyucu kitlesine ulaşmak için tüm imkânlar adeta seferber ediliyor.
Küçük-büyük boy Nur Risâlelerinin muhtaçlara ulaştırılması noktasında hiçbir fedârlıktan kaçınılmadığı gibi, ayrıca bu meyanda yeni hamlelerin yapılmasına, yeni kampanyaların açılmasına dair şiddetli bir istek ve iştiyak hasıl olmuş durumda.
* * *
Lise ve bilhassa üniversitelerde okuyan kız ve erkek öğrenci kardeşlerimize hemen her konuda yardımcı olunmaya çalışılıyor.
Onlara kalacak yer/ev bulmaktan ev ihtiyaçlarının karşılanmasına, burs temin etmekten en hesaplı şekilde gazete, kitap, dergi temin etmeye kadar, her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasına âzami derecede hassasiyet gösteriliyor ve gayret edilmeye çalışılıyor.
* * *
Risâle-i Nur derslerinin ve okuma programlarının en verimli şekilde yapılabilmesi istikametinde mevcut şartlar zorlanırken, bir yandan da yeni yeni imkânlar araştırılıyor.
Bazı hizmet merkezlerinde, bu meyanda hemen her gün mütalâalı veya müzakereli dersler yapılıyor.
Bilhassa Risâlelerin çokça okunduğu yerlerde rızıkta bereketin, maişette kolaylığın ve hizmetlerde suhûletin vücuda geldiği, aynı şekilde bunun bir mânevî sadâka hükmüne geçip belâların def’ine bir vesile olduğu hususu kabul görüyor ve bazı örneklerle de bunlar bâriz şekilde müşahade ediliyor.
* * *
Ehem-mühim sıralamasında, bu zamanda en öncelikli hizmetin çocuklara ve öğrencilere yönelik olması gerektiği hususu umumî kabul görüyor.
Yeni yetişen nesillere lâyık-ı vechiyle hizmet sunulmasında herkesin derecesine göre mesuliyet altında olduğu, dolayısıyla bunun en ehemmiyetli bir gündem maddesi olarak daima canlı tutulması gerektiği hususu, yine umumun kabulüne mazhar ve tasdikine medar oluyor.
* * *
Gazetemiz Yeni Asya’nın bölge baskısına geçmesinin de büyük bir avantajı beraberinde getirdiği hususu nazara verilerek, bunun daha iyi ve daha verimli şekilde kullanılması gerektiği ifade ediliyor.
Temsilcilerimizin toplantı esnasında okunan satış ve tiraj raporlarında, bu hususta ciddî gayretlerin başladığını ve birçok yerde neticesinin de alındığını yakînen görmüş olduk.
Gördüğümüz bu sevindirici tablo, cidden yüksek bir mazhariyetin ifadesiydi. Zira, camia olarak, belki de en zor bir zamanda bulunduğumuz ve en sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz, yani belki en zayıf olduğumuz bir süreci yaşadığımız halde, buna rağmen böyle parlak neticelerin hasıl olması, esasen başka türlü düşünülemez.
Dahası var. Bizim maddeten belki de en zayıf, muhalif ve muarızlarımızın ise en kuvvetli olduğu bir zamanda olduğumuzu hesaba kattığımızda, mazhariyetin derecesini çok daha net ve bâriz bir şekilde görebilmekteyiz.
Bütün bunlar, bize kesintisiz şükür ile birlikte, gösterilecek gayretlerin de âzami derecede devam etmesi gerektiğini hatırlatıp ders veriyor.
* * *
@salihoglulatif:
Ayasofya aynası
Ayasofya, tâ başından beri bir Hâkimiyet Sembolüdür.
Muhatabınızın iç âleminde neyin, hangi mânanın hâkim olduğunu öğrenmek için, ona Ayasofya hakkındaki fikrini sorun. Bediüzzaman da öyle yapmış.
* * *
Bir idareci, Ayasofya'nın ibadete açılması hakkında ne diyor ve konuya nasıl baktığını ifade ediyorsa, bilinen o ki gizli tuttuğu niyetini de aslında bu sûretle izhâr etmiş oluyor.
* * *
Bir Hâkimiyet Sembolü olan Ayasofya, aslında kişinin ne mal olduğunu da gösteren bir mihenk taşı gibidir. Bir kimse, Ayasofya'nın gündeme getirilmesinden, ya da medar-ı bahs edilmesinden bile rahatsızlık duyuyorsa, o kimsenin içi başka, dışı başka demektir.
* * *
Üstad Bediüzzaman ile M. Kemal arasında Riyaset Odasında yaşanan şiddetli kavgada “Ayasofya” konusu, M. Kemal’in hiddete gelmesiyle, aralarının hepten bozulmasına ve iplerin tamamen kopmasına sebebiyet verdi.