Hemfikir idiler. Yıllarca birlikte çalıştılar. Hemen her işte bir ve beraber oldular. İnkılâplara birlikte imza attılar. Muarızlarını tepelemede birbirine tam destek verdiler.
Ne var ki, sonunda ayrıldılar. Bu ayrılık, asla fikir ayrılığı değildi. Öyle anlayanlar, fenâ halde yanıldılar.
Derin yanılgı, el’an devam ediyor.
Sanırım, kim(ler)den ve hangi zaman aralığından söz ettiğimizi anlamışsınızdır. Kısaca: M. Kemal ile İsmet Paşa’nın 1919-37 yılları arasındaki müşterek fikir ve davranışları...
Evet, çoğu kimsenin bilmediği, bilmek de istemediği bir konudur bu: Osmanlı’dan sonra kurulan yeni Türkiye’nin bu iki siyasî-askerî aktörünün, 18 sene süren birlikteliğinin, son demde niçin sona erdiği hususu... Şimdi bu önemli meselenin, gelişme seyrine şöyle bir nazar gezdirerek, işin püf noktasını öğrenmeye çalışalım.
“İkinci adam” meselesi
Tarihçe çığır açan siyasiler, etraflarında “ikinci adam” olma hevesindekilere pek göz açtırmazlar. Heveslerini kursaklarına hapsetmek için, uygun bir zamanı, fırsatı kollarlar.
Tâ ki, ölümlerinden sonra gelecek olan idarecilerin, kendilerini gölgede bırakma şansları kalmasın.
Bu sebeple, ikinci, hatta üçüncü sırada görünen veya görünmeye çalışan adayları pasifize, hatta diskalifiye etmek için türlü tedbirler alırlar.
İşte, aynı fikirde olmalarına rağmen, M. Kemal, İsmet İnönü’nün kendisinden sonra gelip Devlet Başkanlığı makamına oturmasını istemediği için, ömrünün son deminde, hemen herkese şaşırtıcı gelen bazı tedbirleri alma cihetine gidiyor. Şöyle ki:
Mustafa Kemal, ölümünden tam bir yıl 50 gün evvel, yani 20 Eylül 1937’de Başbakan İsmet Paşa’yı 1.5 ay müddetle mecburî izne gönderdi. Onun yerine, önce vekâleten ve bir ay sonra da asâleten “İktisat Vekili” Celal Bayar’ı atadı.
İsmet Paşa, M. Kemal'in tâ ölüm gününe kadar da siyaset sahnesine bir daha dönmedi, dönemedi.
Zira, ikisi arasında ciddî anlamda bir "küslük" hali yaşandı. Ve fakat, besbelli ki, asıl mesele bu küslük halinin de ötesinde bir ciddiyet arz ediyordu.
* * *
İsmet Paşa, her ne kadar politikadan uzaklaştırıldıysa da, M. Kemal bundan emin değildi: Günün birinde tekrar aktif politikaya döner ve Bayar'ın inisiyatifindeki mevki ve makamları tekrar ele geçirebilir diye endişe ediyordu.
M. Kemal, bu endişesini yakın çevresiyle konuştuktan sonra, İsmet Paşa’nın hesabının kesilmesine ve defterinin dürülmesine karar verildi: İsmet Paşa, bir tertiple öldürülmeli. Aksi takdirde, hükûmetin başına getirilmiş olan Bayar'ı rahat bırakmaz.
Nitekim, ölümcül hastalığı ilerleyen M. Kemal, ölümünden iki ay önce kaleme aldığı "Vasiyetnâme"nin 5. maddesindeki ifadelerinden de anlaşılıyor ki, kendisinde, İsmet Paşa’nın “bertaraf edilmiş olduğu” yönünde bir kanaat hasıl olmuş.
İşte 5. maddedeki o ifadeler: "İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmâl için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır."
Bunun aksi yönündeki tezi savunanlar da olmuş; ancak, onlar hiçbir zaman Pembe Köşk'te oturan "İkinci Adam" İsmet Paşa’nın çocuklarının neden "yardıma muhtaç oldukları" meselesinin tatminkâr bir cevabını verememiş, izahını yapamamışlardır.
* * *
İsmet Paşa’nın sûikastten kurtulmasına birinci derecede sebep olan kişi, Dr. Refik Saydam'dır.
M. Kemal'in ölümünden hemen sonraki gün siyaset sahnesine dönen ve (F. Çakmak’ın da gayretiyle) Cumhurbaşkanlığına seçtirilen İsmet Paşa, birkaç ay sonra da Başbakan Celal Bayar'ın işine son verdi.
Bayar'ın yerine ise, kendisine “can borcu” olan Dr. Refik Saydam'ı Başbakanlık makamına getirtti. (25 Ocak 1939) Saydam, ölünceye (1942) kadar da bu makamda kaldı.
1938 yılı başından itibaren, meydan bütünüyle İsmet Paşa’ya kaldı. O da, siyaset arenasında dolu dizgin at koşturdu. Öyle ki, bir süre sonra para ve pulların üzerindeki M. Kemal'in resimlerini kaldırtarak, yerine kendi resimlerini koydurdu.
Ne var ki, onun bu tasarrufu uzun süre devam etmedi, edemedi. Atatürkçüler bu konuda daha baskın çıktılar ve özellikle para ile pulların üzerindeki İsmet Paşa’nın resimlerini kaldırtarak yeniden eskiye dönüşü sağlamış oldular.
* * *
26 Aralık 1938 günkü CHP Olağanüstü Kurultayı’nda "Değişmez Başkan" olarak kabul ve ilân edilen İsmet Paşa’yı siyaset sahnesinden uzaklaştıran kişi ise, onun sekreteri Bülent Ecevit oldu.
7 Mayıs 1972'de yapılan CHP Olağanüstü Kurultayı’nda, genel başkanlık yarışını kaybeden İsmet Paşa, kısa bir süre sonra siyasetten çekildi; bundan bir buçuk yıl sonra da hayattan çekildi.
Acip bir durum: Halk Partisi’ne liderlik yapan M. Kemal İnönü’ye, İnönü Ecevit’e, Ecevit Baykal’a küs gitti. Baykal ile Kılıçdaroğlu’nun arası da limonî vaziyette...
***
@salihoglulatif:
Mendil satan çocuk, burnunu koluyla siliyorsa, büyük ihtimâl, “okul harcı”nı, yahut "günlük kazancı"nı kaybetme kaygısını taşıyordur.