"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kevser Risâlesi, yahut Sırr-ı İnnâ A’tayna (3)

M. Latif SALİHOĞLU
11 Ocak 2016, Pazartesi
Âhirzamanda geleceği haber verilen dehşetli şahısların mahiyetini, özellikle Süfyanî Deccal ve komitesinin kim/kimler olduğunu Beşinci Şuâ’yı dikkatle okuyanlar bilir.

O risâlede, hemen tamamı mecazî mânâlar taşıyan “tavr-ı aklın haricinde”ki kudsî rivâyetler tevil edilirken, İslâm Deccalı olan Süfyan’ın vasıfları, alâmetleri, hatta bir kısım icraatleri tek tek sıralanıyor.

Aynı şekilde, o dehşetli reisin emrine girecek ve ona hizmetkâr olacak “Zeki Sadrâzam” ile “Cesur Serasker”in kimler olduğu da, “âkil sıddıklar” için şüpheye, tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tarif ediliyor.

Dolayısıyla, Beşinci Şuâ başta olmak üzere, o risâledeki hakikatlerle bağlantılı Nur Külliyatındaki sâir mektuplar, müdafaalar ve bahislerde yer alan bilgiler, bilhassa Nur Talebelerine o “dehşetli şahıslar”ın mahiyeti hakkında kat’î bir yakîn veriyor.

Öyle ki, farâza “perde-i gayb açılsa”, tahkik ehli olan o talebelerin bu noktada yakînini değiştirip bozmayacak; belki de ziyadeleştirmeyecek.

Asıl engel, kànunî değil

Sırr-ı İnnâ A’taynâ’nın metbu şekilde neşredilmesinin önündeki asıl mani Koruma Kànunu veya sâir lastikli kànunlar değil.

Şu hususu rahatlıkla, hatta iddia sûretinde diyebiliriz ki: Bediüzzaman Hazretlerinin Sırr-ı İnnâ A’taynâ için söylediği "O sırr-ı mahremi fâş etmeyin" emr-i üstadâneleri gibi, 24. Söz’ün Üçüncü Dalı’nda serd edilen hikmetli izâhlar da bu mahrem risâlenin matbaada basılarak fâş ve neşredilmesine izin-ruhsat vermiyor. 

Hatta, matbu şekilde neşredilerek umumun nazarına sunulmasının, o bahislerdeki “hikmet-i ipham”a ve “sırr-ı teklif ve imtihan”a aykırı düştüğü dahi söylenebilir.

Zira, her defasında “mahrem tutulması” tembihlenen bu risâlede, âhirzamanın o dehşetli şahısları açıkça deşifre ediliyor. Adıyla, sânıyla isimleri sıralanıyor. Günah dereceleriyle birlikte bunların mülhid, zındık ve ehl-i Cehennem olduğu okuyucuya açık şekilde ifşâ ediliyor.

İşte, orada yapılan tevil ve tahlillerde “hikmet-i ipham” perdesi bütünüyle açıldığı ve hatta yırtıldığı içindir ki, bizâtihi eserin kendisinin mahrem ve perdeli kalması önemle tavsiye edilmiş.

Bu tavsiyelere uyup uymamak, yani Nur Külliyatında vâzedilen hizmet, neşriyat ve ilânâta dair düstûrlara sadâkatle riayet edip etmemek de, kişinin kendi imtihanıdır. Cenâb-ı Hak, bizi yanlışa düşmekten, yanlışta gitmekten muhafaza eylesin.

Bu arada, yasak olsa bile, herhangi bir eseri hususî kitaplığında bulundurmanın kànunen bir sakıncası bulunmadığını hatırlatmış olalım.

Âhirzaman Tarihi

Dikkat ettiğimiz bir diğer ölçü şudur: Üstad Bediüzzaman, Sırr-ı İnnâ A’taynâ isimli risâleyi ne ölçüde nazara vermişse, onun ehemmiyetinden ne kadar bahsetmişse, sâir mektuplarda ne miktarda ona atıfta bulunmuşsa, bizim de bu ölçüyü dikkate alarak hareket etmemiz gerekir diye düşünüyoruz.

Bunun eksiği de, fazlası da ürkeklik, aşırılık, yahut fanatiklik gibi ifrat ile tefritin şümûlüne girer.

İşte, gerek Âhirzaman Tarihi isimli çalışmamızda ve gerekse sair yazılarımızda buradaki hassas ölçülere bilhassa sadık kalmaya âzamî derecede gayret gösteriyoruz. Yine de, vâki-muhtemel hatalarımızın affını Rabbimizden niyaz ediyoruz.

KISA KISA

Derin Tarih’in eki olarak verilen 80 sayfalık “Sırr-ı İnnâ A’taynâ Risâlesi”nin hiçbir yerinde yayına hazırlayanların, emeği geçenlerin, hatta “Önsöz”ü yazanın ismi, imzası yok.

Bu durum, haliyle bir soru işareti teşkil ediyor. 

* * *

Önsöz kısmında, merhum Başbakan Adnan Menderes’de haksızlık edilmiş. Sanki 5816 sayılı Koruma Kànununu kendisi bizzat istemiş de, Meclis’ten geçirmiş. 

Menderes’i zan ve töhmet altında bırakan, ancak gerçeği olduğu gibi yansıtmayan bir hata. Bu kànun, arkasında Halk Partisinin bulunduğu Ticanî Vak’asının bir ürünüdür. O gün çoğunluğun bulunmadığı Meclis Genel Kurulundan çok tuhaf bir şekilde geçirildi. Kumpasın arkasında İnönü’nün yanı sıra Bayar da var. Meclis zabıtlarında, Menderes’in, hatta DP’li Halide Edib’in tenkitli konuşmaları da yer alıyor. Bütün bunlara bakarak hüküm vermek icap ediyor.

* * *

Mehmet Âkif, Kahraman Orduya ithafen yazdığı İstiklâl Marşı şiirini Safahat isimli eserine almadığı gibi, Üstad Bediüzzaman da, bazı özel sebepler tahtında Sırr-ı İnnâ A’taynâ’yı matbu Nur Külliyatının dışında tutmuştur. Mahrem kalmasını istemiş, basılarak neşredilmesine asla rıza göstermemiş, müsaade etmemiştir.

* * *

@salihoglulatif: Sırr-ı İnnâ A’taynâ, âhirzamanın dehşetli şahıslarını PERDEYİ YIRTARAK tarif edip gösterdiği için, Üstad Bediüzzaman, bu eserinin hep PERDELİ kalmasını istedi.

* * *

Bediüzzaman, Karadağ'ın başında nidâ ile haykırdı: Kardeşlerim! Ata et, arslana ot atmayınız. Yani, her risâleyi herkese vermeyiniz.

Okunma Sayısı: 9144
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa BİTER

    11.1.2016 14:21:40

    Dua ediyorlar;'Rabbim hayırlara vesile eylesin.' Amin diyebilen var mı ? Ne yaptılar , ne hizmet ettiler , hemen bütün nur talebeleri tarafından bilinen ancak Üstadlarının vasiyetine uyarak faş etmedikleri bir risaleyi cümle aleme faş ettikleri için mi ? Sizleri bilmem ama ben Huzur-u mahşerde bunlardan davacıyım.

  • Mustafa BİTER

    11.1.2016 14:20:04

    Kimsenin kalbine giremeyiz bu sebeple de asıl maksatlarını bilemeyiz.Fakat 'acabalar' daima zihnimizi kurcalar. Çünkü hem Üstad'dan hem de DP ve Rahmetli Menderesten bahsederken okuyucunun zihninde daima bulanıklık meydana getirecek cümleler,kelimeleri satırlar arasına sıkıştırırlar.

  • Toygar

    11.1.2016 14:10:47

    Alayım, almayayım derken karar verdim : "Almayacağım!" Yanlış anlaşılmaz umarım. Üstad Hazretleri haslar görsün dediyse, zaten yazıda denildiği gibi, birileri buradaki isimleri açık açık zikreder de gözümüze sokarsa da o konuya ait fikrimiz ya da zikrimiz değişmeyecek veya ziyadeleşmeyecek, onu öylece biliyoruz. Ancak, bu kitabı saklayacak olsak da bir gün bir nâehil eline geçerse vebali olur diye düşündüm! Almayacağım, aramayacağım da! Zaten 1-2 gündür bayilere baktım, baktığım yerlerde yoktu! Fazla karıştırmayayım ben bu meseleyi diye düşündüm! Biliyoruz, bildiğimizi çoluk-çocuğumuza da anlatıyoruz nasıl olsa! Gerisi nasip! Herkes arar bulur artık!

  • Garib Doğu

    11.1.2016 08:46:35

    Bu sırrı İnna A'tayna Risalesiyle ilgili bizi aydınlattığı için yazarımızı tebrik ediyoruz.Eserle ilgili bir çok şeyi bilmiyorduk,öğrendik. Kısa kısa başlığı altında yazılanlar hakikaten kafalarda şüpheler uyandırıyor.Üstad, bu eserin basılıp neşredilmesine açıkça izin vermiyor.Mahrem tutulmasını istiyor.Buna rağmen basılıp neşredilmesi kafalarda ciddi şüpheler uyandırıyor. Bu mesele bandrol meselesine biraz benziyor.Risalelerin İnhisarına da Üstadın izni yoktu,buna rağmen inhisar altına alındı.Ve ondan sonraki hadiseler herkesin malumu...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı