"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kemâlsiz Kemalizm...

M. Latif SALİHOĞLU
06 Şubat 2017, Pazartesi
Bir dönem uzun süre yasaklanan Kur’ân (Mushaf) ve Kur’ân alfabesinden Muhammedî Ezân’a, halen yasaklı durumdaki Hilâfet’ten Medrese, Tekke ve Zâviyeler, halen ibadete kapalı durumdaki Ayasofya Camii’nden kapalı kutu mahiyetindeki Lozan’ın gizli ajandasına kadar ve yakın tarihimizde buna mümasil ne varsa, istisnasız hepsinin üzerinde ucûbe bir “Kemalizm” damgası var.

Bu ülkenin önünde aşılmaz bir hendek gibi, bu milletin ayağına vurulmuş bir pranga gibi duran Kemalizm denen heyûlâ ile yüzleşen, hesaplaşan, yahut mücadele eden bir siyasî hareket hemen hemen yok gibi.

Hemen her şekle girebilen, her renge boyanabilen Kemalizm ile en çok mücadele etmesi beklenen siyasî yapı olarak, çoğu kimse iktidar partisini görüyordu. En azından öyle zannediyordu. Ne var ki, bu yöndeki beklenti bütünüyle boşa çıktı. Bundan geriye sadece yeis ve sukut-u hayaller kaldı. 

Zira, bu meyanda en ufak bir işaret, bir alâmet görünmüyor. Dahası, kimi sözcüler, Halk Partisi’nden daha fazla M. Kemal’e ve “gerçek Atatürkçülüğe” sahip çıktıklarını hiç çekinmeden söyleyebiliyor. Öyle ki, sergilenen genel tablodan en çok memnuniyet duyanların başında “Sıkı Atatürkçü” Perinçek geliyor.

Bütün bu olup bitenlerden anlaşılıyor ki, Kemalizm ile esaslı mücadele, bir başka bahara kaldı.

Her ne ise...

Bizim vazifemiz, bugünkü ve gelecek nesillere Kemalizmin iç ve gerçek yüzünü anlatmaya çalışmaya devam etmek.

“Din”den kopuş süreci

Kemalizm, henüz yerleşip kökleşmemişken, ilk Anayasa’nın 2. maddesinde “Türkiye Devletinin dini, din-i İslâmdır” diye yazıyordu. 

Kemalizm’den sonra, bu madde çıkarıldı. Ki, bu tavır, devletin kuruluş felsefesine de taban tabana zıt bir durum teşkil ediyor. 

Zira, bir devlet hangi fikir ve dinî inanç temelleri üzerinde kurulmuşsa, o devlet yıkılıncaya kadar da aynı özelliği taşıması gerekiyor.

Buna göre, 1923 kuruluş patentli TC Devleti, kimselere çaktırılmadan, 1927’de mânen yıkılıp yeniden kurulmuş demektir.

* * *

Kemâlizm, sadece İslâm dinini dışlamakla ve bilâhare bozmaya çalışmakla da kalmadı. Türkiye’de yerleşik hemen her türlü müesses nizamı da kaldırdı, değiştirdi, bozdu veyahut çürütüp çökertmeye çalıştı. Meselâ:

• 1350 yıllık hilâfeti kaldırdı.

• Hemen hemen aynı ömre sahip olan medrese gibi ilim yuvalarını kapattı.

• Bütün bir milletin kıyafetini değiştirdi; amâme ve sarığı yasakladı; bin yıldır İslâmın bayraktarlığını yapan bu necip milletin başına frenklerin serpuşunu zorla giydirdi.

• Şeyhülislâmlık makamını, Şer’iye Vekâletini kaldırdı.

• Mecelle’yi, Kànun-i Esâsi’yi reddetti.

• İslâm fıkhını, hukukunu hiçe saydı.

• Frenklerin kànunlarını, rakamlarını, hurûfatını ithal etti. Üstüne de yüzde yüz yalan yere sahte “Türk malı” etiketini yapıştırıp milyonlara yutturdu.

• Kur’ân’ı, Mushaf’ı yasaklattı.

• Muhammedî Ezan’a yasak koydu, yerine şarkı bozuntusu şeyler koydurttu.

• Dinî ibadete müdahale etti. İnsanlarımızın ne şekilde ibadet edeceğini, hangi dil ve hangi alfabede Ezan, Kur’ân, Hutbe okuyacağını tayin etme cüretinde bulundu.

Geriye bir şey kaldı mı acaba? Kaldı, kaldı. Aynı Kemalizm, meselâ:

* Müslüman Türk’ün Türklüğünü bozdu. İslâmî geçmişinden koparmaya çalıştı.

* Müslüman Kürd’ün Kürtlüğünü dejenere edip asliyetini bozdu. Yetmedi, her türlü bahane ile vahşice ezme cihetine gitti.

* Müslüman Alevilerin Aleviliğini bozmaya var gücüyle çalıştı. İçine, yüzde yüz doku uyuşmazlığı olan bid’aları soktu. Tuhaf mı tuhaf bir şekle soktu.

* Alevîlerle Sünnîleri birbirine çatıştırıp aralarına kin ve husûmet tohumları ekti. Dersim Katliâmı için “Oradaki Alevîleri Sünnîler öldürdü” yalan ve iftirasını yaydı.

* Sadece Alevîlerle Sünnîleri değil, sadece Türklerle Kürtleri de değil, birbiriyle rekabet veya muaraza potansiyeli olan hemen herkesi, her grubu karşı karşıya getirerek, bunları tokuşturup vuruşturmaya çalıştı.

@salihoglulatif:

İSTİBDAT NEDİR

1- Rey-i vâhid

2- Tahakküm

3- Zulmün temeli

4- Muamele-i keyfiye

5- Kuvvete istinad ile cebir

6- İnsaniyetin mâhîsidir.

(Münâzarât’tan)

Okunma Sayısı: 3319
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    6.2.2017 10:08:51

    İstibdadı,anlayacak,idrak edecek akıl ve şuur,hissedecek vicdan gerek...Bir kısım insanlar bu dehşetli belaya maruz kalmalarına,bizzat yaşamalarına rağmen bugün neden bunu fark etmiyorlar,sağırlar gibi davranıyorlar,anlamak mümkün değil...Yoksa kader hükmünü vermiş,çekeceklerimiz var,ne? Allah sonumuzu hayr eylesin...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı