"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlk Partili Cumhurbaşkanı

M. Latif SALİHOĞLU
19 Kasım 2016, Cumartesi
GÜNÜN TARİHİ 19 Kasım 1923

Anayasa, Başkanlık Sistemi ve “Nasıl bir Anayasa? Nasıl bir Başkanlık? Nasıl bir Cumhurbaşkanlığı?” gibi konular, siyasî gündemin en harâretli konuları arasında.

Aynı mesele, 19 Kasım 1923’te de gündem konusu olmuş ve muhalefetin adeta sıfırlanmış olduğu Yeni Türkiye’de, mesele bir günde kotarılarak “Partili Cumhurbaşkanlığı” sistemine şıppadak geçiverilmiş...

29 Ekim’de Cumhurbaşkanı olan M. Kemal, 19 Kasım’da İsmet Paşa’ya diyor ki: Bundan böyle de, benim CHP Genel Başkanlığı sıfatım devam etsin; sen de Başkan Vekili olarak, partinin fiilî işleriyle ilgilenmeye devam et.

Evet, hadisenin özeti bundan ibaret. İsmet Paşa da, gerek o güne kadar, gerekse o günden sonra, M. Kemal ne dediyse, ne yönde emir verdiyse, aynısını harfiyyen yerine getirmeye çalıştı. Tâ, Ekim 1937’ye kadar da, genel gidişat bu minvâl üzere sürüp gitti.

İsmet, ne zaman ki, az-biraz da olsa “yan çizme”ye çalıştı, anında Başkan’dan tırpanı yedi ve siyasetin dışına itildi.

Hem öyle bir itilme ki, M. Kemal ile tâ başından beri, yani yıllar yılı can-ciğer olan İsmet, Başkan’ın İstanbul’da aylar süren ölümcül hastalığıyla hiç alâkadar olmadı, hatta “hasta ziyareti”nde dahi bulunmadı.

Netice itibariyle, Partili Başkan ile Başkan Vekili, bu dünyadan birbirine küs ve dargın gittiler.

* * *

Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, Şeflik Dönemi boyunca da devam edegeldi.

Yani, Birinci Reis ile İkinci Reis, “Partili Cumhurbaşkanlığı” uygulamasında aynı konumda kaldılar.

Bu tuhaf sistem, tâ 1950 seçimlerinden sonra Demokrat Parti’nin iktidara gelmesine kadar devam etti. 22 Mayıs 1950’de Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar, DP Genel Başkanlığı mevkiini Adnan Menderes’e devrederek Çankaya Köşkü’ne geçti.

Bakalım, aynı konuyu yeniden tartışan Türkiye, nasıl bir sonuca varacak ve nasıl bir yönetim modeliyle yoluna devam edecek.

Bu konu, keşke şahıslardan ve siyasî görüş farklılığından arındırılarak konuşulup tartışılabilse.

Son olarak, 1923’lerde yaşanan aynı konunun arka planını biraz daha aydınlatmaya çalışarak bitirelim.

Tam diktatörlüğe geçildi

İsmi "tek parti dikta rejimi" ile özdeşleşen İsmet Paşa, 19 Kasım 1923’te M. Kemal'in emir ve direktifiyle Halk Fırkası’nın (CHP) başına geçti.

“Genel Başkan Vekili” sıfatıyla fiiliyat noktasında partinin başına getirilen İsmet Paşa’nın ilk emir ve icraatı, Anadolu ve Trakya'nın her tarafındaki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini parti bünyesinde toplamak ve “bu cemiyetlerin tamamını Halk Fırkası’na dönüştürmek” oldu.

Paşanın yazılı emrinde, şu ifadelere yer verildi: "Vatana kurtuluş ve bağımsızlığı getiren Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, bugünden (20 Kasım) itibaren Halk Fırkasına dönüşecek ve cemiyetin bütün idare kurulları Halk Fırkası idare kurulları olarak vazifeye devam edeceklerdir." (Türkiye'de Siyasî Partiler, s. 582)

* * *

9 Eylül 1923'te kurulan Halk Fırkasının (bilâhare CHP'nin) Genel Başkanı  M. Kemal idi. Onun genel başkanlık sıfatı ölümüne kadar da hiç değişmedi.

Ancak, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilân edilmesinin ardından, fiilen iki kurumun reisliği aynı anda yürütmesi zor görünüyordu.

Bu sebeple, partinin iç işlerini ve bilhassa teknik işleyişini 19 Kasım'dan itibaren İsmet Paşa’ya devretti.

M. Kemal'in İsmet Paşa’ya gönderdiği yazının metni ise şöyledir: "Halk Fırkası Umumî Reisliği ile fiilen meşgul olmaya bugünkü vazifem müsait olmadığından, zât-ı devletlerini Vekil tayin ediyorum." (İslâm Ansiklopedisi, s. 770)

* * *

M. Kemal'in ölümünden sonra, CHP'nin Genel Başkanlığı’na Cumhurbaşkanı İsmet İnönü getirildi.

Hülâsa, 27 yıl müddetle (1923-50) hem Cumhurbaşkanı olup, hem de bir partinin Genel Başkanı sıfatını taşımak, Türkiye'nin “tek parti cumhuriyeti” dönemine mahsus bir durum olmuştur.

Şimdilerde ise, en büyük korku, Türkiye’nin bu kez “Tek adam cumhuriyeti”ne doğru sürüklenmesi ihtimalidir.

Neticenin hayra tebdil olmasını diliyoruz.

@salihoglulatif: Birkaç mağduru kurtarmak için, binlerce mütecâvizi afetmek "İstediğim kadına sahip olurum" vahşî sadizmini de depreştirir.

Okunma Sayısı: 5116
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı