İzmit Körfezi üzerinde yapımı tamamlanan Osman Gazi Köprüsü’ndeki geçiş ücreti ile ilgili tartışmalar, bütün hararetiyle devam ediyor.
Yapılan sözleşmeye göre, geçiş ücretleri dövize endeksli ve 30-40 Dolar seviyesinde olup, bugün itibariyle 100 tl’yi aşan bu ücret, hem alternatifli karayoluyla, hem deniz yolu ile yapılan geçiş masrafından daha yüksek bir miktarda olması, tartışmanın hararetini daha da arttırıyor.
Bu durum, bizi geçmişe götürdü ve Boğaziçi Köprüsü’nün açılması zamanındaki alternatifli geçiş durumunu ve uygulanan ücret tarifelerini araştırmaya sevk etti.
Doğrusu, pek ibretlik bir tablo ile karşılaştık. Buyrun, birlikte takip edelim.
Ücreti 1 Doların da altında
Şimdiye kadar ulaşabildiğimiz yazılı ve şifahî bilgilere göre, Cumhuriyet’in 50. yıl dönümünde (30 Ekim 1973) açılışı yapılan Boğaziçi Köprüsü’nde uygulanan geçiş ücreti şu şekilde idi: Otomobil 10 lira; yaya 1 lira.
Aynı tarihlerde Sirkeci-Harem Arabalı Vapur Hattı’ndaki geçiş ücreti ise şöyle imiş: Otomobil+şoför 8.5 lira; yaya ve yolcu başı 3 lira.
* * *
O tarihlerde 1 Dolar 14 TL olduğuna göre, otomobillerin köprüden geçiş ücretinin 1 Doların altında, arabalı vapur ücretinin ise çok az üstünde olduğu görülüyor.
İşte, “millete hizmet” dediğin böyle olur: Vatandaşa hem büyük ölçüde zaman kazandırıyorsun, hem de onu yüksek ücret ödemeye mecbur etmiyorsun. (Bugün köprü geçiş ücreti 4.7 TL olup 1.5 Doların da üstünde.)
Evet, o tarihlerde Sirkeci-Harem arasındaki arabalı vapur ile karşıdan karşıya geçmek isteyenler, en az 4 saat beklemek durumundaydı. Hafta sonu ve bayram günlerinde ise, bekleme süresi 8-10 saati buluyordu.
Şahitlerin anlattığına göre, Sirkeci iskelesinde başlayan araba kuyruğu, sahilde Yenikapı’ya, hatta bazen Yedikule’ye kadar uzayıp gidiyordu. Üstelik, karşıdan karşıya geçmek için karayolu bağlantısı hiç yoktu.
* * *
Şimdiki alternatifli Körfez geçişi durumuna ve yapılan masrafları karşılaştırma hususuna gelince...
Osman Gazi Köprüsü yapılmadan evvel, Körfez geçişinde—hâlen de devam eden—iki alternatif söz konusu idi: Birincisi, feribotla karşıdan karşıya geçiş, diğeri ise 80-90 km’lik karayolu bağlantısı ile Körfez’i dolaşmak.
Normal otomobile göre, geçen süre ile ücret-masraf durumu şöyledir: Feribotle geçiş, 30-40 dakika ve 60 lira; karayoluyla geçiş ise bir saat ile 40-50 liraya tekabül ediyor..
Buna mukabil, Osman Gazi Köprüsü’nden geçiş 5-10 dakikaya inerken, ücret ise iki misline çıkıyor. Bu ise, vatandaşa hizmetten çok, “şirket ve ticaret” kazancını öne çıkarmış oluyor.
Üstelik, köprüyü işleten şirketin zararı söz konusu değil. İş, devlet ve hazine garantisi altına alınmış olup, muhtemel zararlar yine devletten, dolayısıyla vatandaşın cebinden çıkmış olacak.
* * *
Netice: Aklı başında, vicdanı yerinde hiç kimse, bu ülkede yol, köprü, havaalanı gibi projelere karşı gelmez, gelmemeli.
Biz de, bu tür hizmetleri oldum olası destekliyor ve sahip çıkıyoruz. Şu ana kadar yapılanları da aynı ölçülerle destekliyoruz.
Fakat, işin ihale ve sözleşme kısmı, ayrı mesele. Bunlar tam şeffaf olmayıp, burun direğini sızlatan kokular yaymakta.
Demek, yola-köprüye değil, varsa şayet, yolsuzluğa ve usulsüzlüğe karşı gelinir. Bu iki meseleyi birbirine karıştırmamalı, karıştırmak isteyen cerbezecilere de hiç aldırış etmemeli.
@salihoglulatif: Bir zamanlar, tüm sığınmacılar kardeşimiz idi; şimdi sadece NİTELİKLİ olanlar kardeşimiz, vatandaşımız. Bir zamanlar, köprüden geçenler ücret öderdi; şimdi geçmeyen de ödemek durumunda.
Bir zamanlar mücahit idik; şimdi olduk müteahhit. Bir zamanlar ENSAR idik; şimdi olduk ESNAF.