Geçen hafta bugün vefat eden Sâdettin Çelik Ağabeyin kızı Züleyha kardeşimiz aradı.
Merhum babasına gazete ve camia olarak gösterilen yakın alâkadan dolayı, ailece çok memnun ve mütehassis olduklarını bildirdi.
Selâm ve duâlarını ilettikten hemen sonra, duygu yüklü titrek sesiyle ve tam bir “ulvî hüzün” hali içinde şunu söyledi: “Nur yüzlü babam, bizimle hiç dünyalık konuşmazdı... Onun başkasıyla da dünyalık şeyler konuştuğuna hiç şahit olmadık...”
Bir derece teselli etmeye çalıştığımız melûl-mahzûn haldeki Züleyha Kardeşimiz, sözüne devamla, kendisinin de, bilhassa bundan sonraki hayatında, inşaallah “O nur yüzlü babaya lâyık bir evlât” olmak için vargücüyle gayret göstereceğini; kezâ, babasının vefatıyla içinde hasıl olan o derin boşluğu ancak bu sûretle doldurabileceğini ifade etti.
Bu arada, bizden bir talebi oldu. Özetleyerek not ettiğim kendi ifadeleri şöyle: “Babamla ilgili çok hatıralarım var. Zamanla bunları yazıya dökmek istiyorum. Ama, şimdi hemen ilk etapta onunla paylaşmış olduğum makbul bir rüyâ ile ilgili hatıramı yazıp göndermek istiyorum. Siz bunu köşenizde yayınlayabilir misiniz? Çünkü, babamın size de ayrı bir muhabbeti vardı. Yazılarınızı kaçırmazdı. Bizi de okumaya teşvik ederdi... Alâkadar olursanız çok sevinir, memnun oluruz. Allah razı olsun. Bütün kardeşlere selâm ve hürmetler.”
Biz de, bu talebi memnuniyetle karşılayıp elimizden geldiğince de yardımcı olmaya çalışacağımızı söyledik... İşte Züleyha Hanım Kardeşimizin babasıyla ilgili yazıp göndermiş olduğu o hatıra.
Şu fâni dünyamı nur-u hayata çeviren babama
Ey nur yüzlü, cennet kokulu baba! Ben kızın Züleyha...
Babacığım, seninle olan hatıraları kaleme döksem, ne kelimeler kifâyet eder, ne de sayfalar.
Benim Nur Kahramanı sevgili babam! Sen ki, kimileri için dâva arkadaşı, kimileri için dost, ahbap, kardeş ve kimileri için hizmetin “fedakâr abi”si oldun.
Ama, ne mutlu bana ki, sen benim şefkatli babamdın, ben de senin sevgili evlâdın oldum. Bak ne diyor Üstadımız Bediüzzaman: “Evet, dünyada en yüksek hakikat, peder ve validelerin evlâtlarına karşı şefkatleridir. Ve en âlî hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklarıdır. Çünkü, onlar hayatlarını kemâl-i lezzetle evlâtlarının hayatı için fedâ edip sarf ediyorlar. Öyle ise, insaniyeti sukût etmemiş ve canavara inkılâp etmemiş her bir veled, o muhterem, sâdık fedakâr dostlara hâlisâne hürmet ve samimâne hizmet ve rızâlarını tahsil ve kalplerini hoşnut etmektir.”
***
İşte benim şefkatli babam (şüphesiz annemin de gayret ve teşvikiyle), hayatımın her safhasında bu minvâl üzere beni yetiştirmeye çalıştı... Onların sayesinde, bütün hayatımda hep Nurlar var oldu. Bu fâni hayatımı nurlandırmaya onlar vesile oldu. Allah ebeden razı olsun.
Kandilde makbûl rüyâ
Bilvesile, bundan 15 sene kadar evvel (2001?) gördüğüm ve babama anlattığım bir “makbul rüyâ”mı, burada sizinle de paylaşmak istiyorum.
Mübarek gecelerden Berat Kandiliydi. O gece, babam ile sohbet ettikten sonra, kendisini Teheccüd Namazına kaldırmamı istedi. Ben ibadetlerime devam ettim. Tam da Cevşen okurken, ânî bir his ile başımı kaldırdım ki ne göreyim: Bediüzzaman Hazretlerini babamın başucunda duruyor gördüm. Ürperdim. Birden hayâ ettim; hayal gördüğümü sandım. Belki de yakaza hâliydi. Tekrar başımı indirip kaldırdığımda, bu kez Üstadı bana doğru bakarken gördüm. Başını tasdikle sallayarak ve eli ile de işaret ederek, okumaya devam etmemi istedi.
Tedirgin olduğum için, babamı uyandırdım. O esnada yaşadıklarımı ona anlattım. Kendisi bu durum karşısında bir hayli duygulanarak ve gözlerinden hafif akan gözyaşlarıyla “Maşaallah” dedi.
Sabah namazından sonra uyudum. Rüyâmda, yine Üstad Hazretlerini gördüm. Ama bu sefer benimle konuşmaya başladı. Dedi: “Niçin korkuyorsun? Benden korkma! Sen babanın yolundan gideceksin. Ben de sizin için duâ ediyorum. Duâlarımla hep yanınızdayım.”
* * *
Son olarak, sevgili babacığım! İmanla yetiştirdiğin bir evlâdın olarak, sana Rabbimden sonsuz rahmet ve mağfiret diliyorum.
Rabbim, seni Peygamber-i Zişânın (asm) şefaatine nail ve aziz Üstadımıza komşu eylesin. Amin.
Kızın, Züleyha Sümeyra