Geçen hafta sonunu doğup büyüdüğümüz topraklarda geçirdik. Hem sılâ-i rahim yaptık, hem de birkaç seansla sohbet-i ihvânda bulunduk.
Üç gün boyunca bir ânımızı dahi boş geçirmedik. O havalideki kadim dost, akraba ve kardeşlerle dolu dolu hoş vakitler geçirdik, unutulmaz hatıralar yaşadık.
Doyasıya hasret giderdik. Evvelki seyahatlerimizden hayli ziyade feyiz ve berekete, huzur ve saadete mazhar olduk.
Cenâb-ı Hak, ebeden razı olsun.
* * *
Batman’da sadece Batmanlılarla görüşmedik. Diyebiliriz ki, Türkiye’nin hemen her yerinden çeşitli sebeplerle oraya gelip yerleşen, okuyan, hizmet eden öğrenciler, öğretmenler, imamlar, sâir memurlar, doktorlar, mühendisler, teknikerler, emekliler, esnaf ve tüccarlar var.
Aynı şekilde, çeşitli vesilelerle gidip ziyaret ettiğimiz Türkiye’nin hemen şehrinde Batmanlı hemşehrilerimizle karşılaşıyoruz. Bunlar da, meslek ve görevleri itibariyle, yine yukarıda zikrettiğimiz kategoriye giriyor.
Şu kadarı var ki, Türkiye’nin her tarafında dağılmış durumdaki Batmanlıların ekseriyetini üniversite öğrencileri teşkil ediyor. Onları da memur ve esnaf kesimi takip ediyor.
Netice itibariyle şunu demek istiyoruz: Diğer bazı illerimiz gibi, Batman da Türkiye ile kâmil mânada entegre olmuş, kaynaşıp kenetlenmiş durumda. Ayrılmaya, kopmaya, bölünmeye doğru kayıp gitmesi imkân ve ihtimâl harici.
Tam aksine, bünyesinde daha da kaynaşma, bütünleşme potansiyelini taşıyor. Kimin aklında, vehminde başka türlü bir vesvese, şüphe, tereddüt varsa, onu bir ân evvel silip atmasını tavsiye ederiz.
* * *
Batman’da nüfus hareketi gibi sosyo-kültürel hayat da fevkalâde dinamik durumda.
Şehir nüfusu 400 bini aşan, il nüfusu 600 bine yaklaşan Batman şehrinin mâzisi 60 yıllık bir zamana tekabül ediyor. Bundan yarım asır evvel, burası adeta büyükçe bir köy mesabesindeydi.
Bugün Batman il sınırları içinde bulunan Raman Dağında 1940’lı yıllarda petrolün bulunmasıyla birlikte, bölgenin çehresi de hızlı adımlarla değişmeye başladı.
Evet, bundan 50-60 yıl evvel ancak 40-50 bin nüfusun yaşadığı Batman şehir merkezinde, günümüz itibariyle nüfusu yaklaşık on kat artmış ve 400-500 bin bandına gelip dayanmış durumda.
İşte, böylesine dinamik ve demografik yapısı itibariyle kozmopolit bir şehir olan Batman’da hemen her türlü dinî, fikrî, siyasî cereyan kendine ciddi muhatap kitlesi, hatta fedâiler grubu bulabiliyor.
Bundan dolayıdır ki, hem dinî, hem siyasî, hem de ideolojik eğilimler, Batman’da güçlü tabana sahip olabiliyor.
Bu arada şunu da kat’i sûrette tesbit ettim ki: Bölgede güçlü ve hâkim durumdaki siyasî yapılar, kendi siyasî nüfuzunu kullanarak iş-meslek sahibi kıldığı, bilhassa işçi veya memur (maaşlı) yaptığı kimselerden, kapı kapı dolaşarak kendi lehinde seçim propagandasına katılmasını istiyor. İstemek ne kelime, resmen dayatıyor. Bu hususu, bizzat tesbit edip yakînen şahit olmazdan evvel, buna kendimi inandırmakta dahi zorlanıyordum.
Görünce, hiç şüphem kalmadı ki, maaşlı vatandaşlar, adeta birer siyasî propagandist haline getirilmeye adeta mecbur ediliyor.
Sohbet-i ihvândaki saadet
Üstad Bediüzzaman’ın veciz sözlerinden birinde “Kardeşlikte saadet vardır” ifadesi geçiyor.
Bu sözün kaynağı, şu meâldeki Hadis-i Şerif olsa gerektir: “Üç şey müstesna, dünyada rahat yoktur: Tilâvet-i Kur'ân, münâcat-ı Rahmân, sohbet-i ihvân.”
Yani, mefhum-u muhalifiyle “Bunların dışındaki hemen her şey dert getirir, sıkıntı verir.”
İşte, insana dert ve sıkıntı vermeyen, aksine türlü elem ve sıkıntıları gideren, izâle eden en saadetli iş, amel ve meşguliyetlerden birinin “sohbet-i ihvân” olması hasebiyle, biz de her fırsatta bu saadeti birlikte yaşamaya gayret göstermeliyiz.
Cenâb-ı Hakk’ın sevk-i İlâhisiyle, böylesi saadetlerle sıklıkla mazhar oluyoruz. Bunu kendimiz de istiyoruz. Ayrıca, sebeplere teşebbüs ederek neticeyi Cenâb-ı Hakk’a bırakıyoruz. O da, ihtiyacımıza binâen bizi bu sırrra ve bu saadete mazhar ediyor. Hâza min fadli’r-Rabbî.
* * *
Şu güzelim vatanın her yerinde olduğu gibi, doğup büyüdüğümüz Batman’da da huzuru, saadeti, muhabbeti bütün lezâiz ve füyûzâtıyla hissedip yaşadık. Saatler süren, gece yarılarına kadar devam edip giden sohbetler hiç usandırmadı, hiç yorgunluk vermedi.
Bilhassa genç ve talebe kardeşlerin iç dünyalarından nebean eden o tarifsiz hürmet ve merak ve iştiyaklı taallümler, tekellümler, en tatlı uyku ve istirahatlardan daha tatlı geldi. Birlikte yaptığımız ve karşılıklı paylaştığımız müdâvele-i efkâr ve hissiyat, dünyanın en lezzetli, en saadetli bir hâleti oldu.
Öyle ki, Batman’dan ayrıldığımız andan itibaren, dimağımızda ve damağımızda yer edinen o mânevî haz ve lezzetleri hemen pür iştiyakla yeniden arar ve özler bir halet-i ruhiyeyi hissetmeye başladık.
Tekrar buluşup hasretle yeniden kucaklaşıncaya kadar selâmlar, hürmetler, muhabbetler Batman...
***
@salihoglulatif: Batman, hem bedenen, hem de fikren ve ruhen doğduğum feyizli, bereketli bir diyâr. Fırsat buldukça gider; orada hem sılâ-i rahim yapar, hem de sohbet-i ihvânda bulunarak feyizyâb oluruz.