"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hak, kuvvete muhtaç değil

M. Latif SALİHOĞLU
20 Nisan 2016, Çarşamba
Haksız adamın insafsız olması bir yana, aynı zamanda ürkek, korkak ve tedirgindir.

Rüzgârın her an aleyhine dönebileceği ve foyasının ortaya çıkacağı ihtimalini düşünen haksız kimseler, daimî bir sıkıntı, gerginlik ve tedirginlik haleti içinde olurlar.

Bu vaziyet, zaman zaman başarılı olmalarına ve yüksek mevkilere çıkmalarına rağmen, onları  büyük ölçüde huzursuz eder, hatta azap içinde bırakır.

Demek ki, bu dünya hayatında da huzur arayan ve vicdanî rahatlık içinde olmak isteyen kimse, kuvvete değil, hakka dayanması ve hak olan şeyleri dâvâ etmesi gerekir.

Şayet güce, kuvvete ve pro pagandanın sihirli formülüne istinad ederek bir yerlere varmaya çalışılıyorsa, sûrî ve muvakkat bir saadetin ardından, kederli ve elemli bir akıbetin yaşanacağı da muhakkaktır.

Zira, kuvvetin zoruyla bir binayı yıkmak kolay; fakat, sağlam ve güvenilir bir binanın inşası için sadece kuvvet unsuru kâfi gelmez ve gelmiyor.

Güç, kuvvet ve servetten önce, haklı ve tutarlı bir tasarım, bir plân, proje ve hatta fizibilite çalışması gibi hayatî unsurlar gelir.

Nitekim, günümüz dünyasında medeniyette ileri giden, ülke ve toplum olarak nisbeten huzur ve güveni sağlayan ülkelerin, özellikle bu hayatî unsurlara ehemmiyet verdiği ve öncelikler hanesine kaydettiği görülüyor.

Dolayısıyla, güç-kuvvet olacak elbet; ancak, bunların mutlak sûrette aklın elinde ve hakkın hizmetinde olması şartıyla...

* * *

Hak ile kuvvet arasındaki dengeyi bilenlerin ve fıtrî hiyerarşiyi gözetenlerin daimî bir huzur ve sükûnet-i hâl içinde bulunmaları gerekiyor. Kalbî bahtiyarlık gibi, vicdanî rahatlık da buradadır. O halde, akıl ve irade bu yolu ihtiyar etmeli.

Hakkın kuvvette olmadığı, belki kuvvetin hakta olduğu hakikatine inanan ve bu itikad ile amel edenler, ekseriyetle itidâlli olurlar ve itidâl-i dem ile hareket ederler. 

Kezâ, fevriliklerden ve asabiliklerden de uzak dururlar.

Çünkü, sebeplere teşebbüsten sonra tevekkül ederler ve mütevekkilâne bir şekilde, yani sabırla, sebat ile neticeyi Allah’tan beklerler.

* * *

Haklı adam, insaflı olduğu gibi, aynı zamanda fedakâr ve ferâgatli de olurlar. Hasis olmazlar, cimri davranmazlar. Ekseriyetin huzuru için bazı haklarından ferâgat etmekten de çekinmezler.

Şayet, başlarına bir belâ, bir musîbet gelse “Biz Allah’tan geldik; yine O’na döneceğiz” diyerek, hasıl olan sıkıntıyı büyük bir dirayetle karşılar ve imanın kuvvetiyle de mukabelede bulunurlar.

Netice itibariyle, başlarına ne gelirse gelsin, yine de mutsuz ve huzursuz olmazlar.

Ne mutlu, bütün kuvvetini hakta ve ihlâsta gören huzurlu bahtiyarlar kàfilesine...

GÜNÜN TARİHİ: 20 Nisan 1924

24 Anayasası

Millet Meclisi tarafından “24 Anayasası” olarak bilinen bir kànunlar manzumesi kabul edildi. Sonradan, üzerinde çok ciddî bazı değişikliklerin yapıldığı bu Anayasa, devletin kuruluş maksadından ve felsefesinden dahi saptırılarak, tuhaf bir vaziyete dönüştürüldü.

Bu meyandaki bazı örnekleri yazının sonlarında görebilirsiniz.

* * *

Yeni bir Anayasa çalışmasının yoğun şekilde tartışıldığı günlerden geçiyoruz. Aslında, yıllardır bu yönde bazı çalışmalar yapılıyor. Militarist 82 Anayasasından kurtulmak için, Meclis’teki partilerin tamamı çalıştı, çalışıyor.

Ne var ki, şimdiye kadar derde devâ olacak bir taslak metin dahi henüz ortaya konabilmiş değil.

* * *

20 Nisan 1924 tarihine kadarki sürede yürürlükte olan "1921 Anayasası"ydı. Bunun üzerinde köklü bazı değişiklikler yapıldı. Meselâ, "din–i İslâm" maddesi metinden çıkarılıp atıldı.

1924 Anayasasını hazırlayan parlamentoda, daha ziyade tek ses ve tek parti zihniyeti hakim durumdaydı. Muhalifler sindirilmiş, susturulmuş ve hatta bazıları sûikast sonucu öldürülmüştü. Ali Şükrü Bey cinayeti gibi...

1924 Anayasası üzerinde, zamanla keskin derecede birtakım değiklikler yapıldı. 37 yıllık süre içinde bazı çıkarmalar ve daha çok ilâveler yapıldı. Nihayet, 1961'de büyük çapta değiştirildi ve yeni bir militarist Anayasa hazırlandı.

* * *

1921 ve 1924 Anayasasının asıl ismi "Teşkilât-ı Esasiye Kànunu" idi. Bu anayasaların "ahkâm-ı esasiye" denilen esas hükümlerini mukayeseli olarak şu şekilde takdim etmek mümkün:

Madde 1: (İlk hali) Hâkimiyet bilâ kayd ü şart milletindir. İdare usûlü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır. (1924 değişikliği) Türkiye Devletinin şekl-i hükûmeti, Cumhuriyettir.

Madde 2: (İlk hali) Türkiye Devletinin dini, Din-i İslâmdır. Resmî lisânı Türkçedir. (1924'te, bu kısım kaldırıldı. Yeni madde şöyle oldu:) İcra kudreti ve teşri (kànun) salâhiyeti milletin yegâne ve mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecellî ve temerküz eder.

Madde 9: BMM Heyet-i Umumiyesi tarafından intihap olunan (seçilen) reis, bir seçim devresi zarfında BMM Reisidir. İcra Vekilleri Heyeti, içlerinden birini kendilerine reis intihap ederler. Ancak, BMM Reisi Vekiller Heyetinin (Bakanlar Kurulunun) de reis-i tabiisidir.

Madde 10: (İlk hali) Türkiye coğrafî vaziyet ve iktisadî münasebet nokta-i nazaran vilâyetlere; vilâyetler kazalara münkasem olup kazalar da nahiyelerden terekküp eder. (1924 değişikliği) Türkiye Reisicumhuru, TBMM Heyet-i Umumiyesi tarafından ve kendi âzası meyanından bir seçim devresi için intihap olunur. Vazife-i riyaset (başkanlık vazifesi) yeni Reisicumhurun intihabına kadar devam eder. Tekrar intihap olunmak (seçilmek) caizdir.

@salihoglulatif:

Yeni Asya ile ilgili “skandal haber” de gösteriyor ki: Bütün hesapların üstünde bir İlâhî Hesap var. O Hesap devreye girdiğinde, diğerleri bozulur, paçavraya döner.

Okunma Sayısı: 2392
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı