"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hadiseler bize gösteriyor ki...

M. Latif SALİHOĞLU
16 Eylül 2016, Cuma
Yakın zamanda yaşanan sarsıcı hadiseler bir kez daha gösterdi ve şunu ispat ederek ders verdi ki: “Cenâb-ı Hakk’ın rızası ihlâs ile kazanılır; kesret-i etbâ’ ile ve fazla muvaffakiyetle değil.” (20. Lem’a-yı İhlâs)

Evet, “Demek hüner, kesret-i etbâ’ ile değildir. Belki hüner, rızâ-yı İlâhîyi kazanmakladır. Sen neci oluyorsun ki, böyle hırsla ‘Herkes beni dinlesin’ diye, vazifeni unutup vazife-i İlâhiyeye karışıyorsun? Kabul ettirmek, senin etrafına halkı toplamak Cenâb-ı Hakk’ın vazifesidir. Vazifeni yap, Allah’ın vazifesine karışma.” (age)

* * *

Gözümüz önünde cereyan eden çarpıcı hadiseler bize gösterdi ve bir kez daha ispat etti ki: Zaman şahsiyet ve enaniyet zamanı değil.

“Şahıs ne kadar dâhî ve hattâ yüz dâhî derecesinde olsa, bir cemaatin mümessili olmazsa, bir cemaatin şahs-ı mânevîsini temsil etmezse, muhâlif (meselâ zındık) bir cemaatin şahs-ı mânevîsine karşı mağlûptur.” (Mektubat, s. 425)

İman-Kur’ân dâvâsı için şahıs merkezli olarak yola çıkan, bir şahs-ı mânevî şeklinde hükmeden dalâlet cereyanına karşı peşînen mağlûp demektir.

* * *

Cereyan eden çalkantılı hadiseler bize gösterdi ve bir kez daha ispat etti ki: Dahildeki ihtilâfın, çekişmenin, keşmekeşin kazananı yoktur. Çekişme ve didişmeler, mevcut kuvveti kaybettirir. Tarafları zaafa düşürür. Şevksizlik, moralsizlik aşılar.

Evet, dahilde ihtilâfı körükleyen taraflardan hiçbirinin kazançlı çıktığı şimdiye kadar görülmüş değil. Sadece uğradıkları zararın nisbeti, oranı değişiyor; o kadar.

Darbe fırsatçıları ve mağdurları

15 Temmuz Darbesi, kimi maskeli herifin ne mal olduğunu açıkça ortaya serdiği gibi, kimi alçağın nasıl bir fırsatçı olduğunu da örtülü şekilde ortaya koymuş oldu.

Bayram günleri boyunca, istisnasız bayramlaştığımız her yerde yakînen gördüğümüz, tesbit ettiğimiz, yahut bizzat şahit olduğumuz bir acı gerçeği de burada belirtmek istiyorum.

Karşılaştığımız hemen herkesin bir, ya da birkaç yakını “15 Temmuz’un mağduru” olmuş durumda. Üstelik, çoğu ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyor, bilemiyor.

Gerek özel sektörden, gerekse resmî kurumlardan atılan, meslekten ihraç edilen, açığa alınan, hapiste yatan, lisansı iptal edilen, vesairenin haddi-hesabı yok.

Tahkik ettiğimiz kadarıyla, bunların bir kısmının Gülen Hareketiyle (veya PKK ile) uzaktan yakından bir ilgisi yok. Hatta bunlardan nefret ediyorlar. Bazılarının geçmişte bir gönül bağı oldu ise de, son yıllarda gitgide zayıflamış ve 15 Temmuz’dan sonra tamamen kesilmiş durumda.

Netice itibariyle, herkesin şu gerçeği kabul ve ona riayet etmesi lâzım: Hükümet ele bakar, kalbe bakmaz, bakamaz. Kalbe, hatta fikre bakarak kişiyi cezalandıramaz. Esasen, bir fikir, cezalandırma yöntemiyle ortadan kaldırılamadığı gibi ıslâh da edilemez. Ceza için, mutlak sûrette menfi bir “fiil”in sudûr etmiş olması lâzım.

Aynı şekilde, birinin hatasıyla bir başkası mes’ul tutulup cezalandırılamaz. O başkası, isterse kardeşi veya en yakın bir akrabası olsun.

Şimdiki durum, maalesef hiç de iç açıcı görünmüyor. Ama, gelecek adına yine de karamsar değiliz. İnşaallah hak yerini bulacak diye ümitvar oluyoruz.

@salihoglulatif: 12 Eylül Komitesi, özellikle 1983’ten itibaren Müslüman Kürtleri aldatıp kullanmak için Öcalan'ı; Müslüman Türkleri aldatıp kullanmak için de Gülen'i kurgulayıp destekledi.1984’ten itibaren yeniden parlayan Gülen ve Öcalan liderliğindeki örgütler büyüdükçe, devreye dünyanın başka kirli-karanlık elleri de girip onlardan istifadeye çalıştı.

Okunma Sayısı: 4789
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ.Seyda

    16.9.2016 14:47:16

    "‎.....imanın mahiyetindeki hârikulâde şehamet, izzet-i İslâmiyenin tabiatındaki âlempesent şecaat, uhuvvet-i İslâmiyenin intibahıyla her vakit mu’cizeleri gösterebilir.... Birgün olur elbette doğar şems-i hakikat Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i âlem?"

  • Garib Doğu

    16.9.2016 11:04:32

    ''Zaman cemaat zamanıdır'' tespit ve hükmü bir dehanın ürünüdür. Aynı zamanda harika bir sosyolojik ve psikolojik keşiftir. Dünya tarihin geldiği dönüm noktasını doğru tayin etmektir. İnsanlığını fikri ve ilmi seviyesinin tespitidir. Bildiğim kadarıyla hiçbir islâm alimi böyle tespit yapmamıştır.Bu zamanı doğru okumaktır. Bundan sonra artık şahıslar değil,şahsi maneviler,yani tüzel kişilikler idare mevkiinde bulunacaklar demektir. Çünkü şahsi manevi daha metin ve mustakimdir. İnsanlığın geldiği,ilmi ve fikri seviye doğru tespit edilmediği için bazı ülkeler hala eski yöntemle idareler edilmektedir.Bu da beraberinde birçok keşmekeşlikleri getirmektedir. Bugün dünya üzerinde,özellikle orta doğu ülkelerinde yaşanılan sorunların büyük bir kısmı bu cihetten geliyor diye düşünüyorum. Bu kadar tecrübeden sonra artık ferdi dehaların işe yaramayıp mağlup düştüğünün farkına varmamız gerekiyor. Maalesef hâlâ şahıslardan olağanüstü işler bekleyenle var...

  • Sebahat

    16.9.2016 07:38:14

    Allah ım yardım et.Cok magdurum

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı