"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Güvenli bakışlar; tarafgir yaklaşımlar

M. Latif SALİHOĞLU
21 Eylül 2016, Çarşamba
Fikirlere, hadiselere veya şahıslara tarafgir bir nazarla bakanlar, hakikati olduğu gibi göremezler.

Zamanla “at gözlüklü” hale gelmenin ötesinde, gözlerine perde iner. Ufukları daralır, muhakemeleri zayıflar.

İlim-irfan dünyasına açılan pencereleri, bir bir kapanmaya yüz tutar. Gitgide asabileşirler. Canları sıkılır ve bir o kadar da can sıkmaya başlarlar.

Nihayet, etrafları boşalır ve marjinal bir grup olarak da varlığını sürdüremezler; büsbütün yalnızlaşırlar. Allah, kimseyi o hallere düşürmesin.

***

Risâleleri okurken, bilhassa ecnebi ve gayr-ı müslim düşünürlerin Kur’ân ve Hz. Muhammed (asm) hakkındaki sözlerinin iktibasen zikredildiğini ilk gördüğümde çok şaşırmıştım.

Kendi kendime “Şu gàvurların sözlerine, isimlerine bu eserlerde yer vermeye ne gerek var?” diye sormuştum.

Hele, Tevfik Fikret (*) gibi dinden hiç hazzetmeyen, üstelik “terörist meddahı” bir şair; veyahut Dr. Abdullah Cevdet (**) gibi “ateist bir düşünür”e ait sözlere Risâle sayfalarında rastladığımda, henüz işin sırrını bilemediğimden şaşkınlığım büsbütün ziyadeleşmişti.

Bilâhare, bu sırrın hikmetini düşünmeye başladım ve çok da faydasını gördüm.

***

Zaman içinde daha iyi anlamaya ve idrak etmeye başladım ki:

* Risâle-i Nur Külliyatı’nda, müthiş ve muazzam bir özgüven duygusu var: En sert itirazlar ve zıt görüşler de zikredilip muknî cevaplar veriliyor.

* Fikir veya din değiştiren insanlara, toptancı (ya hep, ya hiç) bir nazarla bakılmıyor. Zamanla bozulmuş bir hale gelmiş olsalar bile, onlar hakkında “Fenâ ve fâni bir adam” kaydı konulduktan sonra “Onun şöyle güzel ve bâki bir sözü var” denilerek, o kişiye ait güzel söz iktibâsen naklediliyor.

* Bir başka nokta: “Fazilet odur ki, düşmanı dahi tasdik ede” gerçeğidir. Kişi gayr-ı müslim, hatta  ateist bile olsa, Kur’ân’a ve Sünnete uygun bir söz söylemesi, bir tesbitte bulunması, esasen bir şânın, bir faziletin tasdik emaresidir.

* Risâleler, bu noktada ayrıca kişiyi muhatabına karşı sabırlı ve tahammüllü olmaya alıştırıyor. Adeta şu dersi veriyor: “Farklı, hatta zıt görüşteki insanlara muhatap olmaktan, yahut onların çok sert ve keskin görüşleriyle karşılaşmaktan korkma.”

* Esasen, globalleşen günümüz dünyasında, aykırı fikirlerden ve muhalif insanlardan kaçınıp kurtulmanın imkân ve ihtimali yoktur. O halde, bunlarla merdane bir şekilde muhatap olmaktan da imtina etmemeli; lâkin, onlarla tartışılacak konularda yeterli bilgi ve donanıma sahip olmalı. Risâleler, bu cihette de kişiyi hem yetişmeye, hem de cesaretlenmeye “kemâl-i emniyetle” teşvik etmiş oluyor.

* Şüphesiz, bu meseleye dair daha başka pencerelerden de bakmak mümkün. Gerisini siz tahayyül edin.

............................

(*) Risâlelerde, Tevfik Fikret’e ait şu söze yer veriliyor: 

“Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa, 

Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.”

(**) Dr. Abdullah Cevdet’in, ateist olmadan önceki şu dörtlüğü iktibas ediliyor:

Her zerrede temayül ayandır tekâmüle

Her soyda füyuz-u hüveyda-nüma ile 

Bir nokta-i kemale şitab üzre kâinat, 

Ol noktaya teveccüh ile yükselir hayat

Kahriyyat 

@salihoglulatif:

Bünye, bundan 6 yıl kadar önce alarm vermeye başladı. Kesin bir kararlılıkla, bozulmuş olan sofra şekerini kestim. Kısa sürede büyük bir rahatlama hissetmeye başladım. Şimdilerde ise, bozulmuş olan ekmeği kesmeye koyuldum. Uygulayabildiğim ölçüde, küçümsenmeyecek bir rahatlama hissediyorum.

 

Okunma Sayısı: 3100
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Reis

    21.9.2016 14:58:03

    Eyvallah hocam enfes bir yazı olmuş. Sizi seviyoruz. Allah hizmette daim eylesin.

  • Garib Doğu

    21.9.2016 13:20:24

    Evet,''Risale-i Nur'da müthiş ve muazzam bir öz güven var.'' En zıt ve aykırı fikir,düşünce ve hatta arzulara karşı, itidali demle,tehevvür ve telaşa kapılmadan,son derece bir öz güven cevaplar verilmiştir. Bu,sahip olunan temel fikir ve düşüncelerin ne kadar sağlam ve kuvvetli olduğunu gösteriyor. Üstadın Şekerci hanında, her suale cevap verilir,kimseye sual sorulmaz ilanatı,onun fikir ve düşünce hürriyeti açısından ne kadar geniş ve mükemmel bir ufka ve öz güvene sahip olduğunu gösteriyor.İstanbul gibi bir ilim irfan merkezinde böyle bir ilanat yapmak, fikir ve düşünce hürriyetine ve enva-i çeşit sorulara bu kadar açık olmak,hür düşünceye verilen önemin derecesini gösteriyor. Asrı saadet,hür düşüncenin azami derecede tezahür ve tecelli ettiği bir zaman dilimidir. Aradan asırlar geçmesine rağmen bugün bu hür düşüncenin ne kadar uzağındayız bir bakın ve görün...Bu önemli hususu gündeme taşıdığı için yazarımızı tebrik ediyorum.

  • Latif Salihoğlu

    21.9.2016 11:32:39

    cemal özkaya'ya: Güvenilir uzmanlardan aldığım bilgiye istinaden diyor ve garanti veriyorum ki: Yüzde 90 oranında zararlı hale getirilmiş olan sofra şekeri ile somun ekmeği bırakan kimse, günde toplam bir saat yürümek ve özellikle aç karnına bol su içmek ve meyve-sebze yemek şartıyla, hayatta kilo derdini çekmez. Ayrıca, fazlalığı olanlar, normal ölçüye gelinceye kadar ayda 1 kilo civarında yağları eritmiş olurlar. Sağlıklı-saadetli günler dileğiyle...:)

  • cemal özkaya

    21.9.2016 10:29:59

    şekeri bırakın dedin bıraktık ağzımızın tadını bozdun ağabey. şimdide ekmek yemeyin diyorsun. bizi aç bırakacaksın. yahu sen bizden ne istiyorsun. birde kalkıyorsun çayları babalar demler diye karizmayı çizdiriyorsun. yok artık.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı