GÜNÜN TARİHİ
11 Şubat 641
İstanbul merkezli cihangir bir devletin son “kudretli hükümdarı” Sultan Abdülhamid, bir 10 Şubat (1918) günü vefat etmiş ve 11 Şubat’ta da cenaze merasimi yapılmıştı.
Yine İstanbul merkezli bir başka cihangir devlet olan Bizans’ın ilk Müslüman hükümdarı Heraklius’un vefatı ise, garip bir tevâfuk ile 11 Şubat’ta (641) vukû bulmuş görünüyor.
* * *
Gizli bir mü’min/müslim olduğu anlaşılan Bizans İmparatoru Heraklius, Peygamberimiz Resûl-i Ekrem (asm) zamanında yaşamış bahtiyar bir şahsiyettir.
Doğum tarihinin 575 senesi olduğu, yani Hz. Muhammed’den (asm) takriben 4 yıl sonra doğduğu anlaşılıyor. Yaklaşık 30 sene müddetle Bizans Devletinin başında bulundu. Ancak, halkın korkusundan ve dünya saltanatını elinden kaçırmamak adına, Peygamberimize (asm) iman ettiği halde, bu inancını gizlemeye mecbur kalmıştır.
* * *
Risâle-i Nur’da Bizans Devleti ile Heraklius’tan bahseden ifadeler aşağıdaki şekilde geçiyor:
“Resûl-i Ekrem (asm), Kisra (İran) ve Kayser’in (Doğu Roma İmp.) definelerinin İslâm eline geçmesi, Rumların mağlup edilmesi, Mekke’nin Fethi, Kostantiniye’nin alınması gibi hadisattan haber vermiştir.” (İşaratü'l-İ'caz, s. 173)
“Yahudi ve Nasârâ âlimleri, kitaplarında (Resûl-i Ekrem’in) evsâfını görmüşler ve imân etmişler. Yalnız Herakl, dünya saltanatı için imânını izhar etmemiş.”
“Hem pek çok Yahudi uleması ve Nasârâ uleması ikrar ve itiraf etmişler ki, ‘Kitaplarımızda Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın evsâfı yazılıdır.’ Evet, gayr-ı müslim olarak, başta meşhûr Rum meliklerinden Herakl itiraf etmiş, demiş ki: ‘Evet, İsâ Aleyhisselâm, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdan haber veriyor.’" (Mektubat, s. 164-5)
Aynı yöndeki bilgiler, daha başka kaynaklar tarafından da naklediliyor ve ilâveten şu ayrıntıya yer veriliyor: Rum hükümdarı Heraklius, artık beklenen peygamberin Hz. Muhammed (asm) olduğu kanaatine varmıştı. Kavmine de, “Geliniz, ona tâbi olalım, dünya ve âhirette selâmete erelim!” dedi. Ancak, Heraklius’un bu dâveti Bizans halkının hiddetine sebep oldu. Bu sebeple, Heraklius, hakikaten iman ettiği halde, dünya saltanatı veya ülke idaresinin selâmeti için imanını gizli tutmayı tercih etti.
Herakl’in hayat mâcerası
Bizans'ın en meşhûr hükümdarlarından biri olan Heraklius’un, neseben Ermeni olduğu ve Roma Afrikası’nda doğup büyüdüğü yönünde rivâyetler var. (Bazı rivâyetler de, onun “Kapadokya Bölgesi”nde doğduğu şeklinde. Kesin bilgi ise, İstanbul doğumlu biri olmadığıdır.)
Bu arada, Ermeniler’in “Teslis”ten çok “Tevhid” akidesine yakın durduğunu, yani ekseriyetle “Muvahhid” olduklarını da hatırlatmış olalım.
Heraklius, kendinden önceki yönetici Phokas'ı devirerek tahta geçti. Darbe ile müdahale etmesinin sebebi ise, Phokas'ın ülkeyi çok kötü şekilde yönetmesi olarak gösteriliyor.
Başta Mısır olmak üzere Kuzey Afrika’nın diğer bölgelerinden topladığı birliklerle gelip İstanbul’u kuşattı ve kısa süreli direnişlerin ardından şehri teslim aldı.
Ülkenin hayli uzak diyârlarından tâ Kostantiniye’ye (İstanbul) kadar gelip mücadele ede ede devletin başına geçmesi, halk tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Halk, onu bir “kurtarıcı” olarak görüp bağrına bastı.
Nitekim, kendisi de bu teveccühe lâyık olmaya ve çığrından çıkmış devlet işlerini tekrar rayına oturtmaya vargücüyle çalıştı. Doğrusu, büyük ölçüde muvaffak da oldu.
Bu arada, devrildikten sonra idam edilen Phokas ile mücadelesi esnasında, gerek Patrik Sergios ve gerekse “Yeşiller Partisi” olarak bilinen etkili bir kesim tarafından Heraklius’un desteklendiğini ve bu güçlü desteğin Bizans tahtını ele geçirmesinde büyük rol oynadığını da eklemiş olalım.
* * *
Bizans Devletinin tepe noktasında, aynı zamanda siyasî gücünün tam da zirvesinde bulunduğu bir zamanda, Peygamber Efendimiz (asm) tarafından kendisine “İslâm'a Dâvet Mektubu” tebliğ edildi.
Heraklius, bu vâki dâveti büyük hürmetle karşıladı. Hatta, tebliğe gelen sahabelere Peygamberimize (asm) iman ettiğine dair bazı ima ve işaretlerde de bulundu.
Bilâhare, bu yöndeki bilgi ve kanaatini Saray çevresiyle, hanedanın bazı ileri gelenleriyle ve hatta halkın bir kesimiyle paylaşma denemelerinde de bulundu. Ancak, kendisine gösterilen şiddetli tepki ve hatta “Tahttan indirilerek idam edileceği” yönündeki söylentiler üzerine geri adım attı ve Müslüman olduğunu gizli tutmaya mecbur kaldı.
* * *
Heraklius, saltanatı süresince, gerek Doğu’da (Sasani) ve gerekse Batı’da (Balkanlar) muhtelif savaşlarda bulundu. Bunlardan bir kısmında muzaffer oldu, bir kısmında da mağlubiyetler aldı.
Dindar bir şahsiyet olan Heraklius 630 senesinde İran'dan geri alınan Kudüs'e giderek Hac ziyaretini yaptı. Ne var ki, bu uzun yolculuktan kısa süre sonra hastalandı ve bir daha da ordusunun başında sefere çıkamadı.
Aynı dönemde, Hz. Muhammed’in (asm) başında bulunduğu İslâm ordusu tarafından, Filistin ve Suriye dahil, Arabistan Yarımadası’nın büyük kısmı alınmış ve İslâm coğrafyasına dahil edilmişti.
636'daki Yermuk Savaşında ise, İslâm ordusuna nisbeten çok da kalabalık olan Roma ordusu bozguna uğradı. Fetihler bütün kuvvetiyle devam etti. Heraklius öldüğünde, Mısır'ın da büyük kısmı elden çıkmış ve Müslümanların hakimiyeti altına girmeye başlamıştı.