"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fıtratında var; başka türlü yapamaz

M. Latif SALİHOĞLU
06 Ağustos 2015, Perşembe 10:40
301 ölümlü Soma’daki maden ocağı fâciası hakkında sarf edilen “Bunlar olağan şeyler; bu işin fıtratında var” sözü, bir hayli konuşulmuş, tartışılmıştı.

İşin “tedbir alma” yönünü örtmemek kaydıyla, bu tür sözleri kendi mantığı içinde bir yerlere oturtabilmek mümkün.

Demek, insanımızı haklı olarak isyan ettiren husus, ihmal ve tedbirsizliktir.

Yoksa, hemen her iş ve istihdam sahasında olduğu gibi, maden ocaklarında da ölümcül tehlikeler var olup ciddî riskler daima söz konusudur. 

Her ne ise... Biz dönelim, meselenin “fıtratında var-yok” rasyonalitesine...

* * *

Şu mevta olmuş “Çözüm Süreci” meselesi gündeme geldiği andan itibaren “İnşaallah gerçekleşir” temennisinin yanı sıra, hemen her vesileyle ifade ettiğimiz şahsî düşünce ve kanaatimiz şu meâlde oldu: Tarafların bu meseledeki ciddiyet ve samimiyetine inanmıyoruz. Ayrıca, PKK’nın kuruluş maksadında ve ucûbe yapısında çözüm, barış, güven, huzur gibi şeyler yoktur.

Yani, bu örgüt, içinde bu tür insanî meziyetleri barındırmıyor. Çünkü, tâ başından beri barışa göre değil, savaşa göre kurgulanmış bir yapıdır.

Özetle: Fıtratında kan var, silâh var, çatışma var, Türkiye’yi zaafa uğratma var, dünyadaki imajını bozma-karalama var. Vesâire... Hatta, Türkiye ile bir “çatışmasızlık” anlaşmasına varsa bile, yine de elinden silâhı bırakmayıp bir başka cephede çatışmaya devam edecek; tâ ki, miadı doluncaya, yahut tükenip gidinceye kadar...

İşte, meselenin bu yönüyle ilgili sözlerimizi dinlemeyen, hassasiyetimize hiç kulak asmayanlar, özellikle son beş-altı yıldır yapmış oldukları hemen bütün teşebbüs ve denemelerde yanıldılar. Çare ve çözümün en meşrû adresi olarak “Meclis odaklı” çalışıp çabalamak yerine, tutup Oslo, İmralı, Kandil dolaylarında çıkış yolu aramaya koyuldular.

Neticede, koca bir ülkenin milyonlarca insanı boş yere oyalanmış oldu. Ya da, beş-altı senedir sürdürülen çabalar kök tutmadığı için, ne yazık ki bunların tamamı bir nevi oyalanma hesabına geçmiş oldu.

İşte gelinen nokta ortada: Hemen her gün muhtelif yerlerde yaşanan çatışma ve ölüm haberleri yeniden ülkenin bir numaralı gündemi haline geldi. Neredeyse iş yine “eski tas, eski hamam”a döndü.

Burada, herkesin anlayacağı şekilde meseleyi bir kez daha özetlemeye çalışalım: 

Çözüm noktasında, Meclis ve sâir sivil inisiyatif dışındaki yolların tamamı gayr-ı meşrû ve gayr-ı hukukî olduğu gibi, hastalığı kangrene dönüştürmekten başka bir işe de yaramıyor. 

Zira, fıtratında ve temel harcında çatışma, savaşma ve mâsum kanı dökme olan bir örgüt, asla karakter değiştirip de barış iklimine, huzur ve güven atmosferine dönüş yapmaz ve yapamaz.

Ama, en az bunun kadar gerçek olan bir vehamet de şudur: Bu ülkede Kemalist Türkçülüğün hakimiyeti devam ettiği sürece, PKK ve benzeri yapılanmaların sonu da gelmez. Zira, bu illet, bir diğer illeti hem kışkırtıp tetikliyor, hem de besleyip büyütüyor.

* * *

Son olarak, şimdi de AKP’nin fıtratına bir bakalım.

Erdoğan liderliğinde kurulan bu parti on üç yıldır “tek başına” iktidarda.

Girdiği ilk seçimden itibaren elinde tuttuğu devlet imkânını ve iktidar gücünü, şimdiye kadar hiçbir parti ile bölüşmedi, paylaşmadı.

Paylaşmanın ne olduğuna alışkın olmadığı için, koalisyonlu bir hükümet şeklini de asla düşünmüyor; çünkü, içine sindiremiyor.

Bu sebeple, yapılan koalisyon görüşmeleri daha çok 45 günlük süreyi doldurma, zamanı daraltma, dolayısıyla bir tür oyalamadan ibaret kalıyor.

Biz yine de temenni edelim ki, geniş tabanlı ve uzun soluklu bir koalisyon hükümeti kurulsun, kurulabilsin; tıpkı, yıllardır Almanya’da vaki olduğu gibi...

Ne var ki, sadece temenni ve iyi niyetler, iyi neticelerin hasıl olmasına kâfi gelmiyor.

Çünkü, işin bir de alışkanlık yönü, yani fıtrat ciheti var ki, bu son derece önemlidir. Önemli oluşu, sonucu belirlemedeki etkisinden kaynaklanıyor.

Türkiye’de, ne tür bir hükümetin teşekkül edeceğini belirlemede ise, en etkili inisiyatif, hâlâ Cumhurbaşkanı Erdoğan’da. Bunu asla gözardı etmemeli. Kendisi de tâ başından beri “koalisyon felâketir” deyip buna inandığı için, koalisyonsuz bir hükümet teşekkül ettirilinceye kadar ülkeyi seçimden seçime götürmenin hesabını yapıyor olmalı. 

Nitekim, seçim sonuçlarının belli olduğu 7 Haziran akşamı “erken seçim” sözünü ilk telaffuz eden de yine kendileri oldu.

Bu konuda yanılıyorsak eğer, hiç çekinmeden hatamızı düzeltir, özür dileriz...

***

@salihoglulatif: Erdoğan liderliğindeki AKP’nin bir başka parti ile koalisyon kurması, iktidar imkânlarını paylaşması şimdilik mümkün görünmüyor. Zira, iktidar nimetini paylaşmak bu partinin fıtratında yok.

Okunma Sayısı: 3233
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa BİTER

    6.8.2015 12:51:27

    İnsanların fıtratında ortak yaşama özelliği var.Ortak iş yapma, koalisyon yapma özelliği var.Amaaa...Kendinde bir şeyler vehmedenlerde ve şeyhlerinde haşa Allah'ın bütün sıfatlarını görenlerde , diğer bütün insanları (ister Müslim,ister gayr-ı Müslim,ister sunni ister alevi,ister Türk ister Kürt,ister Acem İster Arap olsun kendilerinden daha akıllı , daha ileri görüşlü olmadıklarına , söyledikleri her sözün tartışmasız doğru olduğuna inanan ve herkesin kendilerine biat etmesini isteyenlerin bırakın koalisyonu ortak yaşamayı bile kabul etmeleri mümkün değildir... İnanmayanlar (daha önce askeri lojmanları,devlet lojmanlarını dileyenlerin) şu anda nerelerde nasıl yaşadıklarına bir baksınlar...Yaptıkları bütün davranışlar yapmacık ve tribünlere...Şu son on yıllık devlette ki ısrafa bir bakın...

  • Ali Vefalı

    6.8.2015 09:16:22

    Şimdi de PKK ile savaşıyormuş gibi görünüyor, ama Kuzey Suriyede kurulan PKK devletini koru diye Amerikaya tüm havalanlarını açtı. Özal da Kuzey Irakı koru diye aynı yolu önermişti. PKK nın tüm üst düzeyi, 60-70 bin silahlı adamı Kuzey Suriyede bulunuyor. Bunları yandaş basınla gözden kaçırıyorlar. MHP bile bu konuyu hiç açmıyor. Bu vahameti, gafleti bari Yeni Asya duyursun ki tarihe not düşülsün.

  • Garib Doğu

    6.8.2015 09:02:34

    Irkçılığın bu millete ne kadar zarar verdiği ile yeteri kadar ilgilenilmediği kanaatındayım.Bu sari ve son derece tehlikeli hastalığa çare bulmak için ilmi olarak herhangi bir çaba sarf edildiği söylenemez. Aslında bu içtim-i kavga ve kargaşaların temelinde ırkçılık belası vardır. Bu bölücü,parçalayıcı,fitne ve fesadın kaynağı kurutulmadıkça bu sıkıntılar sürüp gidecektir. Bir an evvel,samimi ve ciddi olarak bu ırk ve ırkçılık ilmi bir zeminde ele alınmalı,bu saha ile alakalı bütün ilim adamları bir araya gelmeli, enine boyuna tarihi seyriyle beraber mahiyeti masaya yatırılmalı,en ince noktasına kadar analizler yapılmalı ve bu öldürücü hastalık tespit ve teşhis edilerek tedavi cihetine gidilmelidir.Tedavi için elde yeteri kadar kaynak mevcuttur. Daha fazla canlar yanmadan,ocaklar sönmeden,eza ve cefalar çekilmeden bir an evvel bu mesele mutlaka halledilmelidir. Yazarımız konuyu fevkâlade bir vukufiyetle yazmış,doğru tespitlerle ortaya koymuştur.Tebrik ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı