"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fevzi Paşa siyaseti

M. Latif SALİHOĞLU
19 Mayıs 2016, Perşembe
Bugünlerde ülkeye hâkim olmaya başlayan “militarist siyaset”, vaktiyle başını Mareşal Fevzi Çakmak’ın çektiği “Milletçiler siyaseti” ile önemli ölçüde bazı benzerlikler arz ediyor.

Şimdi, hikâyeyi tâ baştan alıp özetleyerek, günümüze doğru gelmeye çalışalım.

11 Kasım 1938’de M. Kemal’in yerine İsmet Paşa’yı seçtiren Fevzi Paşa, beş-altı yıl sonra, hiç olmazsa bir dönemliğine de olsa Cumhurbaşkanlığı makamına geçmek isterken, “Kurt politikacı İsmet”in fena halde oyununa geldi.

Partili Cumhurbaşkanı olan İnönü, 1944’te Meclis’ten geçirttiği “Yaş haddinden emeklilik kànunu” ile 1876 doğumlu Mareşal Çakmak’ı diskalifiye etti. Onu hem ordunun başından ayırdı, hem de pasifize etmiş oldu.

Bundan sonra, tam da iki yıllık periyotlar halinde, Fevzi Paşa’nın hayatında önemli değişiklikler meydana geldi.

Emekliliğinin ikinci senesinde, çok partili siyasî hayata geçildiği süreçte Demokrat Parti (DP, 1946) listesinden bağımsız aday olarak seçime giren Mareşal Paşa, aynı sene içinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimine de yine DP’nin adayı olarak katıldı, ancak kazanamadı.

Meclis’te 61 vekile sahip olan DP’nin, onun için kendini iki kez riske atmış olduğu Fevzi Paşa, yine iki sene sonra, yani 1948’de Demokrat Parti’yi adeta ortadan ikiye bölerek, 28 vekili Fahrî Başkanlığını yürüttüğü Millet Partisine (MP) transfer etti.

MP’nin kuruluşundan iki sene sonra, yani ilk demokratik seçimlerin yapıldığı 1950’de ise, coşkulu meydan mitinglerinde rahatsızlanan Mareşal Paşa, genel seçimlere tam da 35 gün kala öldü.

Onun bu kritik tarihteki ölümü, siyasetin kurulu dengesini yerinden oynattı. Ortadan neredeyse ikiye bölünen muhalefetin oyları yeniden birleşerek Demokrat Parti’yi tek başına iktidara taşıdı.

1950 seçimlerinde DP’nin oyu yüzde 53, MP’nin oy oranı ise yüzde 3 civarında gerçekleşti.

İşte, o tarihlerde “mânevî ihtarla” yazılmış olan bir lâhika mektubunda, Üstad Bediüzzaman, aynen şu ifadeyi kullanır: "Eğer Demokrat Parti düşse, ...Millet Partisi iktidara gelecek." (Emirdağ Lâhikası, s. 422.)

Bu demektir ki, günün birinde Demokratlar düşebilir ve onun yerine seçim yoluyla—Halkçılar değil—Milletçiler iktidara gelebilir. 

Bundan da anlaşılıyor ki: Orta kitlenin oyları, sosyolojik tabanı hemen hemen aynı olan bu iki siyasî yapı arasında “yatay geçiş” yapıyor.

* * *

Fahrî Başkanlığını Mareşal Fevzi Paşa’nın, Resmî Başkanlığını ise Hikmet Bayur’un yaptığı “Milletçiler siyaseti”nin iki ana damarı vardı: Dindar ve Milliyetçi siyasetçiler... 

Bu iki cereyan da siyaset noktasında Kemalizm ile barışık ve uyumlu sayılır. 

Nitekim, bu sebeple, okullara “İnkılâp Tarihi” derslerini koyduran 1930’ların Millî Eğitim Bakanı Hikmet Bayur’u merkeze alıp onun etrafında saf tuttular.

Fevzi Paşa’nın gayretiyle ve başı çekmesiyle bir araya gelen iki cereyandan Türkçülerin başında Osman Bölükbaşı, Dindar kanadın başında ise Osman Nuri Köni (daha sonra Cevat Rıfat Atilhan) bulunuyordu.

* * *

Fevzi Paşa, ordunun başında bulunduğu 22 yıllık süre içinde, inkılâplar uğruna bu vatanda yaklaşık yüz bin insanın başı gitti.

Dahası, Mareşal Paşa, iki önemli katliâma imza atmış kişidir: 1925’teki Şeyh Said Hadisesinde Müslüman Kürtleri, 1937-8’deki Dersim Hadisesiyle de Seyyid (S. Rıza) ve Ehl-i Beytten olan Alevileri katliâm ettirmiş; bununla da kalmayıp, anasız-babasız kalan özellikle mâsum kız çocukları da, harekâta katılan bazı subaylara adeta “mal” gibi peşkeş edip dağıttırmıştır. 

Bu arada, kurtulan Zaza Kürtlerinin erkek olan çocuklarının da götürülüp yetiştirme yurtlarına “asimile edilmesi” tavsiyesinde bulunmuştur.

* * *

Fevzi Paşa, zâhiren dindardı. Ne var ki, dindarların anasını ağlatan yine kendisi oldu.

Hilâfetin, Medreselerin kapatılmasına, Ezanın, Kur’ân’ın ve her türlü İslâmî şeâirin yasaklanmasına ses-sedâ çıkarmayan Mareşal Paşa, Türkiye’deki ilk demokrasi denemesine ilk darbeyi vurmaktan da geri durmamıştır.

Velhasıl, günümüzün hâkim siyaseti, birçok yönüyle, ama özellikle “dindar-milliyetçi” ittifakının patentini taşıyan “Milletçiler siyaseti” ile 1940-50’lerdeki Mareşal Fevzi Çakmak’ın başını çektiği siyasî yapıyı andırıyor.

Resmî Mareşal Paşa’nın çok isteyip de  yapamadığını, günümüzün sivil paşaları yapmaya çalışıyor. Bakalım, şimdiki gidişatın âkıbeti nasıl olacak.

GÜNÜN TARİHİ 19 Mayıs 1982

Hattat Hamid Aytaç

Son yüz yılda yetişmiş en büyük hat sanatı üstadlarından Hattat Hamid Aytaç, 19 Mayıs 1982’de Hakk’ın rahmetine kavuştu.

Mezarı Karacaahmed’de olup Mi’rac Kandili’nde defnedildi.

* * *

Tevâfuklu Kur'ân-ı Kerîm başta olmak üzere, sayısız güzel hatlı eserlerin sahibi olan Hattat Hamid, 1891 Diyarbekir doğumlu olup tanınmış bir aileden geliyor. 

Asıl ismi Şeyh Musa Azmi’dir. Fakat, daha çok “Hamid” takma adı ile tanınmaktadır. Bu itibarla, bazı eserlerinde “Azmî” imzasını kullanmıştır.

Hattat Hamid, “Tuhfe-i Hattatîn” isimli eserde kendisinden bahsedilen “Hattat Amidî” yani Diyarbekirli Seyyid Adem Efendi torunlarından Zülfikâr Ağanın oğludur. 

* * *

Hattat Hamid’in resim ve yazıya olan merakı, tâ küçük yaşlarından itibaren kendini hissettiriyordu. Nitekim, bu kabiliyetini pekçok sanat eserinde ortaya koyarak kendini ispat etti. 

Meselâ, bugün bile pekçok cami ve mâbedde, kitap, katalog ve tabloda onun imzasını taşıyan hat örnekleri var. 

Bu eserlerinin yanı sıra, ayrıca birçok talebe de yetiştirdi.

Cenâb-ı Hak, ona ganî ganî rahmet ve mağfiret eyleye.

***

@salihoglulatif: Muhalefete, eleştiriye tahammülü olmayan, tek parti dönemini anımsatan olaylar, beni geçmişe, TEK PARTİ dönemine götürdü. (KARAR’dan Elif Çakır)

Okunma Sayısı: 5131
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ.Seyda

    19.5.2016 17:53:25

    Tarihin karanlıklarında kalmaya yüz tutan hadiseleri yeniden nazarlarımıza sunduğunuz için teşekkür ederiz. Yaşadığımız hadiseleri analiz etmemizi kolaylaştırıyor. Binler teşekkürler size.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı