Adriyatik Denizi sâhillerinde (Yunanistan - İtalya arası) 27 Eylül 1538’de tarihin en büyük deniz muharebelerinden biri yaşandı. Bizim tarihimizdeki ismiyle Preveze Deniz Zaferi...
Haçlı Donanması Kumandanı Andrea Dorya ile Osmanlı Kaptan–ı Deryâsı Barbaros Hayreddin Paşa’nın yönettiği iki ordu, Preveze açıklarında karşı karşı geldi. Günboyu devam eden şiddetli muharebenin ardından, Haçlı donanması, çok büyük kayıplar vererek ve perişaniyet içinde kaçarak, mağlubiyeti tartışmasız şekilde kabul etti.
İşte, bu tarihten sonradır ki, koca Akdeniz, bir "Osmanlı gölü" diye isimlendirilmeye başlandı.
Osmanlı, adeta rakipsiz kaldı.
Yine bu tarihten sonra, Osmanlı leventlerinin denizler üzerindeki hakimiyeti giderek genişledi; adım adım büyük okyanuslara yelken açılmaya başlandı.
* * *
Preveze Deniz Zaferi’nin, binlerce “isimsiz kahraman”ı yanı sıra, ayrıca iki büyük kahraman kumandanı var: Hızır Reis ve Turgut Reis.
Bunlar, hayatları boyunca, hep bir cenâhtan diğerine koşturdu; zaferden zafere seferler düzenledi.
Şimdi, sırasıyla bu iki büyük kumandanı, Preveze ile Trablusgarp fatihlerini biraz daha yakından tanımaya çalışalım.
“Barbaros Hayri” (*)
Asıl ismi Hızır Reis olan Barbaros Hayreddin, bu büyük zaferden yaklaşık bir sene evvel "Kaptanpaşa"lık makamına atanmıştı.
Bu yeni vazifesini, 12 sene müddetle, yani vefat tarihi olan 1546 yılına kadar hakkıyla yapmaya çalıştı.
Osmanlı denizciliğinin en parlak devrini yaşatan Barbaros Hayreddin Paşa, Akdeniz sâhillerinde daha evvel Osmanlı'ya saldıran veya saldırmak için fırsat kollayan hemen bütün ülkelere sırasıyla gözdağı vererek onları sindirme yoluna gitti.
Tek tek çarpışmakla Barbaros'un üstesinden gelemeyeceklerini anlayan Avrupa devletleri, bu kez Fransa'nın teşvikiyle topluca harekete geçtiler ve denizden büyük bir taarruz harekâtını başlattılar.
Büyük bir iştahla giriştikleri savaşı kaybedince de, hayal kırıklığına uğradılar ve kendilerini toparlamak için uzun yıllara ihtiyaç duydular.
..................................
(*) Ara başlıktaki “Barbaros Hayri” tâbiri, Bediüzzaman Said Nursî’ye aittir. D. H. Örfî isimli eserin son tashihli nüshasında geçiyor.)
Turgut Reis
Barbaros Hayreddin Paşa’dan sonra en büyük “Osmanlı denizcisi” olarak da bilinen Turgut Reis, 1485 senesinde Menteşe (Muğla) Sancağının bir köyünde doğdu. Veli isminde bir çiftçinin oğludur.
Gençliğinden itibaren askerlik mesleğine meraklı idi. Bu sebeple, Menteşe kıyılarından levent toplayan Hızır Reis’in (Barbaros'un) kurmayları tarafından seçilerek, Cezayir leventleri arasına alındı.
Zamanla pek çok savaşta gösterdiği cesaret ve silâh kullanmadaki ustalığıyla dikkati çekti; nihayet Barbaros’un da takdirini kazandı ve bilâhare reis oldu. Barbaros'un hizmetine girdikten sonra, Preveze Deniz Savaşı’na katıldı. Orada yedek donanmaya kumanda etti.
Dalmaçya kıyılarındaki bazı kaleleri geri aldı. 1540'da Korsika'da bulunduğu sırada, Cenovalılara esir düştü ve üç yıl kadar süreyle bir gemide forsa olarak kaldı. 1543'de Cenova'yı kuşatan Barbaros tarafından kurtarıldı.
Napoli Körfezi’ndeki İspanyol gemilerini batırdı. Cerbe Adası’nı kendisine üs yaptı. İspanyollar daha sonra Cerbe Adası’nı kuşattılarsa da Turgut Reis'i ele geçiremediler.
Turgut Reis, bundan sonra Fas limanlarına üslendi. 1551'de İstanbul'a çağrıldı ve kendisine Karlıeli Sancakbeyliği verildi. Trablusgarb'ın fethi ile görevlendirilen Turgut Reis, burayı da fazla zorlanmadan teslim aldı.
1554 yılında Trablusgarb Beylerbeyliği’ne getirildi. Cerbe Savaşı'na katıldı. Malta kuşatması sırasında kaleden atılan bir mermi ile şehid oldu (1565) ve Trablusgarb'daki türbesine defnedildi.