"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratların yeniden dirilişi

M. Latif SALİHOĞLU
08 Ocak 2018, Pazartesi
GÜNÜN TARİHİ: 7-8 OCAK 1946

Öncelikle, konuyla doğrudan alâkalı olan başlıktaki “diriliş” tâbirinin ve kaynak ve dayanağını belirterek başlayalım.

Risâle-i Nur’daki içtimaî ve siyasî muhtevalı mektuplardan derlenmiş olan 1970 baskılı Beyanat ve Tenvirler isimli eserin 11. sayfasında iktibasen yer alan ifade aynen şöyle: "Ahrar Fırkası, yine otuz beş sene sonra dirildi, yine uyandı."

Burada Ahrar Fırkası diye zikredilen siyasî hareketin 1946’dan sonraki ismi Demokrat Parti’dir. Bu partinin kuruluşu ise, 7-8 Ocak 1946 tarihidir.

* * *

Ahrar ve Demokrat Parti’yi diğer siyasî fikir ve misyonlardan ayıran önemli bazı özellikleri var. Bu notayı birkaç misalle açmaya çalışalım.

Türkiye’de şimdiye kadar ortaya çıkan ve kısaca “Türkçü, Kürtçü, Halkçı, Dinci” tandanslı siyasî hareketlerin hemen tamamı, ideolojik mahiyette olup halkın dinî ve millî duygularını istismar ile iktidara oynarlar.

Esasen, içinde yoğun şekilde duygusallık barındıran hemen her hareket, aynı zamanda istismara da açıktır.

Siyaseti bir “yönetim sanatı” olarak gören Ahrar ve Demokrat misyonda ise, duyarlılık var, ancak aşırı duygusallık yoktur. Daha çok rasyonellik vardır. Dolayısıyla, istismar edilecek şeyler de sınırlı ve kısıtlıdır.

Keza, dindarlık var, dincilik yoktur. Dinî itikad var, ama riyâkârlığa yer yok, prim yoktur. Hamiyet ziyadesiyle var, hamaset ise, sınırlı olup frenli ve kontrollü şekilde kullanılır.

Bu kısa hatırlatmalardan sonra, şimdi tekrar sadede dönelim ve Demokrat misyonun 1946’daki o “yeniden diriliş” serüvenine şöyle bir nazar gezdirelim.

* * *

Cumhuriyet tarihimizin iktidar olma başarısını gösterebilen ilk siyasî teşekkülü kuruldu: Demokrat Parti.

7 Ocak günü resmî kuruluş formalitesini tamamlayan Demokrat Parti (DP), müteakip günlerde, başkan ve üst yönetim kurullarını belirlemeye başladı. (Aynı isim ve misyona sahip olan bu parti, tam tamına 62 sene sonra yine benzer halleri yaşadı. Kongresini yaptı ve yeni genel başkanını belirledi.)

Ancak, partinin başına eski başbakanlardan Celal Bayar'ın getirilmiş olmasına rağmen, halkın gönül verdiği şahsiyet ise, istikbâlin başbakanı olacak olan Adnan Menderes'ti.

Nitekim, DP ile ilgili basında çıkan yazı, makale, açıklama ve röportajlarda da Menderes'in ismi ön plana çıkıyor ve söyledikleri halkın vicdanında mâkes buluyordu. İşte, Adnan Menderes'in parti kuruluşunu tamamladıktan hemen sonra çıkmış olduğu ilk yurt gezisi esnasında vermiş olduğu bir beyanatın özeti:

“...Henüz kurulan ve yurt sathında çalışmaya başlayan partimiz, hemen her yerde Halk Partisinin-devlet destekli-şiddetli muhalefetiyle karşılaşmaktadır.

Siyasî alanda, bir partinin karşısında başka siyasî partilerin bulunması gayet tabiîdir.

Fakat, bazı idare âmirleri (vali, kaymakam...) ve devlet memurlarının, üzerinde taşımış oldukları sıfatın kendilerine yüklediği kayıtlara hiç ehemmiyet vermeyerek ve tıpkı partili imişler gibi, bu gayretlere bütün himmetleriyle katıldıklarını, hatta kendilerini kaptırdıklarını görmekle, büyük teessür duymaktayım.

Bilhassa tek partinin baskısı altında yaşamış ve birden fazla partilere henüz intibak edememiş bir memlekette-tek partinin kökleştirdiği birçok tatbikat ve itiyatlarla (alışkanlıklarla) mücadele gibi-zor şartlar altında bulunan partimizin, bir hükümet teşkilâtını karşısında bulması, durumu bir kat daha güçleştirmektedir.

Partilerin eşit hak ve şartlarla çalışabilmeleri prensibine tamamen aykırı olan bu halin, uzun zaman devam etmeyeceğini bilmek, bizi müteselli etmektedir.”

Beyanatında, ülkenin son elli yıllık siyasî panoramasını özetleyen Menderes, devamla şunları ifade ediyor:

“Onun içindir ki, memleketimizde birden fazla partinin doğuşu ve bu partiler arasındaki siyasî mücadeleleri, bu tarz-ı hayata öteden beri alışmış olan memleketlerdeki mücadeleyi kıyaslamaya imkân yoktur. 

Bu hayırlı istihaleyi (dönüşümü), yurdun yüksek menfaatleri zâviyesinden görmek ve her türlü tedbir ve mücadele vasıta ve usûllerinin tesbitinde, bu hakikatin gerektirdiği ölçüyü aşmamak, her yurtseverin borcudur.

Unutulmamalıdır ki, memleket partiler için değil, partiler memleket için vardır. Bu sebeple, yüksek memleket menfaatleri kar- şısında, dar bir parti menfaatçiliği, dar bir particilik zihniyetiyle yürümek hatalıdır. Ve, vukua gelmekte olan değişikliğin mânasını anlamamak olur.

...Memnunluğu mucip olan şudur ki: Demokrat Parti, Halk Partisi’nin bütün menfî gayretlerine rağmen, yine de yurdun her tarafında büyük bir ilgi, sevgi ve güvenle karşılanmaktadır.”

(O. C. Fersoy; Adnan Menderes, Mayataş Yay., İstanbul, 1971, s. 122-124)

***

@salihoglulatif:

Bir kimse çıkıp "Dünya 5'ten büyüktür" dedikten sonra, dönüp"Türkiye de 1'den büyüktür" diyemiyorsa, onda bir yürek sorunu var demektir.

Okunma Sayısı: 7512
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı