"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbe mağdurlarına sahip çıkılmalı

M. Latif SALİHOĞLU
18 Mayıs 2015, Pazartesi
Genel seçimlere yirmi günlük bir süre kaldı.

Sürpriz bir gelişme olmazsa, yani olağandışı bir hadise yaşanmazsa, iktidardaki AKP yine birinci sırada ipi göğüsleyecek. Onu sırasıyla CHP, MHP ve HDP takip edecek.

Bir durum tesbiti olarak, 2011 genel seçimlerinde bu partilerin aldığı oy oranını da vererek konuya öyle devam edelim.

Resmî seçim sonucu—yuvarlak rakam—aşağıdaki şekilde kesinleşti:

AKP: 49.9

CHP: 25.9

MHP: 13

HDP: 6.6 (Bağımsızlar)

Genel kanaat, önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde— oy oranları değişmekle birlikte—bu sıralamanın değişmeyeceği yönünde.

Yine umumî kanaate ve şimdiye kadar yapılan hemen bütün anketlere göre, iktidar partisinin oylarında ciddî oranda bir düşüş görünüyor.

Bu düşüş miktarı, şayet tek başına iktidar olma şansını vermezse, bu partinin de tıpkı ANAP gibi hızla eriyip dağılma sürecine gireceği kuvvetle muhtemel.

Zira, bu siyasî hareketin lideri tarafından hemen her seçim kampanyasında umum millete şu mânada söz verildi: “Eğer partimizi tek başına iktidar yapmazsam, genel başkanlığı bırakırım.”

Bu siyasî hareketin lideri, böyle keskin şekilde konumunu, yahut tavrını değiştirdiği taktirde, partinin âkıbetinin de değişeceği muhakkaktır. Çünkü, AKP, bir fikir ve misyon hareketinden ziyade “lider ve şahıs merkezli” bir siyasî yapıdır. 

Dahası, “tek başına iktidar” odaklı bir partidir. Tek başına iktidar olamazsa, bir siyasî parti olarak varlığını sürdürebilmesi dahi zayıf bir ihtimal olarak görünüyor.

Sosyolojik taban itibariyle orta kitleye hitap eden ve onların desteğiyle tek başına iktidar olabilen AKP’nin düşüş trendine girmesi halinde, onun alternatifi mahiyetindeki bir parti arayışının başlayacağı da muhakkaktır.

Halkçı, Türkçü, Kürtçü karakterli partiler alternatif olamayacağına ve bunlardan herhangi birinin tek başına iktidara gelme şansı tümüyle hayal olduğuna göre, alternatif arayışları da ister istemez eski Demokrat Parti (1950-60) ve onun devamı olan Adalet Partisi mahiyetindeki bir misyon siyasetine doğru kayacaktır, diye tahmin ediyoruz.

* * *

Gerçekte, birbirinin devamı mahiyetinde olan bu iki parti (DP, AP) de darbe mağdurudur.

Biri 27 Mayıs İhtilâli, diğeri 12 Eylül Darbesiyle iktidardan uzaklaştırılmış ve bunlara olan milletin teveccühü ayrıca kırılmaya çalışılmıştır.

Bu darbeler zalimane karakterli olduğu gibi, ayrıca ve bilhassa 12 Eylül Darbesi çok daha münafıkane bir sûrette hayatiyetini uzun müddet devam ettirmiştir. Nitekim, halen de anti demokratik tasarrufları devam ediyor.

Dün olduğu gibi, günümüzde de hayret ve taaccüp ettiğimiz bir durum var. Şöyle ki: 

Darbeye ve darbecilere şiddetle karşı olduğunu söyleyen kimi siyasî fikir sahiplerini azıcık konuşturup test ettiğimizde, darbelere maruz kalan, yani mağdur durumdaki siyasî partilere ve liderlerine daha şiddetli bir kin ve husûmetle ateş püskürdüğüne şahit olmaktayız. Üstelik, istisna değil, hatta misalleri sayılamayacak kadar çoktur.

Bunlara defalarca şahit olunca, bu tür kimselerin hürriyete ve demokrasiye olan samimiyetinden de, ciddiyetinden de haklı olarak şüphe etmeye başlıyorum.

Hatta diyebiliriz ki, bunların insafı şüphelidir, arızalıdır.

Zira, bakıp aşikâr görüyorsunuz ki, cuntacıların darbe ile devirdiği aynı siyasîlere, kendisi de başka türlü darbe vuruyor, yani bir tekme de kendisi vurmuş oluyor. Adeta, “Onlara oh olsun” diyor.

Şimdi, böylelerinin demokrasi noktasındaki samimiyetine, ciddiyetine, tutarlılığına nasıl inanacak, nasıl güveneceksin?

Evet, darbelere ciddî mânada ve tutarlı şekilde karşı olanlar, öncelikle mağdura sahip çıkmalı ve onun gasb edilen siyasî hakkını savunmalı.

Aksi halde, güvenilmez olur.

* * *

Türkiye’deki darbeler, şahıstan çok misyonlara karşı yapıldı.

Darbeye mâruz kalan, mağduriyet yaşayan misyon ise, hiç şüphesiz ki Demokrat Parti ile Adalet Partisinin temsil ettiği “Ahrar-Demokrat Misyon Çizgisi”dir.

Bugün hâlâ mağduriyeti devam eden bu misyon hareketini—mütevazı şartlarda da olsa—temsil eden parti, yine aynı isimle varlığını sürdüren Demokrat Partidir.

Bir dizi talihsizliklerle ve çeşitli iç-dış sebeplerle, oy oranı alabildiğine düşmüş veya düşürülmüştür. Ama, oy oranı ne kadar düşük seviyede olursa olsun, karakteristik özellikleri itibariyle yine de büyüyüp gelişme, hatta tek başına iktidar olabilme potansiyeline sahip durumdadır.

Bunu asla gözardı etmemeli ve böyle alternatif olma özelliğine sahip partileri daima yedekte tutmaya ve yaşatmaya devam etmeli. 

Tâ ki, meydan marjinal fikirlerden veya ideolojik cereyanlardan beslenen kutuplaştırıcı partilere kalmasın.

Yurt dışı seyahat programı

Önümüzdeki hafta boyu (16-24 Mayıs tarihlerinde) Kuzey Almanya'daki Düsseldorf-Ahlen-Köln taraflarındayız.

İrtibat: Düsseldorf Yeni Asya Temsilciliği.

***

@salihoglulatif: Şahıslar ölür gider; fikirler ve misyonlar ise devam edip gider. Zaman zaman gizlense veya toprak altına girse bile, yine de asıl güvenilecek, yahut güvenilmesi gereken siyasî hareketler, kök ve asâlet sahibi olan misyon partileridir.

Okunma Sayısı: 1814
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Murat ERCAN

    8.6.2015 00:29:24

    Lâtif abi eskiden olduğu gibi yine meşveretin görüşleri ışığında haklı çıktı. Bir kez daha Yeni Asya Cemaatinin talebesi olduğum için kendimle gurur duyuyorum.

  • Ercan

    18.5.2015 22:55:20

    Akp nin akinetinden daha cok, garip dogunun tesbiti daha onemli. Yorumunuzu begendim.

  • HÜSEYİN İLHAN

    18.5.2015 21:20:50

    AKP nin memleketi soyan,soydurtan,zenginliklerini tahrip eden ki bizim milletimizin en büyük zenginliği DOĞRU,DÜ RÜST,HAK'TAN VE ADALET İLE MAZLUM dan yana olmak hassasiyetini AKP ne yazıkki tahrip etmiştir.Faizi cazip hale getiren,haksızlıkları ile milletin adalete olan güvenini yokeden,hırsızı koruyan kanunu icat eden,rüşveti yasalaştıran,MEB.okullarda yardım parası toplatırken,özel okulların(iktidarına yakın olanlara)destek vererek haksızlık yapan kısaca devleti batıran bir SOYGUNCU ÇETESİDİR.o nedenle ömrü kısa olması mukadderdir.

  • Demokrat Avrupa

    18.5.2015 19:12:43

    Sn. Nadir Hatipoglu. ANAP`in cikis tarihini hatirlarsaniz 12 Eylül sonrasi ortaya cikmis bir ihtilal ürünü partisidir. Ayni sekilde AKP´yi de inceledeginizde 28 Subat postmodern darbe sonrasi ortaya cikan bir ihtilal ürünü partisidir. Tekrar hatirlarsak ANAP dört eyilimli parti oldugunu söylerdi, AKP`de kendi diliyle dört eyilimli oldugunu söylüyor. Bugün ANAP nerede ise AKP de ileride orada olacaktir. AKP´nin isleyisine de yakindan incelediginizde su sonuca varmak mümkündür: AKP = Erdogan. Dolayisiyla Erdogansiz AKP mümkün degildir. Erdogan ile Davutoglu`nun arasinda ki tartismalari da degerlendirdiginiz de her zaman ve istisnasiz Erdogan`nin son noktayi koydugunu göreceksiniz. Erdogan`nin gölgesinin AKP üzerinde oldugu ap acik ortadadir. Son olarak da Abdurrahman Dilipak`in AKP hakkinda söyledikleri hatirlamak gerekir: "AKP bir projedir ve Amerika, Ingiltere ve Israil destekli kurulmustur!" Abdurrahman Dilipak AKP`nin fikir babalarindandir.

  • Garib Doğu

    18.5.2015 13:12:51

    Darbe mağdurlarına sahip çıkmak için,darbeye ve darbecilere karşı olmak gerekiyor.Bu darbe ister kendilerine,ister başkalarına karşı yapılsın fark etmemelidir.Kendilerine yapılan darbelere karşı çıkıp,başkalarına ise sesssiz kalıp veya alkışlayıp durmak çifte standarttır.İçinde darbeciliği barındırır.Zımni bir darbecilik anlayışı mevcut demektir.Evvela bu çifte standarttan kurtulmak lazımdır.Bu da bir temel felsefe işidir.Eğer esas argumanlarınız,doğru ve sağlam bakış açılarınız yoksa bu sakat anlayıştan kurtulamazsınız.Temel sorun hür düşünceyi yeteri kadar özümsiyememe ve içine sindirememe sorunudur.Milletçilerin bir kısmının on iki eylül ihtilalına sessiz kaldığını,bir kısmının da alkışladığını unutmadık vesselam...

  • Nadir Hatipoğlu

    18.5.2015 12:29:17

    Sayın Demokrat Avrupa Bey, bu sosyolojik tespitlerinize hangi sosyolojik çalışma sonucunda vardınız? AKP nin bir şahıs merkezli parti olduğunu, misyonunun olmadığını nereden çıkardınız? Ben onları öğrenmek istiyorum. Lütfeder misiniz? İddiaları sıralamak bir işe yaramaz? Dayanağınız nedir?

  • Demokrat Avrupa

    18.5.2015 11:29:08

    Sn. Nadir Hatipoglu. AKP iktidar olmadigi/olamadigi takdirde dagilip gidecegi kesindir. Ayni ANAP örnegi...AKP bir misyon partisi degildir, sahis merkezli partidir. Böylelikle sahis yok oldugu zamanda parti de yok olur...Bu icimizdeki bir arzu degildir, sosyolojik bir tespittir...

  • Hüseyin İLHAN

    18.5.2015 09:52:52

    AKP yi bağlayan en önemli bağ MADDE dir.İhalelerin yüzdeleri,makam ve mevki tevzii,danışmanlık,yönetim kurullarında görevler,yardımcılıklar,sivil toplum örgütleri ile para dağıtımı vs.vs.hatta şu an seçim vaatlerine bakınız ki bu vaatleri muhalefet yapsa haydi iktidarda değil diye düşünebiliriz,ancaak 13 yıldır iktidar olup 164 kez ihale kanununda değişiklik yapanların emekli için kıllarını kıpırdatmayı şimdi vaatleri TELAŞ,KORKUHESAP SORULMASI ki 129 milyar dolar dış borcu ne yaptında 450 milyar dolar arttırdın.Sata sata satılmadık arazi,tesis,yol,köprü kalmadı.PARDON İDDİA kalmıştı değilmi.

  • Nadir Hatipoğlu

    18.5.2015 01:32:31

    Latif Bey, "AKP iktidar olmazsa dağılıp gider" şeklindeki iddianızın delillerini yada gerekçelerinizi sayar mısınız? Bu sakın içinizden geçen bir arzu olmasın.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı