"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Çözüm formülü”nü bilen var mı?

M. Latif SALİHOĞLU
20 Şubat 2015, Cuma
Hayli zamandır konuşulup tartışılan “Çözüm Süreci”nin kritik bir aşamaya geldiği hususu, taraflarca da ifade ediliyor.

Ne var ki, tarafların “Çözüm Süreci”nden anladıkları farklı olduğu gibi, beklentilerinin de birbirinden hayli farklılıklar arz ettiği anlaşılıyor.

“Çözüm Paketi”de nelerin bulunduğu hakkında şimdiye kadar hiç bilgi verilmemesinin en önemli sebebi de, esasen sözünü ettiğimiz bu anlayış ve beklenti farklılığının açık bir göstergesi mahiyetini taşıyor.

* * *

Evet, “Çözüm”ün iki tarafı var.

Taraflardan biri: Edoğan, AKP, Hükûmet, Devlet...

Diğer taraf ise: Öcalan, PKK, KCK, HDP, Kandil...

Birinci tarafın “iyi niyet”inden şüphe edilmemeli. Elbette ki, silâhların bırakılmasını, kan ve şiddetin durmasını, sulh ve sükûnun sağlanmasını isterler. Hem, kim istemez ki?

Fakat, tek başına “iyi niyet” meselenin halline kâfi gelmiyor. Düşünülen ve alınması gereken tedbirlerin neler olduğuna da bakılması gerekiyor.

Diğer tarafın (PKK) ne istediği ise, niyet olarak dahi net şekilde bilinemiyor. Doğrusu, şu âna kadar kamuoyu nezdinde taleplerini açık ifadelerle sıralamış da değiller.

Yine de şunu tahmin etmek mümkün: Örgüt, hangi gerekçeyle silâha sarılıp dağa çıkmış, oluk oluk insan kanı dökmüşse, bu yöndeki taleplerinin karşılanmasını ister. Aksi halde, kendi içinde çatlamalar, patlamalar yaşar.

* * *

Milyonlarca insanımız, kalıcı çözümün bir an evvel sağlanmasını ister.

Kalıcı çözüm için, inisiyatifin devlette ve hükûmette olması en mantıklı yol olarak görünüyor. Yeter ki, o devlet adâlete ve o hükümet hukuka riayet etsin.

Sanırım, bu noktada ciddi tereddütler var. Resmî ideolojisi “Atatürkçülük” üzerine müesses olan devlete güven olmadığı gibi, bir türlü değiştirilip düzeltilemeyen darbe anayasına itimat edilmiyor.

Bu çifte güvensizlik üzerinden kalıcı bir çözümün bulunması fevkalâde zor görünüyor.

Yine de Allah’tan ümidi kesmemeli. Gelişmeleri ihtiyatlı bir iyimserlik içinde takip etmeli.

* * *

“Çözüm”ün adı var, fakat mahiyeti ve muhtevası itibariyle kendisi henüz ortada yok.

Dolayısıyla, rasyonel anlamda ne olup olmadığı da bilinmiyor.

Bilinen kısmı, şimdilik temenniden ve iyi niyetten ileri gidemiyor.

Bu durum, bize şu fıkrayı hatırlattı:

Paraya ihtiyacı olan adamın biri Nasreddin Hocaya gidip veresiye (karz-ı hasen) istemiş: 

“Hocam, mümkünse bana bir miktar para ve bizar da mühlet ver.”

Hazırcevap Hoca karşılık vermiş:

“Kardeşim, inan ki elimde para yok; ama, istediğin kadar mühlet vereyim.”

Kıssadan hisse: Orta yerde “Çözüm”ün net formülü ve maddeleri henüz yok; ama, temennisi istediğiniz kadar var.

* * *

“Çözüm” meselesini zorlaştıran diğer bazı hususları da şöylece sıralamak mümkün:

* Sert tartışmalara ve fiilî kavgalara sebebiyet veren son “Güvenlik Paketi”iyle ilgili tüm muhalefet partilerinin duyduğu güvensizlik.

* PKK hareketinin, barışa göre değil, tâ başından beri savaşa ve Türkiye’ye “diz çöktürmeye” yönelik olarak kurgulanmış olması.

* PKK’nın arkasında, özellikle Kandil’de ecnebi casusların, istihbaratçıların ve hatta akıl hocalığı yapan diplomatların bulunması.

* Öcalan ile Kandil arasında (ayrıca Kürt diyasporasında) güvenilir bir ittifakın ve bu mânâda bir koordinasyonun bulunmaması..

* “Çözüm” denen şeyin, prensipten çok kişi bazlı (Erdoğan-Öcalan) olarak kurgulanmış gibi gözükmesi.

* Çözüm formülünün açıklanması halinde, halkın buna nasıl bir tepki vereceğinin kestirilememesi.

Allah, neticeyi vatanımıza, milletimize hayırlı eylesin.

 

 

Okunma Sayısı: 2675
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Polat Müstear

    20.2.2015 17:31:48

    Puta put diyemeyen ve putperest rejime (Kemalizme) ve Kemalizmin sadik yalakalari siyasal Islamcilara el-aman dileyip bizi Nurcu kardeslerimizin nesriyat hizmetinden kurtarin diye müracaat edenler Allah'a karsi bunun hesabini nasil vereceklerini düsünsünler.

  • a.kadir ceylan

    20.2.2015 17:25:54

    Latif abi maalesef söz konusu Kürtler olunca günahınız kadar sevmediğiniz akp yi bile temize çıkarıp milliyeti mabud ittihaz eden milliyetçi düşüncenin çizgisinde yazabiliyorsunuz. Tebrikler(!)

  • R.Kalyoncu

    20.2.2015 17:00:22

    1-Değerli Yazarın “Çözüm“ meselesine dair isabetli görüşlerine aynen katıldığımı belirtir; Put ve Pot kelimeleri ile ilgili olarak: Söz konusu kelimeyi “pot“ şeklinde okuyan muhterem S.Özdemir ve A.Aytemur ile merhum alim A.Badıllı’nın mümtaziyetleri tartışılmaz. Araştırmam sonucu; herkes gibi bendenizin de lügata bakarak put ve pot kelimelerinin Osmanlıca yazılışının pe-vav-te harfleriyle aynı olduğu, bilgisinden farklı olarak; Osmanlıca eserlerde PUT kelimesinin üzeri noktalı Te ile ve fakat POT kelimesinin ise kalın Tı ile yazıldığını gördüm. Evet, Osmanlıca; Emirdağ Lahikasındaki "Dehşetli bir pot kırdım." ve Tarihçe-i Hayatta (İsparta) geçen “ahtapotlar gibi" ibarelerde, pot yazılışları kalın Tı harfi ile; fakat, Tarihçe-i Hayatta (Giriş ve İsparta bölümleri) "gurur putunu kırmakla" ve "putperestliğe"deki put hecesinin ise üzeri noktalı Te ile yazıldığı görülmektedir. Buna göre, Osmanlıca eserler esas alınarak meselenin yeniden değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

  • Sadri

    20.2.2015 16:44:53

    Bayram bey. Bazıları Üstad Risale i Nur da ''bana göre'' demiş diyorlardı.Bende görmedim dedim.Araştırdım hakkatten hiç bir yerde ''bana göre'' geçmediği halde, nasıl olurda 'yanlış yaptım' ı üstad a bağlayabilirsiniz.Risale i Nur u iyi bilmek lazım.Emirdağ Lahikası dahil.

  • Ahmed SAİD

    20.2.2015 16:05:25

    hey kardeşler hey ağabeyler kim risale-i nuru pis siyasete veya hubbu cah münasebetiyle dünyaya alet etmeye çalışırsa bilsin ki risale-i nur kuranın malıdır hiç bir şeye alet edilemez.Yapan kim olursa olsun yanlışını yüzüne söyleyecek bu davanın yükünü omuzlamış nur hadimleri mevcuttur.bugünlerde hakikaten samimiyet testinden geçiyoruz.Biz bazılarının dediği gibi siyasal islamı hor görmüyoruz tehlikeli buluyoruz.Zira islamın terü taze esaslarını basamak yapmak veya ortalığı velveleye vermek ihtimali vardır ve yapılmaktadır.baksanıza yaş kuru demeden herkesi yakıyorlar.Halbuki vela tezirü.....hükmü var.akademik kariyer elde etmiş bazı zevat bir yerlere angaje olmuş diyet ödüyorlar.değermi ağabeyler hubbu cah adına üstadıma pot kırdırmak

  • R.Kalyoncu

    20.2.2015 16:00:53

    2-Bununla birlikte, bu meseleyi ilk defa gündeme getiren Muhterem Yazar Salihoğlunun hassasiyetini anlıyor ve saygı duyuyorum. Onun da belirttiği gibi, 1960 öncesi yeni alfabe baskılarda bu kelime put şeklinde yer almıştır. Nitekim, kitaplığımda mevcut 1959 tarihli Emirdağ-I’de de Put şeklinde geçmektedir. Kanaatimce Osmanlıca aslından yeni alfabeye aktarılırken, Tı ile Te harflerinin farkı her nasılsa gözden kaçmış, fakat o muhterem zatlar Osmanlıca aslından okudukları için kelimeyi doğru haliyle yani pot olarak okumuşlardır. Bu arada “dehşetli bir put/pot“ ibaresindeki dehşetli kelimesine bakıp yanılgıya düşmemek lazım. Çünkü mektubun devamında aynı kelime “adeta dehşetli bir kuvveti ve hakikatı hissedip“ ibaresi içinde de geçmektedir. Bu kelimenin “büyük“ anlamında kullanıldığı anlaşılıyor. Çünkü “dehşetli pot“ olmayacağı gibi “dehşetli kuvvet ve hakikat“ da olmaz. Bu gibi meselelerin soğukkanlılıkla ve kimseyi itham etmeden müzakere yolu ile halledilmesi temennisi ile..

  • Polat Müstear

    20.2.2015 15:59:45

    Bayram Kardesime: Genel Yayin Yönetmenimizin makalesinde yaptigim yorumda sizin sorunuzun cevabi var ama zahmet etmeyin diye onu buraya da naklediyorum: PUT KIRMAK. Hz. Ibrahim A.S, Hz. Muhammed ASM ve Hz. Mehdi RA'in kacinilmaz vazifesidir. Namaz kilmaya karsi olan KEFERE Islam Deccali Süfyan'in putu lâdinî icraatlaridir. Terk-i Salatlik Islam Deccali Süfyan'in putudur! O putu ancak nuranî bir Zat; Süfyanin hemzamani ve dogrudan muhatabi olan Hz. Mehdi RA kirabilir. Biiznillah kirmistir!

  • Alparslan

    20.2.2015 11:38:07

    bayram bey niyetiniz guzel olabılır..ama rısaleyI ıyı niyetle yanlıs anlam verecek bı kelıme tum rısaleyı de kaplar icinden cıkılmaz bı hal alır..girin bı google pot kırmak ne anlama gelir deyın hatta tdk ya sorun genel olarak düsünülmeden soz soylemek anlamı cikiyo..bı ıs inatla olmaz rısalenın hakikatine leke olur(allah muafaza)..ama desenız kı muhterem abıler boyle dıyo ,onlara ayıp olur ..hakkın hatırı alıdır hıc kimseye feda edılmez....vesselam

  • ali yeşilkaya

    20.2.2015 10:54:37

    ''1338’de Ankara’ya gittim. İslâm Ordusunun Yunan’a galebesinden neş’e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müthiş bir zındıka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessâsâne çalıştığını gördüm. "Eyvah," dedim. "Bu ejderha imanın erkânına ilişecek!" O vakit, şu âyet-i kerime bedâhet derecesinde vücud ve vahdâniyeti ifham ettiği cihetle, ondan istimdad edip, o zındıkanın başını dağıtacak derecede Kur’ân-ı Hakîmden alınan kuvvetli bir bürhanı, Nur’un Arabî risalesinde yazdım. Ankara’da, Yeni Gün Matbaasında tab ettirmiştim.'' şu satırları defalarca okuyup dinlediğinden emin olduğumuz kardeşlerimiz,sırf siyasi tarafgirlik ile 'o dönemde put daha yoktu' falan gibi tevillere gidebiliyorlar.cevap yine üstaddan olsun:Acaba fikir dediğiniz şey-el’iyazü billâh-arzu olmasın? Bazan zâlimane intikam-ı şahsî, arzuya fikir suretini giydirir. "Yahu, pis bir çamura düşmüşsünüz, misk ü anber diye yüzünüze gözünüze bulaştırmaya ne mânâ var?"

  • celal can

    20.2.2015 09:32:36

    Pot kırdım diyen küfür ölmüştür diye bilirmi ?

  • fatih

    20.2.2015 09:22:05

    bayram bey. siz üstad hz. yanlış yapma ihtimalini veriyorsunuzda yanlış yapan diyanete ve bunlara destek çıkanlara ihtimal vermiyormusunuz????? üstad her lafını sakınmadan söyleyen ve hiçbirşeyden korkusu olmayan bir şahsa kullandığın kelimelere biraz dikkat et. ortada put oldugunu üstad hz. leri biliyordu o defşetli adamı daha tahlil etmişti. artı o makamı üstad tamamen elinin tersi ile iten bir kişi o makama saygısı da olmaz o adamdan dolayı.

  • bayram

    20.2.2015 08:38:25

    üstadın bunu söylediğinde ortada hangi put vardı hangi putu kırdı peki nezaketen başbakanlık ta bu kadar ağır konuştuğu için yanlış anlaşıldım bu makamda bunu söylemem gerekirdi bu makama ağır bir ifade oldu anlamınada gelen yanlışyaptım olamazmı çünkü hain dediği için.özür dileme anlamında değilki pot kırma.

  • HÜSEYİN İLHAN

    20.2.2015 08:02:12

    Muhterem ağabeyim bu POT kıranlar öyle pot kırdılarki bunun tevili için utanmadan,hicap etmeden insaf etmeden ve vicdanlarının sesine kulak vermeden sadece nefislerinin ve YENİ ASYA muahlefet hastalığına düçar olmalarının saikiyle tokadı hakettiler.

  • Polat Müstear

    20.2.2015 01:56:48

    TBMM'deki kavgalar, sokak dögüsü gibi adi itisip kakismalar medeniyetten ne kadar uzak vekillerin mecliste bulundugunu dünyaya gösteriyor. Mescliste halkin vekili namiyla arz-i endam ettikten sonra bu sahneler gelismemis ülkelerin yabani vekkilleri gibi akillara kazindi. Mecliste elini diger milletvekiline kaldiranin derhal vekilligi düsürülsün. Mecliste agzindan küfür cikana derhal ve ömür boyu siyaset yasagi ve maddî menfaatlenme yasagi gelsin. Böyle rezilligi sahneleyenlere yaziklar olsun. Almanlarin meshur bir atasözü vardir: Efendi neyse raiyeti de odur! Kötü örnek olan siyasal partilerin baskanlari neyse vekilleri de o. TBMM'nin malum üyeleri halkin dünya önünde onurunu ayaklar altina aliyor tekrar yaziklar olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı