"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çifte mağduriyetler

M. Latif SALİHOĞLU
30 Eylül 2016, Cuma
Mahkemelerin nihaî kararıyla henüz kesinlik kazanmayan FETÖ tâbirini isteyerek, benimseyerek veya kabullenerek kullanmıyorum.

Bu tâbir, yaygın hale geldiği ve âdeta “umumu’l-belvâ” sûretini aldığından, iktibâsen, yahut târif için kullanıyorum.

Bu meseledeki gerekçemi şöylece sıralayabilirim:

* Öcalan’ın lideri olduğu “Partiye Kârkıre Kürdistan”ın bizzat kendisi PKK kısaltmasını kabul ve ilân ederek faaliyete başladı. ASALA, IŞİD-DAEŞ, DHKP-C gibi örgütler de öyle. ETÖ (Ergenekon Terör Örgütü) ile FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) ise öyle değil. Bununla kast edilenler, böyle bir isim veya kısaltma ile anılmayı asla kabul etmediler ve etmiyorlar.

* ETÖ, yani “Ergenekoncular” diye anılan yapı, medya ve siyasetin dilinde yıllarca “terör örgütü” yaftasıyla anıldı. Mahkeme, yıllar sonra “Bu ismi taşıyan bir örgüt tesbit edilemedi” meâlinde nihaî kararını verdi. Dahası, meselenin seyri tam tersine döndü ve bu şekildeki bir yaftalama ile yapılan operasyonların, aslında “Millî orduya kurulan bir kumpas” olduğu noktasına gelindi. Dolayısıyla, ciddî ciddî ETÖ tabirini kullanan ve bunu dayatmaya çalışanlar, fenâ halde açığa düşmüş oldular.

* FETÖ üyesi olmakla suçlanan zanlılar da mahkemelik olmuş durumda. Mahkemelerin, bu isimle bir örgüt, bir teşkilât yapılanmasını tesbit edip etmeyeceği, varsa şayet, bu örgütün hangi tarihten itibaren faaliyete başladığı veya bir suç, bir terör örgütü haline geldiği, bu örgütler kimlerin ortaklık kurarak işbirliği yaptığı, kimlerin fikren, kimlerin fiilen, kimlerin de finansal olarak bu örgüte yardım ettiği, vesaire hususlar, ancak bağımsız mahkemelerin vereceği nihaî kararlarla kesinlik kazanabilir.

* Siyasiler, FETÖ’nün miladını 17/25 Aralık 2013’ten başlatmak istiyor. Adlî mercilerin ise, söz konusu milâdı daha evvelki tarihlere götürmeleri kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda, FETÖ soruşturması bambaşka bir mecraya gireceği ve meselâ bugünkü iktidar mensuplarının belki yarısı aynı soruşturmanın kapsamına dahil edileceği kuvvetle muhtemeldir.

* Bütün bunlar bir yana, meş’um 15 Temmuz Kalkışmasından sonra, mağdur duruma düşen, hatta “çifte mağduriyet” yaşayan çok sayıda insanımız var. 

Bunlardan, eşlerden ya da aile bireylerinden (anne, baba, çocuklar...) bir veya birkaçının, Gülen Hareketiyle uzaktan yakından bir ilgisi, bir bağlılığı bulunmadığı, hatta bazıları bu tarz bir yapılanmaya şiddetle muhalif olduğu halde, yine de “mağdurlar alayı”na dahil edilmiş durumdalar. 

Yani, “Gülenci” yakınlarıyla kavgalı-sürtüşmeli olageldiği halde, devletin (emniyetin-adliyenin) eliyle açığa alınıyor, işten atılıyor, özlük hakları sıfırlanıyor, zan-töhmet altında bırakılıyor, vesaire...

Ayrıca, diyelim ki, aile reisi olan bir baba, Gülencilerle bir şekilde irtibatlı olduğu tesbit edildiği için cezalandırılıyorsa, onun bu yöndeki fikir ve faaliyetine hiç katılmamış, uzak durmuş, hatta hep muhalefet etmiş olan aile efradının suçu, günahı ne? Niçin onlar perişan edilerek mağdur duruma düşürülüyor?

Aynı şeyi, diğer bazı yapılanmalar için de söylemek mümkün: Suç, beşerî kànunlar nazarında olduğu gibi Kur’ân nazarında dahi şahsîdir. Birinin hatası veya günahıyla bir başkası suçlanamaz, cezalandırılamaz.

Uygulamaların ise, bu minvâl üzere cereyan ettiğini kimse iddia edemez.

Bizim bütün arzu, dilek ve temennimiz, hak ve adâletin yerini bulmasıdır; başka da bir beklentimiz yoktur ve olamaz.

@salihoglulatif: Tıpkı "Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek" gibi, Sevr'i gösterip bizi Lozan'a razı ettiler.

* * *

İngilizlerin başını çektiği, Hahambaşı Haim Naum'un gizli mimarı olduğu #Lozan Antlaşması, gerçekte"Ölüm Fermânımız” olan Sevr’in bir kılıfıdır ve onun bir nevî rövanşıdır.

Okunma Sayısı: 5024
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Serdar celik

    30.9.2016 16:07:13

    Vallahi billahi binlerce sucsuz onsan isten atildi ben iki ayligina aktifsene girip ciktim diye ihrac oldum Sendikanin kime ayit oldugunu ogrenince hemen cikmistim acimadilar allah af edenleri sever bizi hukumet af etsin lutfen..

  • Abdurrahman KOÇAK

    30.9.2016 11:38:01

    Lozan konusunda kısa bir süre önce farklı yorum yapan idareciler dün farklı yorum yaptılar amaç gündem değiştirmek..Belli konularda kimin nasırına basılacağı ve ses getireceği tespit ediliyor ona görede harekete geçiliyor.

  • CESUR ADAM

    30.9.2016 09:43:32

    Muhterem yazarımızın dile getirdiklerine katılmamak mümkünmü.Şu an bakan olanın torunu daha ay öncesinde o okullarda okuduğu için hala bakan,ne istedilerse verdik diyen kahraman geçiniyorsa bu ADALET ve HUKUK ta sıkıntı var demektir. LOZAN MESELESİNE GELİNCE, Muhtarlarla yapılan görüşmede LOZAN meselesini gündeme getirmek olsa olsa GÜNDEM DEĞİŞİKLİĞİ İLE BİRŞEYLERİN KAPATILMASI,GİZLENMESİDİİR. Yoksa LOZAN ne olmuş ne olmamış baştakilerin pek umurunda olamaz.Eğer olsaydı memleketi fitne-fesadlarıyla kamplaştırmazlardı.AKP sayesinde ülkede TEK ADAM,JAKOBEN KEMALİZM CANLANDIRILIYOR.AKP bunu safiyane değil kanaatimce kasıtlı yapıyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı