"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çağlar’ı çökerten Din Dersi kararı

M. Latif SALİHOĞLU
16 Şubat 2016, Salı

GÜNÜN TARİHİ: 16 Şubat 1949

İlkokul 4. ve 5. sınıf öğrencileri için “Din Dersi” konulması kararı alındı. Kararın uygulanmasına da hemen başlanılmış oldu.

Okullarda din dersi uygulanmasına, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa gidiliyordu.

Tâ 1924’te çıkartılan “Tevhid-i Tedrisat Kànunu” gereği, okullarda fen bilgilerinin yanı sıra dinî bilgilerin verilmesi de yer almaktaydı.

Ne var ki, uygulama tek taraflı yapıldı ve tam tamına 25 yıl müddetle bu milletin evlâtlarına İslâmî bilgi ve eğitimin verilmesi fiilen yasaklanmış oldu.

Dolayısıyla, Tevhid-i Tedrisat Kànunu ile ifade edilen birleştirilmiş (tevhid edilmiş) eğitimin “din” hanesi tamamıyla boş bırakıldı ve iş kàğıt üstünde kalmaktan öteye gitmedi. Tâ ki, 16 Şubat 1949’a gelinceye kadar...

* * *

Din dersinin çeyrek asır sonra da olsa okullarda ders olarak okutulmasının belli başları sebepleri arasında şu hususları saymak mümkün.

BİR: 

Yaklaşık bir yıl sonra, mecburen genel seçimlere gidilecek. Halkın umumî teveccühü, “dinî eğitim-öğretim hürriyeti”ne taraftar olan Demokrat Parti ile Millet Partisine yönelmiş durumda.

Bu yönelişi kısmen de olsa frenlemek isteyen CHP ve İnönü 25 yıldır dine yaptıkları baskıyı hafifletmek ve göstermelik de olsa bazı adımları atmaya kendilerini mecbur hissettiler. 

Nitekim, aynı gerekçeyle 50 kişilik bir “İmam-Hatip Kursu”nu açtılar. Kursa katılanlara, bilhassa “Dinî nikâhın nasıl kıyılacağı” ve “Dinî cenaze merasiminin nasıl yapılacağı” hususları öğretiliyordu.

İKİ:

Yine aynı siyasî mülâhaza ve kaygılarla, genel seçimden önceki son kabinede nisbeten “dindar siyasetçiler”in etkili makamlarda yer alması cihetine gidildi. 

Meselâ, Teolog-İlahiyatçı olarak bilinen Prof. Şemseddin Günaltay Başbakanlığa, ondan daha dindar bilinen Tahsin Banguoğlu ise Millî Eğitim Bakanlığına getirildi.

Banguoğlu, bu makama gelir gelmez "Dinî bilgilerin, bundan böyle okullarda esaslı bir ders olarak verileceğini” açıkladı.

ÜÇ:

1945’te fiilen çok partili sisteme geçen Türkiye’de, ağır adımlarla da olsa demokrasi yolunda mesafe alınmaya başladı.

27 yıllık tek parti diktatöryasından usanan halk, bir yandan değişim isterken, bir yandan aslında hürriyete susamış bir duruma gelmişti.

İşte, bu sebeple, tek parti yönetiminin aktörleri de, ister istemez fikir ve ifade özgürlüğünden, din ve inanç hürriyetinden yana tavır koymaya mecbur kaldılar.

* * *

Tek parti rejiminin bu tarz konulara dair 3 Mart 1924’te aldığı kararlar ve siyaseten atmış olduğu adımların kısacık bir özeti şudur: 

* Bin üç yüz yıllık Hilâfet–i İslâmiye, lağvedilerek müessese bazında kapatılmış oldu.

* Osmanlı Hanedanı mensuplarının bütün fertleri hudut haricine çıkartıldı. Türkiye'de yaşamaları yasaklandı.

* Medreseler kapatıldı. Böylelikle, dinî dersler veren 1300 yıllık müessese de tarihe karışmış oldu.

* Şer'iye, Evkaf ve Erkân-ı Harp müesseseleri kapatıldı. Bunların yerine Diyanet Başkanlığı, Vakıflar İdaresi ve Genelkurmay Başkanlığı kuruldu.

* Çıkartılan Tevhid-i Tedrisat Kànunu ile din ve fen ilminde "eğitim birliği"ne karar verildi. Bu kararın fen ve felsefe kısmına uygulanma serbestliği getirilirken, din derslerine ise hayat hakkı dahi verilmedi.

Çağlar’ın taşkınlığı

Hangi sebeple olursa olsun, din derslerinin okullarda okutulmasına karar verilmesi, müzmin Kemalistleri şiddetle rahatsız etti.

Çılgınlık derecesinde rahatsız olanların başında meşhûr “Atatürkçü Şair” Behçet Kemal Çağlar gelir.

Yeni kabinede dindarların yer alması ve parti grubunda din derslerinin okutulması gerektiğine dair muhalefetteki DP’nin teklifinin kabul edilmesi, Çağlar’ı büsbütün çileden çıkardı ve 24 Ocak günü hem partisinden ayrılmasına, hem de milletvekilliğinden istifasına sebebiyet verdi.

Çağlar, CHP yönetimine istifasını verirken, siyasî tarihe geçen can alıcı şu sözleri sarfetti: "...En iyimseriniz, en taşkın savunucunuz olan ben, artık inancımı kaybetmiş bulunuyorum."

Evet, Behçet Kemal’i böylesine ye'se boğan ve derin teessüre gark eden en önemli sebep, hiç şüphesiz yukarıda sıraladığımız maddelerdeki gelişmelerle ilgiliydi.

Çağlar’a göre, hayranı olduğu ve bütün hayatını uğrunda fedâ ettiği "Atatürk devrimleri"nden kesin olarak taviz verilmişti.

* * *

Velhasıl, "din dersleri"nin okullara girmesi sebebiyle, 1933'te "10. Yıl Marşı"na imza atan, hatta M. Kemal için "Ata'ya Mevlüt" şiirini yazan bir Behçet Kemal'in üzülmesini ve adeta ümitsizlik kuyusuna düşmüş gibi kendi tükenişini ilân etmesini, herhalde anormal karşılamamak gerekiyor.

@salihoglulatif: 

AKP’nin dahildeki en büyük başarısı şu olsa gerektir: Bu parti, adeta canavarlaşan siyasetin topuzuyla, hemen bütün dinî grup ve cemaatleri ya bölüp parçaladı, ya da sindirip öğüterek bitirmeye çalıştı, çalışıyor.

Okunma Sayısı: 2418
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Latif Salihoğlu

    16.2.2016 23:29:49

    Sn. m.d'ye... O parti, Yeni Asya camiasından bile şu ana kadar en az üç dilim koparıp götürdü. Varın gerisini siz hesaplayın artık.

  • m.d

    16.2.2016 17:03:02

    Salihoğlunu "enfes" yazısından dolayı kutluyorum.Ancak şu en sondaki yazıyı anlamadım.Kim hangi cemaati bölmüş,AKP,siyaset topuzuyla hangi dini grupları ve cemaatleri parçalamış(Gülen cemaati hariç).Bir dahaki yazısında açıklarsa çok memnun olurum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı