Sigara bağımlılığı konusuyla ilgili dünkü yazıya gelen çok sayıdaki “müsbet tepkiler” üzerine, aynı konuda tahşidat yapmaya karar verdik.
Bu hususta en büyük arzu ve emelim şudur: Sigarayı bırakanların, tekrar başlamaması için, onları hem ikna, hem de muhafaza etmeye yetecek ciddî sebep ve gerekçeler bulup sunabilmek...
* * *
Sigaraya başlamanın sebebi çok kolay-basitçe olup, aynı zamanda çeşit çeşittir: Sıkıntı, özenti, cahillik, merak, asabilik-sinirlilik hali, eş-dost hatırı, arkadaş teşviki, gizli-yasak şeylere olan arzu-meyil, etkilerini veyahut sonucunu görememe, ya da vereceği yekûn hasarı önceden hesaplayamama hali, vesaire...
Sigarayı bırakmaya gelince... Bu çok, ama çok zor bir iş. Hatta, olağanüstü derecede zor ve müşkil bir mesele... Ama, buna rağmen yine de bırakanlar oluyor, olabiliyor.
Bırakma sebepleri arasında ise, şu maddeleri sıralamak mümkün: Ciddî sağlık sorunları, ölüm korkusu, doktorun tedâviyi reddetmesi (Bazı ülkelerde kànunî hak), israfı terk etme, oruç, haramdan-mekruhtan uzak durma, her bakımdan zararlı olan bu alışkanlığa karşı irade kuvveti, inat duygusunu harekete geçirme-yerinde kullanma saiki, bebekleri ve anne karnındaki yavruyu düşünme refleksi, vesaire...
Özetle: Sigaraya, akıl-mantık dışı bir hissiyat veya asabiyet ile başlanıyor; akıl, mantık ve irade kuvvetine istinat eden bir hissiyât ve kemâlât ile bırakılabiliyor.
Özetin özeti: Çocukça ve cahilce başlarsın içmeye; akıllıca ve adam gibi bırakır, terk edersin...
* * *
Sigara içilen ortam-atmosfer, hamile anneler için son derece riskli ve tehlikeli. Hamilenin kendisi içiyorsa, tehlikenin en büyüğü...
Sigaranın dumanını ciğerlerine çeken anne, sigaranın içindeki zararlı bütün maddeleri, karnındaki cenine, yavruya da sirayet ettirmiş olur. Doğuştan gelen hastalıkların, sakatlıkların mühim bir kısmı maalesef bu sebepten.
Bu noktadaki hassasiyeti, kundaktaki bebekler ve küçük çocuklar için de göstermek lâzım.
Aksi halde, ebeveynler, kendi elleriyle çocuklarını hasta etmiş, yahut sakat-özürlü olmasına sebebiyet vermiş olur. Ki, bu durum, ebeveynleri maddî-manevî sıkıntılarla çokça uğraştırdığı gibi, aynı zamanda büyük vicdan azabı çektirir.
* * *
Evli eşlerden biri sigara içmiyorsa, onun da hayatı tam bir azap ve işkenceye dönüyor.
Nefesle gelen ağız kokusu, cidden dayanılacak gibi değil.
Soğan-sarmısak kokusuna dayanılır, lâkin, kirli ciğerden gelen nikotin kokusuna asla... Ki, şahsen kendim, sırf bu sebepten berberlerimi değiştirdim: İki-üç ikazdan sonra sigarayı terk etmeyen berberi, mecburen kendim terk ettim.
* * *
Sigara içilen bir evde (veya ofiste, arabada...), temizlik hakkıyla sağlanamaz. Duvarlara, perdelere, döşemelere kadar sinen duman ve pis koku, ne yaparsanız yapın, bir türlü geçmiyor.
Dışarıda da durum hemen hemen aynı. Hele, kaldırım gibi yol kenarları ve bilhassa toplu taşıma durakları, atılan izmaritlerle neredeyse 24 saat boyunca kirlilik arz ediyor. Para cezaları da hiç kâr etmiyor.
Yine sigara sebebiyle çıkan ev, araba, orman ve sâir çevre yangınları da cabası.
* * *
Bir dönem kendim de sigara içtim. Beni esir alacağını fark ettiğim anda, onu terk ettim ve bu terki inada bindirdim. Tekrar başlamamak için de, kendimi çerezle oyalayıp meşgul ettim.
* * *
Bir gözlem ve tesbitim de şudur ki: Sigarayı terk etmeyen kişi, başlangıçta ne kadar nâzik, kibar ve çevresine karşı saygılı olursa olsun, zamanla ve peyderpey şekilde kabalaşıp asabileşiyor. Saygıda kusur etmeye mecbur oluyor. Kendisi de, âhir ömürde saygıdan-sevgiden büyük ölçüde mahrum kalıyor.
* * *
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sigaraya karşı zaman zaman tepkiler gösterdi, gösteriyor. Ama yetmedi, yetmiyor. Eminim, şunu dese ve gereğini yapsa, iş daha bir ciddiyet kazanır: “Sigara içenler, partimizin belediye başkanı ve milletvekili adayı olamaz.”
* * *
Geçtiğimiz yıllarda, 40 ton kaçak sigara yüklü bir TIR, Kocaeli civarında yakalandı. Meğerse bu araç, iç savaşın tavan yaptığı Suriye sınırından geçiş yapmış. Sigara çarkının, ülke ve dünya çapında nasıl döndürüldüğüne dair çarpıcı bir örnek.
* * *
Eskiden un ve şeker gibi, saf tütün de çok fazla zarar vermiyordu. Şimdi, türlü katkı maddeleriyle bu mâmülleri bozdular ve çok zararlı bir hale getirdiler. Bunların azaltılması; mümkünse, sigaranın bütünüyle terk edilmesi evlâdır.
* * *
Tütün sigarasının içinde alkol ve uyuşturucu maddelerden üretilen haram esansları enjekte edenlerin dünyasında “haram” diye bir şey yok. Ecnebi yasalar, belli miktarlar için izin veriyor. Sigara mafyası ise, yasaları da delerek kaçak yoldan dünya genelinde at koşturuyor.
* * *
Son not: İnsan mı sigarayı, yoksa sigara mı insanı daha çok tüketiyor? Herkesin düşünmesi ve cevabını bulması gereken önemli bir nokta.
***
@salihoglulatif:
Sigara, tıpkı ölüm oltasına takılan ve fakat mutluluk vâdeden câzip bir yem gibidir. Lâkin, âkıbet vahimdir.