"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akademisyenler Bildirisi

M. Latif SALİHOĞLU
18 Ocak 2016, Pazartesi 10:00
Bir anda gündemin üst sıralarına tırmanan “Akademisyenler Bildirisi” dünyanın da ilgisini çekmeye başladı.

Bildiriye imza atan bin yüz civarındaki akademisyenin siyasîler tarafından hedef gösterilmesi, evlerine baskın yapılması, apar-topar gözaltına alınması ve bir kısmının bağlı olduğu üniversiteden atılması, hadiseye yeni boyutlar kazandırdı.

Bu durumda, konuya ilgisiz kalmak mümkün görünmüyor.

* * *

Söz konusu bildirinin metnini okuduk. Muhtevasına katılmamız mümkün değil. Özellikle bazı ifadeler var ki, her şeyi berbat ediyor.

Meselâ “Devletin, başta Kürt halkı olmak üzere, tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliâm...” gibi.

Bununla beraber, imza sahiplerine karşı başlatılan linç kampanyasını da asla doğru bulmuyor ve buna kesinlikle katılmıyoruz.

Kaldı ki, Anayasa ve sair ilgili yasalar, ne kadar aykırı da olsa, bir fikrin serbestçe ifade edilebilmesinin engellenmemesini öngörüyor.

Dolayısıyla, biz herkes için fikir ve ifade hürriyetini sonuna kadar savunmakla beraber, söz konusu bildirinin muhtevasına katılmadığımızı da ifade etmek durumundayız.

Sebebine gelince...

Bir kere, devlete bağlı birimler tarafından bölgedeki teröre karşı sürdürülen operasyonların “Kürtler ve tüm bölge halkını katliâm etmek” tarzında yorumlanması, bize göre hiçbir şekilde kabul edilemez ve makul görülemez.

Ayrıca, geçmişte devlet adına işlenmiş cinayetler veya yapılan katliâmlar emsâl gösterilerek, “Canım, bugün de aynısı yapılıyor” demenin de bir mantığı olamaz.

Şüphesiz, devlet adına mazide çok cinayetler işlendi. Defalarca da katliâm yapıldı. Benzer vahşetlere hevesli kimselerin varlığı bugün de inkâr edilemez.

Ne var ki, yine hiç kimsenin inkâr edemeyeceği çok acı bir terör gerçeği ile de karşı karşıya bulunmaktayız. Peki, bu durumda kimse çıkıp diyebilir mi ki: “Devlet seyirci kalsın. Hiç müdahale etmesin. Teröristler, istediği gibi hareket etsin; vursun, kırsın, yakıp yıksın, mâsumların kanını dökmeye devam etsin...”

Böyle bir şey olabilir mi? Dünyada bunun hiç örneği var mı?

İşte, “Akademisyenler Bildirisi”nde teessüf ettimiz bir nokta da aynen bu hususla ilgili: Meseleye tek taraflı bakılmış. Terörden hiç söz edilmemiş. Hatta, ‘Bölgede ayrıca bir terör örgütü var’ bile denilmemiş.

Haliyle, terörün varlığından bile söz etmeyen bir bildirgede, terörün kınanmasını, her gün sergilenen vahşetlerin lânetlenmesini beklemek de abes olur.

Velhâsıl: Her türlü fikrin özgürce ifade edilmesinden yanayız. Velev ki, katılmasak, hatta taban tabana zıt düşsek bile. Bunun yanı sıra, serd edilen herhangi bir fikre karşı, şiddet veya siyasî icbar ile değil, yine fikirle mukabele edilmesinin daha doğru olduğuna inanmaktayız.

* * *

Eyvah! Tatil ödevi...

Okullar bu hafta sonu tatile giriyor. Tatil dönemi, genellikle sevinçle karşılanır ve adeta iple çekilmeye çalışılır.

Ne var ki, tatil günleri bazı veliler ve bilhassa talebeler için adeta kâbus günlerine dönüşüyor.

Birinci sebebi, ödev; ağır faturalı, pahalı, masraflı ödevler...

Öğrencilik yıllarımdan da hatırlıyorum. Cidden, tatil günlerinden veya ev ödevlerinden zaman zaman gına gelirdi. 

Öyle ki, ağız tadıyla bir tatil geçiremediğimiz gibi, ev ödevlerinden de artık nefret eder bir hale gelirdik. Bu yüzden de, aile büyüklerine ödevimizin olduğunu söylemekten çekinirdik.

* * *

Mutlaka ödev verilecekse, bunun yine de baskı ve zorlama şeklinde yapmamasına dikkat etmek lâzım. 

Belki, daha çok teşvik ile ve bilhassa kitap okumaya özendirmek tarzında bir ödevlendirme yoluna gidilebilir.

Bunun bir zararı yok; faydası var. Öğrenci olsun olmasın, herkesi kitap okumaya teşvik etmeli. Ama, yine de sorumlu tutmamalı ve hesaba çeker bir tazda öğrencinin üzerine gitmemeli. Antipatiye yol açar.

* * *

@salihoglulatif: Kan dökerek, şiddete yönelerek yapılacak mücadelenin tamamı, dinî veya millî etiketli Kemalizmin hesabına geçer. Onun hem esin, hem besin kaynağı: Kan ve gözyaşı.

* * *

Evet, dindar veya din dışı Kemalizm var olduğu müddetçe, bu vatanda zulmün, baskının, haksızlığın sonu gelmez. Fakat, silâhlı mücadele yöntemi, yine de en çok ona yarar, onu besler.

* * *

Ağır silâhlı Hendek-Bariyer projesinin altyapısı Çözüm Süreci filmi vizyonda iken hazırlandı. Bu konuda özeleştiri yapmayan AKPlileri ciddiye almıyorum.

Okunma Sayısı: 4536
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat

    18.1.2016 21:07:12

    Kalemlnlze saglik, tam bize uygun bir değerlendirme. Allah ferasetinizi daim etsin.

  • Şevki Adem

    18.1.2016 19:13:27

    Kaleminize saglık. tebrikler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı