"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

12 yıl süren Dersim Kànunu

M. Latif SALİHOĞLU
22 Ekim 2016, Cumartesi
GÜNÜN TARİHİ 22 Ekim 1937

Toplam 12 yıldır iktidarda olan İsmet Paşa hükûmeti tarafından, 22 Ekim 1937’de Dersim’deki operasyonlarla ilgili olarak şu meâlde bir açıklama yapıldı: 21 Mart gecesi başlayan ayaklanma bastırılmış olup, isyanın elebaşıları derdest edilmiş olup, kahraman ordumuz, bölgede devletin hakimiyetini tesis etmiştir.

Aynı gün (22 Ekim 1937), 1935’te çıkartılan "Tunceli Kànunu" çerçevesinde Elazığ'da sürdürülen yargılanmalar sonucu, "isyanın elebaşılarından" diye isimlendirilen Seyyid Rıza ile birlikte 58 kişinin en ağır şekilde cezalandırılması istendi.

Güdümlü mahkemenin son duruşması 15 Kasım 1937 günü gerçekleştirildi. İnfazlara da aynı gün başlandı: 15-18 Kasım günlerinde, Seyyid Rıza ile birlikte 7 kişi Elazığ Buğday Meydanında idam edildi. İdam edilenlerden biri de Seyyid Rıza’nın oğlu Seyyid Hüseyin'dir.

O tarihte emniyet müdürü olan İ. Sabri Çağlayangil'in hatıralarına göre, Seyyid Rıza kendisinin, hele de oğlunun idam edileceğine hiç ihtimal vermiyordu. İdam sehpalarını görünce, durumun ciddiyetini anladı ve son isteğini şöylece ifade etti: "Bir adet saatim ve 40 lira param var. Bunları oğlum Hüseyin'e verin."

Aynı hatıralarda şu da yer alıyor: Seyid Rıza darağacına doğru giderken, haykırarak "Biz evlâd-ı Kerbela'yıh. Bîgünah, bîhatıyh. Ayıptır, zulümdür, cinayettir!" diye söyleniyor. (Anılarım/51)

Özel mahkeme, idam edileceklerin sayını 11 şeklinde açıklıyor. Ancak, "yaş haddinden" 4 kişi muaf tutuluyor ve bunlar müebbed hapis cezasına çarptırılıyor.

Bu arada, 80'ine merdiven dayamış olan Seyid Rıza için farklı bir muamele yapılıyor ve nihaî karardan evvel yaşı 54'de indiriliyor. Aynı şekilde, 17 yaşlarında olan oğlu Hüseyin'in yaşı 21'e çıkartılarak peşpeşe idam ediliyor. (NOT: İdamdan sadece 2 gün sonra Tunceli'nin Pertek mıntıkasına giden M. Kemal, kan ve barut kokan bu bölgede bazı teftişlerde bulundu; ayrıca, harekâta katılan komutanları tebrik etti.)

* * *

18 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesinde çıkan haber ve yorumlar, "Dersim hadisesinin tamamen kapandığı ve tarihin ummanına geçtiği" kaydediliyor.

Gerek Başbakan İsmet Paşanın ve gerekse gazetenin başyazarı Yunus Nadi'nin görüş ve düşünceleri kamuoyuna bu şekilde yansıtılırken, 1935'te dört yıla mahsus olarak çıkarılan "Dersim Kànunu" süresinin de uzatılacağı belirtiliyordu.

Nitekim, bölgeyi "askerî disiplin" altında tutmayı hedefleyen bu özel kànun (25 Aralık 1935 tarih ve 2884 sayılı Tunceli Vilayeti'nin İdaresi Hakkında Kànun) türlü ilâvelerle tâ 1947 senesine kadar yürürlükte tutuldu. (NOT: “Dersim vilayeti”nin ismi 4 Ocak 1936’da “Tunceli vilayeti” şeklinde değiştirildi.)

* * *

Dersim Harekâtının sürdürüldüğü dönemde, devlet kuvvetleriyle bölgedeki aşiretler arasında çok kanlı çatışmalar yaşandı. Hatta, iş bazı mıntıkaların uçak filolarınca bombardıman edilmesi noktasına kadar gelip dayandı.

Bu arada belirtmek gerekir ki, bombalama harekâtına katılan pilotlardan biri de, M. Kemal'e son derece yakınlığı ile ün salan ilk kadın pilot Sabiha Gökçen'dir.

Dersim ve çevresinin (Kürt, Alevî, vs.), uzun yıllar kuvvet ve şiddet metoduyla "te'dip ve terbiye" edilmek istenmesi, tam aksi yönde bir sonuç verdi. Hasımların, küskünlerin gayr-ı memnunların sayısını azaltmadı, bilâkis daha da fazlalaştırdı.

* * *

Dünya ve insanlık tarihi, kendi vatandaşının canını yakma, kanını dökme, hatta katliâm yapma hususunda İsmet İnönü gibi ikinci bir Başbakan ve Fevzi Çakmak gibi ikinci bir Genelkurmay Başkanının varlığını göstermiyor.

1925 yılı başlarında patlak veren Şeyh Said Hadisesi esnasında kan dökme iştihasıyla Başbakan olan İsmet Paşa, bu vazifesini Dersim katliâmının tavan yaptığı 1937 yılının Ekim ayı sonlarına kadar aralıksız şekilde sürdürdü.

Nasıl olduysa, M. Kemal ile aralarındaki "itimat bağı" koptu ve 22 Ekim gününden itibaren 12 sene müddetle icracısı olduğu Başbakanlık makamından tasını tarağını toplamaya başladı. Üç gün sonra (25 Ekim) da resmî istifasını vererek Başbakanlıktan ayrıldı.

(NOT: İsmet Paşanın gelişi gibi, hiç şüphesiz gidişi de M. Kemal'in emir ve direktifleriyle olmuştur.)

Dersim’de katliâm emri veren ve bölge halkının baş düşmanı olan Fevzi Paşa ise, tâ 1944 senesinde görevinin başında kaldı.

Günümüz yöneticilerinin Dersim Hadisesiyle ilgili konuşurlarken, bütün günahı-vebâli İsmet Paşaya yükleyip, M. Kemal ve özellikle Fevzi Paşadan hiç söz etmemesi, fevkalâde düşündürücü bir nokta. Bu tarz yaklaşım, adâletin terazisini bozarken, tarihin de hafızasını törpüleyip vicdanını kanatıyor.

Okunma Sayısı: 4741
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Latif Salihoğlu

    22.10.2016 11:38:49

    Muh. Mehmet Deligöz... Kitap hacmini dolduracak konular bunlar. Kısaca: 1) 1920’lerin başında Dersim’de Koçgiri Hadisesi yaşandı. Topal Osman, çok kanlı bastırdı. 2) C. Bayar, 25 Ekim 1937 Başbakan oldu. Dersim Katliâmı bütün hızıyla devam ediyordu. Buna engel olmadı-olamadı; “dilsiz şeytan” konumunda kaldı. 3) Seyyid Rıza ve maiyeti, Alevî-Kürt-Zazaların en mütedeyyin olanlarıdır. Bu sebeple özellikle hedef tahtasına konuldular. Kendilerini Seyyid olarak kabul ediyorlar. 4) Dersimlilerin sorumluluğu, kumpasa geldiklerini, Süfyaniyetin tuzağına düştüklerini bilemeden, kanlı arenaya girme-sürüklenme gafletleridir.

  • Mehmet deligöz

    22.10.2016 10:28:14

    Selam sayın latif bey son yazınız dersimle alakalı bir iki konuyu öğrenmek istiyorum 1.1920 den 1937ye kadar dersim bölgesi ile hükümet arasında neler yaşandı 2.celal bayar ın dersim olaylarında rolü ve etkisi nedir 3.ismi seyit rıza olarak anılan şahıs gerçekten seyitmi ve bu şahıs a.eşkiyamı b.teröristmi c.halk kahramanımı 4.dersim olaylarında ki mağduriyet ve felaketlerde rıza ve diğer aşiretlerin sorumluluğu nedir Saygılarımla

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı