CHP’nin 50 öncesi tek parti döneminde, özellikle bugün AKP’nin örnek alıp referans gösterdiği şeflik rejiminde imza attığı zulümlerin toplum hafızasındaki derin izleri hâlâ canlı.
Aynı şekilde çok partili demokrasiye geçildikten sonraki süreçte ihtilallere çanak tutması, Atatürkçülük ve laiklik adına halkın değerleriyle hep çatışması da.
Başörtüsü yasağının ısrarlı savunucu ve takipçisi olması, irtica iddialarıyla dindarları sürekli hedef alıp taciz etmesi de.
En son 2007’deki cumhuriyet mitingleriyle 27 Nisan ve 367 krizlerinde izlediği provokatif siyaset de unutulmuş değil.
CHP’nin yıllar yılı millet çoğunluğuyla ters düşmesi ve inatlaşması, hayatın akışı içerisinde giderek dindarlaşan bir toplum yapısı karşısında, bu partiyi ülke gerçeklerine ve topluma çok yabancılaştırdı.
Kendi kemikleşmiş kitlesine hapsoldu.
Bu durum en fazla AKP’nin işine yaradı. Yüzde 25’leri geçemeyen bir anamuhalefet partisi olarak CHP’nin izlediği yanlış politikalar, AKP’nin yelkenini şişirdi.
Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla birlikte bu durum değişmeye başladı. Parti eski katı ve bağnaz laikçilik saplantısından kurtularak, din ve vicdan hürriyeti alanına giren konularda pozitif açılımlar sergileme sürecine girdi.
Başörtüsü yasakçılığını bıraktı. Artık toplumsal bir olgu olarak kabullendiği cemaatlerle uğraşmaktan vazgeçti. Dindarlarla diyalog kurma arayışına girdi.
“30’lu yılların CHP’si değiliz” dedi.
Demokrasiyi, hukuku, adaleti, insan haklarını ve özgürlükleri vurgulayıp öne çıkaran bir siyaset takip etmeye başladı.
Toplumda büyük alâka gören ve AKP tabanında dahi ciddî bir destek bulan adalet yürüyüşü, böyle bir değişim sürecinin çok önemli tezahürlerinden biri oldu.
Özellikle haksız ve keyfî OHAL uygulamalarının yol açtığı geniş çaplı ve ağır mağduriyetlerin toplumda meydana getirdiği yoğun ve yaygın tepki birikimi ile büyüyen adalet arayışı ve özlemi, bu yürüyüşe verilen halk desteğini güçlendirdi.
Uzak-yakın geçmişi zulümle anılan bir partinin bugün böyle bir eyleme öncülük etmesi olumlu değişimin ilginç bir örneği.
***
BB: “20 Temmuz darbeyse 7 Ağustos Yenikapı’daki o mahşerî topluluk ne?” 1. Oraya muhalefet de katıldı. 2. OHAL’in dehşeti sonra anlaşıldı...
Sıddık Dursun, bandrol engeli ve tekel sürecinde yaptığımız bir toplantıya katılmıştı. Allah'tan rahmet, geride kalanlarına sabır dilerim.
Maruz kaldığımız keyfîlik ve hukuksuzlukları hukukla aşacağız http://www.yeniasya.com.tr/video/keyfi-muameleyi-yargiya-tasiyoruz_437146