"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaferden önce, zaferden sonra

Kâzım GÜLEÇYÜZ
16 Kasım 2017, Perşembe
Atatürk tarihe mal olmuş bir kişilik. Siyasî ve askerî dehasıyla bir döneme damgasını vurmuş. Millî mücadele zaferle sonuçlanıncaya kadar milletin baş tacı olmuş; ama zafer sonrasındaki icraatı ile dindar milletimizi rencide etmiş.

Şu bir vakıa ki, Atatürk’e objektif bir gözle bakıldığında, ortada bir “deha”nın söz konusu olduğu açık. Bunu Bediüzzaman da söylüyor. Ama deha tek başına bir değer ifade etmez. Önemli olan hadise, bu dehanın hangi istikamette ve ne şekilde kullanıldığı. Gelin, bu istikameti, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in geçmiş yıllardaki bazı değerlendirmelerine bakarak, birlikte tayin etmeye çalışalım.

Demirel, cumhuriyet sonrasında dine karşı takınılan tavrı yorumlarken şöyle demişti:

“Bilhassa cumhuriyetin ilk günlerinde, 1920’lerde, Bolşevik isyanının da başarıya ulaşması sonucunda, değişik fikir cereyanları, dini, ilerlemenin bir bağı, geri kalmanın da sebebi saymış; açıkçası, din düşmanlığı, dinsizlik, ilerlemenin şartı sayılmıştır. Bu, Türkiye’de milletle devleti birbirine küstürmüştür. 1920’ler sonrasının devleti, millet için değildir. O günlerde millet, devlet içindir.” (İslam Demokrasi Laiklik, s. 61.)

O günlerde dine karşı yürütülen baskı politikasının başında Atatürk vardı. Demirel’e bunu hatırlattığımızda da şu cevabı almıştık:

“Netice itibarıyla, 1930’lardaki durum bugün yok. Doğru olsaydı devam ederdi. Her zaman tekrar etmekten haz duyarım: Millet, inkılâp vs diye dini üzerine baskı getirildiğini görünce, devlete küsmüştür. Türk milleti, Yunan istilâsına karşı aktif mukavemet olarak İstiklâl Savaşı tepkisini gösterdikten sonra, zaferin akabinde kendi devletinin ‘Modernleştiriyoruz’ diye din üzerinde getirdiği baskılara da pasif mukavemetle tepki göstermiştir. Çok şayan-ı dikkattir. Çok büyük mukavemet göstermiş, küsmüştür devletine. Onun içindir ki, o gibi şeyler yürümemiş, bir yerde kalmıştır.” (age, s. 197-8)

Müflis Proje Kemalizm, s. 9-11

(Yarın devam edelim.)

“Tefsir yazdıran, şehitlere mevlid okutan Atatürk’ü dindarlardan soyutlamak isteyenlerin çabaları nafiledir” diyen BB’a: O tefsirin Karabekir’e ifşa edilen yazdırılış maksadından, Türkçe “ezan”dan, ibadet dilini de bozma projelerinden, Ayasofya’dan, Kur’an yasaklarından ne haber?

İzmir’deki İttihad programı ve gençlerle buluşma - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/izmir-deki-ittihad-programi-ve-genclerle-bulusma_446506 

Okunma Sayısı: 6312
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp

    16.11.2017 12:41:03

    Gazeteci-Hukukçu yazar Taha Akyol Beyin (aslında hepimizin ortak talebi olan) beyanını "Niye Tutuksuz Yargılanmıyorlar?" diye manşet yapan Yeni Asya, esas odaklanmamız gereken mühim meselelerden birinin hak, hukuk ve adâlet olduğunu ve olması gerektiğini ihtar ediyor. Fakat iktidarın "gündem oltasına" takılan muhalefetle birlikte iktidar cenahının gündemi nedir? Atatürkçülük. faydasız, mânâsız hatta zararlı bir kayıkçı kavgasından öte anlamı bulunmamaktadır. Ülkenin acil çözüm bekleyen, eğitimsen sağlığa, ekonomiden dış siyasete, tarımdan hayvancılığa, bozulan yargı düzeni, toplumsal yapı ve yaşanan toplumsal travmaya kadar onlarca ciddi sorun varken; çözüm adına dirhem katkısı olmayacak bir tartışmaya girişmek milletle dalga geçmek değilse esas maksat nedir? Reçeteniz nedir? Ey Siyasiler onu tartışın lütfen!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı