Türkiye 7 Haziran’dan bu yana siyaseten bir yönetim zaafiyeti içinde.
Seçim sonuçları belli olduktan sonra tek başına iktidarı kaybeden AKP hükümeti istifa etti. Ülke AKP ile CHP’nin koalisyon görüşmelerinden sonuç alınamadığının ortaya çıkıp erken seçimin gündeme gelmesi üzerine kurulan seçim hükümeti işbaşı yapıncaya kadar, istifasını vermiş o hükümet tarafından “idare” edildi.
Böyle bir hükümetin bürokrasi üzerindeki hakimiyet, kontrol ve ağırlığını devam ettirebilmesi, iş yaptırabilmesi, muktedir olabilmesi elbette ki beklenemezdi.
Evvelce bir yazımızda ifade ettiğimiz gibi, görev süresinin son dönemindeki Amerikan başkanlarının durumunu tarif için kullanılan “topal ördek” deyimi, seçim sonrasındaki hükümet için de geçerliydi.
Aynı durum, onun yerine kurulan seçim hükümetinde de farklı şekilde devam etti.
CHP ve MHP’nin katılmadığı, HDP’nin önce iki bakan verip 25 gün sonra geri çektiği bu hükümetteki bakanların neredeyse yarısına yakını, siyasî sorumluluğu bulunmayan bürokratlardan oluşuyor.
Başbakan Davutoğlu’nun Ankara katliamı sonrasındaki beyanlarında kullandığı “Bu bir AK Parti hükümeti değil, seçim hükümeti” sözü bu durumu ifade ediyor.
Anayasanın öngördüğü seçim hükümetinde Meclisteki diğer partilerin de sahip oldukları sandalye sayısı oranında temsil edilmesi gerekirken, CHP ve MHP “Saray kabinesinde bizim işimiz yok” diyerek girmeme kararı aldılar. Eğer girselerdi, pek uyumlu olmasa da belki daha muktedir bir hükümetle seçime gidiyor olabilirdik.
İktidarı, zayıflamış bir AKP ile—bazılarının bağımsızlığı da tartışılır—“bağımsızlar” ve bürokratlardan oluşan bir hükümete teslim ve ülkeyi de ona mahkûm ettiler.
Adalet, İçişleri ve Ulaştırma gibi kritik bakanlıklar zaten 7 Haziran öncesindeki üç aydan beri bu durumdaydı. Sonra buna dört ayı aşkın bir süre daha ilave edildi.
Ve son dönemde iyice artan hukuksuz baskın, tutuklama ve ekran karartmalar bu üç bakanlığın görev alanlarında bütün tepkilere rağmen tamgaz devam ediyor.
Çünkü hesap onlardan sorulmayacak.
Peki, kimden sorulacak?
tweet 1- Terörün azdığı şu günlerde bile “cadı avı”nı sürdüren şimdikilerin, 17 Ağustos’ta dahi irtica takibini bırakmayan 28 Şubatçılardan farkı ne?
tweet 2- İyice çığırından çıkıp alçakça meydan okuyan terörün belini, ekran karartmalarına ve gazeteci tutuklamalarına devam ederek mi kırıyorsunuz?!
tweet 3- Teröristler için “Eyleme dönük veri olmadan tutuklayamazsınız” diyen Başbakan, Karaca, Baransu, Avcı ve Keneş’in tutukluluğuna niye sessiz?