Arkadaşımız Nur Ener Kılınç’ın 1 Mart gecesi sabaha karşı evi basılıp gözaltına alınmasından ve 3 Mart akşamına doğru tutuklanmasından itibaren hep ifade ettiğimiz şey şu oldu:
Nur 3 yıldır Yeni Asya ailesinin güzide bir mensubudur. Bir Yeni Asya mensubunu terörle suçlamak kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bu yüzden, ona yöneltilen “terör örgütüne üye olmak” suçlamasını asla kabul etmiyor ve reddediyoruz.
Bugüne kadarki süreçte, gerek Nur’u yargılayan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesine verdiğimiz tahliye talepli dilekçelerde, gerek talebimizin reddi üzerine 27. Ağır Ceza Mahkemesine yaptığımız itirazlarda, gerekse yazılarımızda, yayınlarımızda ve kamuoyuna yönelik beyanlarımızda bunu defalarca tekrarladık.
Fikriyatı, misyonu ve çizgisiyle her türlü terörün en güçlü ve sağlam reçetesini yarım asırdır ortaya koymuş olan bir yayın organının elemanını terörle ilişkilendirmeye kalkmak kesinlikle kabul edilemez.
İkinci olarak, her zaman ve zeminde hukuku esas almış olan Yeni Asya mensupları, yargı ve adaletten kaçmak gibi bir yola hiçbir zaman tenezzül ve tevessül etmezler.
Bizler ne zaman adliye ve emniyetten çağrılmış isek, derhal icabet etmişizdir.
Hattâ Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular 28 Şubat’ta yargılandığı “Deprem İlahî ikazdır” davasında verilen mahkûmiyet kararının Yargıtay’da onaylandığı haberini davet üzerine gittiği Avustralya’da alınca “Cezamı şerefimle taşırım” deyip hemen ülkeye dönmüştür.
Nur da savcılığa ihbar edildiğini öğrendikten sonra “kaybolma”yı aklından bile geçirmeden bilinen adresinde oturmaya devam etmiş ve bunu emniyet, savcılık ve mahkemede defaatle tekrarlamıştır.
İkametgâhı ve işyeri belli, çağrıldığında ifade vermeye hazır olan bir insanın, gece baskınıyla evinden alınıp tutuklanması ve bu tutukluluğun ısrarla sürdürülmesi hukuk ve vicdan ölçüleriyle bağdaşmaz.
6 ayı doldurmak üzere olan bu durum daha fazla devam etmemeli ve masumiyetine kefil olduğumuz arkadaşımız tutuksuz yargılanmak üzere bırakılmalıdır.