Yargıtay 16. Ceza Dairesinin aldığı ve Ceza Daireleri Genel Kurulunun onadığı Bylock kararını değerlendirdiğimiz 5.10.17 tarihli yazımızda, Genel Kurul tarafından daha önce alınan ve terör örgütü ile örgüt üyeliğini tanımlayan kriterleri hatırlatarak şöyle demiştik:
“Bu kriterler Bylock kararı için de geçerli. Ama kararda bunlar hatırlatılmadığı için, mahkemeler Bylock’u tek başına delil sayarak mahkûmiyete hükmetmeye başladılar. Bunun sorumlusu da Yargıtay.”
Çok geçmedi, 16. Daire bir karar daha verdi ve söz konusu kriterleri netleştirdi:
“Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak... örgüt üyeliği için yeterli değildir.
“Örgütün nihaî amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, örgütün ilçe yapılanması içerisinde görevli oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen şahıslarla irtibat içinde olmak, çoğunluğu 2013 öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra örgütün dinî sohbet toplantılarına katılmak, örgüt tarafından çıkarılan gazetelere abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan okula göndermekten ibaret eylemlerinin, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek... hükmün bozulmasına ve sanığın tahliyesine 26.10.17 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Gerçi fazlasıyla gecikmiş olan kararın cemaatle “örgüt”ü iltibas eden bir karışıklığı taşıyor olması hâlâ ciddî bir problem olarak duruyor, ama hiç değilse cemaat mensubiyetinin tezahürü iken şimdiye kadar “terör örgütü üyeliği” iddiasının “delilleri” olarak gösterilen kriterlerin geçersizliğine hükmetmesi çok önemli.
Bu karara göre sadece cemaat toplantılarına katılmak, cemaat önde gelenleriyle teması olmak, gazete aboneliği, çocuğunu cemaat okuluna göndermek, kişiyi “terör örgütü üyeliği” ile suçlamaya yetmiyor.
Şimdi sıra, münhasıran bu “kriter”ler gerekçe gösterilerek tutuklanan ve aylardır içeride tutulan herkesin tahliyesinde.
Hem de bir an önce.
Yurt dışına çıkışlarda kamu görevlilerinden (gazeteciler dahil mi!) istenen izin belgesi şartı 15 Kasım’da kalkıyor. Normalleşmeye bir adım.
Adalet Bakanlığı, kendilerine emanet edilen tutuklulara “suçlu” muamelesi yapan cezaevi derebeylerine ne zaman müdahale edecek?
Gençlerle buluşuyoruz - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/genclerle-bulusuyoruz_445572