"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Yan yanayız, bir aradayız”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
03 Haziran 2017, Cumartesi
Bizim de imza koyduğumuz “Yan yanayız, bir aradayız” bildirisinin tam metni şöyle:

Bu toprakların ortak sahibi olan bizler ortak vatanda ortak yaşamı kurmak, korumak, geliştirmek için siyasî parti, ideolojik aidiyet, inanç, din, mezhep, milliyet, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin 80 milyona sesleniyoruz. 

Kutuplaşmak, birbirimize düşmanlaşmak, Türk-Kürt, dindar-laik, evetçi-hayırcı diye bölünmek, onlar-bunlar diye ayrıştırılmak istemiyoruz. İnancımızı, dinimizi, dilimizi, kültürümüzü, hayat tarzımızı kendi seçtiğimiz gibi, özgür, eşit, korkusuz, huzur içinde yaşamak; birbirimize güvenmek, dayanışmak istiyoruz. 

Savaşa sürüklenmekten, çatışmacı ortamdan, nefret dilinden, hukuk ihlâllerinden, haklarımızın, özgürlüğümüzün kısıtlanmasından, can ve mal güvenliğimizden, toplumun vicdanını yitirmesinden, ahlâk aşınmasından, toplumsal duyarsızlıktan endişe duyuyoruz.  

Tek adam rejimine, adaletsizlik ve hukuksuzluğa, Meclisin etkisizleştirilmesine, her çeşit muhalefetin baskı ve tehditle sindirilmesine; yüzbinlerle kamu çalışanını, siyasetçiyi, akademisyeni, medya ve yargı mensuplarını haksız, hukuksuz keyfî uygulamalarla, tutuklamalarla, baskılarla tasfiye eden despotik siyasetin ürettiği bütün mağduriyetlere hayır diyoruz. 

Geleceğimizi karartan bu anlayışı anayasallaştırmaya çalışan referandumun şaibeli sonuçlarını kabul etmiyoruz.

Bir arada güven içinde yaşamak için âcilen

* Hukuk ihlâllerine yol açan OHAL’in kaldırılmasını;

* Toplumun her kesimine yayılan mağduriyetlere karşı adalet ve hukuk güvenliğinin vakit geçirmeksizin tesisini;

* Meclisin yasama ve denetleme yetkisinin güçlendirilerek iadesini;

* Hesap veren, anayasal, şeffaf devlet için kararlı adımlar atılmasını;

*Gizli oy ve şeffaf sayım temelli sandık güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz.

Korku, gerilim ve kutuplaştırma siyasetinden güç devşirenlere karşı ülkemizin geleceğinden sorumlu tüm yurttaşları, kanaat önderlerini, sivil girişimleri ve siyasî partileri;

* Adaletli, hakkaniyetli, tarafsız ve bağımsız yargı ilkesine dayalı “hukuk devleti”nin,

* Bireysel ve toplumsal insan haklarını sonuna kadar uygulayan eşitlikçi, çoğulcu demokrasi anlayışının, 

* Başta yerel yönetimlerde olmak üzere katılımcılığı teşvik edecek bir idarî yapının, 

* İdeolojik dayatmacı, cinsiyetçi, ayrımcı olmayan; özerk ve eleştirel düşünceye dayalı bir eğitim sisteminin, 

* Bölge halkları ve dünya ülkeleriyle eşit haklı işbirliğini gözeten barışçı bir siyasetin, 

egemen kılınması için güçlerimizi ortaklaştırmaya çağırıyoruz.

İletişim: Gençay Gürsoy - [email protected] 

Gürhan Ertür - [email protected]

***

Mehmet Acet (Yeni Şafak): Yüksek yargı çevreleri diyor ki; f.ö davalarından sonuç almak için suçu olan cezalandırılmalı, olmayan korunmalı.

Okunma Sayısı: 6001
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    3.6.2017 15:48:15

    ( 6 ) AYM Başkanının bahsettiği iki temel yargı sorunu acaba yargının kendinden mi yoksa mevzuattan mı kaynaklanıyor? "Sistem ve mevzuatta sorun yok!" diyorsanız, o vakit yargıya dışarıdan bir güç müdahale ediyor demektir. "Olur mu öyle şey. Yargı bağımsız ve tarafsızdır!"demeyin. Yakın tarihten bir örnek verelim. Yassıada Mahkemesinin tarafsız ve bağımsız reisi(!) Salim Başol, yapılan itirazlara ne demişti? "Sizi içeriye tıkan güç böyle istiyor!" Şimdi de böyle bir şey niye mümkün olmasın ki? Türkiye'nin OHAL ve KHK'lar ile yönetildiğini unutmayalım lütfen. Toplumun her kesiminden hatta hükümet içinden bile OHAL kalksın haklı talebi karşısında ne deniyor? Kusura bakmayın!" Bu sözü ile Salim Başol'un sözü arasında yalnızca zaman ve kelime farkı vardır. Yoksa mânâ ve muhteva aynıdır. Yargı âdil, tarafsız, bağımsız, vicdanı hür ve cesur olursa mesele kalmaz.

  • Özcan Erkiş

    3.6.2017 15:30:00

    ( 5 ) Bugün Yeni Asya'nın "Türkiye, AİHM'nin kapısında!" başlıklı haberi de ülkem adına şahsen utanç" verici buluyorum. Gerçi AYM Başkanı "üzücü" diye ifade etmiş. Utanç verici çünkü, 23 bin başvuru ile Türkiye, AİHM'ye aleyhine en fazla dâvâ açılan ülke olmuş oluyor. Hür ve demokrat ve medeni dünya böyle bir hadise karşısında Türkiye'ye hangi gözle bakacak hiç düşündük mü? Yine AYM Başkanı "uzun yargılama ve âdil yargılama" haklarının ihlalinden bahsetmiş. Yaşadığımız hukuksuz sürecini teyit eden itiraf gibi açıklamalar. "Türkiye'nin yargı sisteminde en temel sorunlardan birinin uzun yargılama olduğunu" vurgulamış. Mâlumun ilamı olan şeyler. Çare? Uzun yargılama adaletin gecikmesini netice vermekle mağduriyet hatta zulme sebep olmuyor mu? Keza aynı şekilde âdil yargılama hakkı ihlâl edilince yine zulmü netice vermiş olmuyor mu? Yâni nereden bakarsak bakalım şu anda bizzat yargının sebebiyet verdiği haksız,hukuksuz, adaletsiz bir süreci yaşıyoruz.

  • Özcan Erkiş

    3.6.2017 15:07:08

    ( 4 ) Türkiye'nin sorunları belli. Bildiride "80 milyona sesleniyoruz" diyerek tek tek sayılmış. Çareleri de "Bir arada güven içinde yaşamak için âcilen" denilerek maddeler halinde sıralanmış. Yapılması zor ve imkânsız şeyler mi? Elbette değil. Yeter ki isteyelim ve yapmak için bir irade ortaya koyalım değil mi? Bunları yapan sair milletler bizden daha mı farklı? Değilse neden bir türlü hukukun üstünlüğü ile demokratik bir hukuk devletini beceremiyoruz. Kaldı ki bu hususta tam üyelik için müzakerelerinde bulunduğumuz AB bile haricen destek vermektedir. Dahilde toplumun talebi de bu yönde iken neden demokratik hukuk devletini bir türlü hayata geçirmek istemiyoruz? İşte mesele burada düğümleniyor. Bu düğümü çözebilirsek çok şeyleri de çözebiliriz diye düşünüyorum.

  • Özcan Erkiş

    3.6.2017 14:48:31

    ( 3 ) Bildiride talep edilen şeyler aslında olması gereken hususlar olmasına rağmen, ne hikmetse ülkemizde bir türlü gerçekleşmiyor. Peki ama neden? Millet ve memleket bunu hak etmiyor mu yoksa buna karar verecek bir 'irade' mi var? Bunlar birer lütuf olmadığına göre, milletten bunları kimler ve neden esirgiyor? Hürriyet ve şahsı manevileri hükmettiği şu asırda hâlâ adâlet, hürriyet, hukuk, istişare, Meclis ve demokrasi diyorsak; kabul etmemiz gerekir ki hâlâ yaşadığımız şu asrı bile geriden takip ediyoruz demektir. Acı ama hakikat budur. Deve kuşu misâli başımızı kuma sokarak, dünya gerçeklerinden kaçamayız. Gözünü kapayanın yalnızca kendine gece yapması gibi sadece sorunları tehir eder, biriktirir ve sonra da altından kalkamaz hâle geliriz. Tıpkı bugün yaşadığımız hâl gibi.

  • yusuf

    3.6.2017 14:36:32

    çok şükür memlekette hala sağduyu sahibi cesur insanlar bir araya gelebiliyor....

  • Özcan Erkiş

    3.6.2017 14:33:52

    ( 2 ) Bin kalem ve bin lisan ile yapılan şu ortak bildiri de âşikâre gösteriyor ki, Türkiye'de maddi - manevi ciddi ve büyük bir sorun vardır ve bu mesele, 80 milyonun mukadderatıyla alâkadardır. Ne acıdır ki AB hedefi ve ileri demokrasi vaadiyle yola çıkıp, milletin tevevcühünü kazanarak 15 yıldır ülkeyi tek başına yöneten siyasal İslâmcı iktidar, 15'nci yılın nihayetinde, hür ve demokrat dünya gerçeğinden uzak, asrın hususiyetine zıt bir vaziyet alarak tek adam, tek parti, tek sesli bir sisteme milleti mecbur ve mahkum bırakacak yola girmesi, 80 milyon adına "Yan yanayız, bir aradayız "demeyi zaruri hâle getirmiştir. Tıpkı 14 Mayıs 1950'de "Yeter! Söz milletin!" demesi gibi. Tek sesli Türkiye'ye yol alırken böyle bir şahsı manevi sesine ihtiyaç vardı. Hatta zamanı bile geçmekte idi.

  • Özcan Erkiş

    3.6.2017 14:16:07

    Sayın Güleçyüz, 80 milyonun hissiyat ve talebine tercüman ve vesile ve vasıta olmakla -inşâallah -istikbalde millet ve memleket ayrı hesabına hayırlı bir semere verecek olan böyle bir teşebbüse iştirakinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyor, Allah razı olsun diyoruz. Deklare ettiğiniz hususların tamamına katılıyor, 'evet biz de istiyoruz! ' diyoruz. Zannediyorum hem haklı hem âcil olan bu taleplere katılmayacak bir fert olduğunu şahsen düşünmüyorum. Velev ki iktidar partisinin taraftarı olsun. Aynı ülkenin vatandaşı ve 'insan 'olmak haysiyetiyle bildirideki hususların tamamına ve neticesindeki taleplere itiraz edebilecek birinin çıkacağını da zannetmiyorum. Nasıl olsun ki. Hepsi istisnasız hepimizin hem talebi hem ihtiyacı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı