Bilgisayarla çalışanların korkulu rüyasıdır virüs saldırıları.
Hiç beklemediğiniz bir yerden gelip sizi gafil avlar ve bir çırpıda herşeyinizi çökertirler.
Geçen yıllarda bir - iki defa başımıza gelen bu felâketi geçen hafta yine yaşadık.
Sabah bilgisayarı açınca dosyalarımızın şifrelenip kilitlendiğini duyuran bir virüs mesajıyla karşılaştık. Bilgi-işlem sorumlumuz Hacı Kömekçi müdahale edip saldırıyı bertaraf etti, ama bu arada bütün arşiv dokümanlarımız da güme gitti.
Önceki saldırılarda dosyalarımız kurtarılabilmişti, ama bu defa mümkün olamadı. Evdeki bilgisayarda yedeği olanlar dışındakilerin tamamı maalesef silindi.
Sonradan öğrendik ki, bu saldırıyı farkında olmadan biz kendimiz davet etmişiz. Turkcell abonesi olmadığımız halde oradan gelmiş gibi gönderilen bir “fatura maili”ni boş bulunup tıklamak suretiyle...
Bu beklenmedik yeni musibet bize şunları düşündürdü:
Demek ki, hiçbir zaman dikkat ve teyakkuzu elden bırakmamak ve boş bulunmamak şart. Aksi halde, bilgisayar sistemine kurulan koruyucu antivirüs programlarının dahi yetersiz ve âciz kaldığı saldırılara hedef olmak her an için mümkün.
Üstadın “Dikkatle bas” uyarısını bilgisayar tuşlarına basarken de hatırlamamız gerekiyor.
Bu dikkat ve teyakkuz, ortak bilgisayar ağına bağlı çalışanlar için daha da kritik bir önem kazanıyor. Çünkü kendi bilgisayarımızı saldırılara açık hale getiren bir gaflet hali, bütün sistemi riske sokuyor.
İşin bir de şu boyutu var:
Bir gün gelecek; yıllar içinde biriktirdiğimiz arşiv ve dokümanları da, mâmelekimiz olarak gördüğümüz diğer bütün şeyler gibi arkada bırakıp dünyadan göçüp gideceğiz. Bizim için çok önemli olan bu birikimin, geride kalanlarımız için çoğunlukla herhangi bir anlamı ve değeri olmayacak.
Onun için, bilgisayar hafızalarında hapsolup kalacak bu bilgi ve malzemelerden, hizmetimize müteallik ve umumun istifadesine medar olacak olanlarını bekletmeden bir an önce “servis”e sunmamız; diğerlerini ise “Özünü ve manasını alıp, kışrını at” muamelesine tâbi tutmamız gerekiyor.
Zaten asıl kalıcı kayıtlar İlahî arşiv ve defterlerde bütün detaylarıyla nasılsa tutuluyor...
Nihayet özgürlüğüne kavuşan Gültekin Avcı’ya geçmiş olsun diyoruz. Darısı Hidayet Karaca, Mehmet Baransu ve diğer bütün mağdurlara.