Erdoğan AKP iktidarının ilk dönemini çıraklık, ikincisini kalfalık, üçüncüsünü ustalık olarak tavsif etmişti. Şimdi bu dönem de sona ermek üzere.
Ve gelinen noktada “usta,” çıtayı daha farklı bir noktaya taşıyıp, kendi şahsında başkanlık sistemini gündeme getiriyor.
Köşke çıktığı andan itibaren başlayıp Saraya taşındıktan sonra daha ısrarlı bir şekilde devam ettirdiği söylemlerin özeti:
Sistemdeki bilumum vesayetlerin kökünü kazıyacak; darbe ve müdahalelerin kaynağını kurutacak; ülkeyi patinaj yapmaktan kurtarıp her alanda müthiş sıçramalar yaptıracak bir sihirli değnek var: başkanlık...
Konuyu bağladığı yer de şu: Ya yeni hal, yani başkanlık veya izmihlâl, yani çöküş.
AKP 2002-7 arasındaki ilk dönemde söz verip de yapamadığı ve başarılı olamadığı konular için “Cumhurbaşkanı bizden değil, asker ve yargı vesayeti elimizi kolumuzu bağlıyor” gibi mazeretler gösterirken, “Hele Çankaya’ya bizden biri çıksın, ondan sonra rahatlarız” mesajları veriyordu.
2007’de Gül cumhurbaşkanı oldu ve 7 sene boyunca iktidarla çok uyumlu çalıştı.
Ne var ki, yapılan anayasa değişikliği ile 4 yıla inen ikinci iktidar dönemi de pek fazla başarılı olamadı. Bu dönemin hatırı sayılır bir bölümü AKP hakkında AYM’de açılan kapatma davasının gölgesinde geçti.
Ve “kalfalık” dönemi, yargıdaki vesayeti sona erdirme iddiası ile hazırlanan mini anayasa paketinin referandumda yüzde 58 oyla halka kabul ettirilmesiyle kapandı.
Ancak bu paketle getirilen düzenlemeler, 3 yıl sonra icad edilen “paralel yapı”ya yaradıkları iddiasıyla tersyüz edildi ve “ustalık” dönemi de, Erdoğan’ın olur olmaz her yerde tekrarlamaya devam ettiği “Aldatıldık” söylemleriyle artık geride kalmak üzere.
Şimdi Erdoğan 7 Haziran seçiminde dördüncü dönem için halktan 400 vekil istiyor; bu olmadığı takdirde 335’in de iş göreceğini, asıl önemli olanın, başkanlığı referanduma götürmek için yeterli olacak asgarî sayıyı yakalamak olduğunu ifade ediyor.
Ne var ki, cumhurbaşkanlığına seçildikten bu yana bizzat yaptıkları ve söyledikleri ile kendisi hakkında sebebiyet verdiği imaj kaybı ve yıpranması, işi zora sokuyor.
AKP’den bile sıkıntı sinyalleri geliyor.
tweet 1- Türkiye yıllardan beri süren soykırım iddialarına karşı kamuoyu oluştursunlar diye siyonist lobilere yığınla para akıtmaktan başka ne yaptı?
tweet 2- Dışarıda birileri “soykırım” deyince içeride hop oturup hop kalkmak neyi çözüyor? Yıllardır süren bu kısır döngü ne zaman, nasıl kırılacak?