"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türk-Kürt kardeşliği

Kâzım GÜLEÇYÜZ
01 Şubat 2018, Perşembe
Herkesin dilinde dolaşan, ama malûm fitne sebebiyle bir miktar zedelenen “Türk-Kürt kardeşliği”ni ihya edip kurtarmanın ve güçlendirmenin en sağlam formüllerinden biri, Üstadın Van’daki Kürt talebesiyle diyaloğundan çıkan mesajla önümüze konuyor.

Aslında onun başından beri Kürtlere ısrarlı tavsiyesi, Türklerle birlikte olmak.

Meselâ, 2. Meşrûtiyet döneminde Kürt hamallara hitap ederken, “Altı yüz seneden beri bayrak-ı tevhidi umum âleme karşı ilân eden; ve istibdada şiddet-i itaat (baskıya boyun eğmeleri) ve terk-i âdât-ı milliye (millî âdetlerini terk etmeleri) ile ihtiyarlanan bizim şanlı Türk pederlerimize kuvvet ve cesaretimizi peşkeş ve hediye edelim. 

Ona bedel, onların akıl ve marifetinden istifade edeceğiz” dedikten sonra şu ilginç tesbiti yapıyor: 

“Türkler bizim aklımız, biz de onların kuvveti; mecmuumuz (hepimiz) bir iyi insan oluruz. Hodserâne (ayrı baş çekip serkeşlik) yapmayacağız. Bu azmimizle başka unsurlara (diğer etnik gruplara) ders-i ibret vereceğiz...”

Ve “İyi evlât böyle olur.” deyip devam ediyor: “Hem de istibdat zamanında bir batman itaat etmişsek, şimdi bin batman itaat ve ittihad farzdır. Zira şimdi sırf menfaati göreceğiz. Çünkü hükümet-i meşrûta (meşrûtiyet hükümeti), hakikî hükümet-i meşrûadır (meşrû hükümettir).” (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 186.)

Türklerle, Kürtler arasındaki irtibatı peder-evlât ilişkisiyle bir tutarak konuyu bir aile sıcaklığı ortamına taşıyan ve böylece ayrılıkçı duyguları besleyen komplekslere gerek olmadığını ima eden Said Nursî’nin, “Türkleri, istibdada aşırı itaat edip millî âdetlerini terk etmeleri ihtiyarlattı” tesbitini dile getirdikten sonra, onların düştüğü bu zaaftan istifade edip ayrı bayrak açmak yerine, “Kuvvet ve cesaretimizi onlara hediye edelim” tavsiyesinde bulunması ayrıca dikkat çekici.

Yapılması gereken, Türklere karşı kuvvet kullanmak değil, o kuvveti Türklerin hizmetine verip onlara yardımcı olmak.

Ve Türklerin de onları kucaklaması.

(“Teröre Said Nursî Çözümü” kitabımızdan)

***

Üstad: “Acaba kim vardır ki, küçücük bir tecrübe geçirmemiş ve dememiş ki filan adam fenalık etti, belâsını buldu.” Biz de bugüne kadar birçok örneğini gördük ki hiçbir zulüm yapanın yanına kalmıyor, zulmeden er geç belâsını buluyor. İlâhî adalet hiçbir şeyi ıskalamıyor.

Okunma Sayısı: 5179
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Emin

    1.2.2018 23:34:30

    Türk-Kürt birbirinin kardeşidir. Hadiste, Müslüman Müslümanın kardeşidir.

  • Gündüz Alp-2

    1.2.2018 15:50:12

    Ülkeyi Türk-Kürt diyerek taksim edemeyecek olduğumuza göre, bir arada barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşamanın yollarını bulmak zorundayız. El birliği ile demokrasi ve uzlaşı kültürünü, hukukun üstünlüğünü, adalet ve hürriyeti ve demokrasiyi devlet ve toplum hayatına hâkim kılmaya çalışmanın mücadelesini vermeliyiz. Uhuvvet ve muhabbet, ittihat ve tesanüt ancak bu esaslarla tesis edilir. İş işten geçmeden bunu anlayalım. Hariçten hiç kimse bunları ülkemize getirmek için uğraşmaz. Hangi aldatıcı isim altında olursa olsun her çeşit tekçi yönetime karşı uyanık olmalı, ona fırsat ve prim vermemeliyiz. Dahilde ve hariçte yaşadığımız şu haller bize ibret ve ders olarak yetmez mi? Toplumsal barış, huzur, adalet ve kardeşliğe engel olan başta OHAL olmak üzere tüm manialar kaldırılmalıdır. Siyaset müspet tarzda yapılmalı, siyasiler lisanına çeki düzen vermelidirler. Sayın Battal'ın dediği gibi atılan "taşı değil" tutulan ve girilen "yolu" sorgulamalıyız. Yanlış yola giren yanlış yere varır.

  • Gündüz Alp

    1.2.2018 15:24:18

    Sayın Güleçyüz, Türk-Kürt kardeşliği için illaki Anayasa metnine bir madde halinde "Türk ve Kürt kardeştir" diye yazmak mı icap ediyor? Dün Çanakkale ve Milli Mücadelede omuz omuz bu vatan için aynı cephede savaş vermediler mi? Demek ki vatan birliğinden başlamak üzere yüzlerce "bir..bir"leri" olan bu vatan hânesinin evlatlarıyız. Üstad Hazretlerinin baba-oğul misali ne kadar gerçekci, makul ve mantıklı bir teşbih değil mi? Evet kardeş olmak varken ne için ve neden düşman olalım? Vahdet varken niçin tefrika yoluna sapıyoruz. Kendi aramızda ittihad ve barışı tesis edemezken, sulh-u umumi denilen dünya barışına nasıl katkıda bulunabiliriz ki? Emperyal güçlerin Orta Doğu ve İslâm coğrafyasına üşüşmelerinin bir sebebi tefrika değil mi? Hâlâ neyin kavgasını veriyoruz? Menfi siyaset gibi menfi milliyetçilik de toplumsal hayatımıza zarardan başka bir şey getirmez.

  • HÜSEYİN SÖNMEZ

    1.2.2018 09:07:55

    Biz kardeşlikten bahsederken, dün Bursa/Orhangazi Meydanına asılmış pankartı gördüğümde içim ürperdi. MHP İlçe Başkalığı yazılan afişte "YA AFRİN YIKILACAK, YA TERÖRİSTLER YAKILACAK" yazıyordu. Yıkmakla, yakmakla mesele hallolsaydı, bugün güneydoğu güllük gülistanlık olurdu. Acaba ne zaman anlayacağız?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı