"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tuhaflıklar zinciri

Kâzım GÜLEÇYÜZ
26 Mayıs 2016, Perşembe
AKP’deki başkan ve başbakan değişimi gayet normal ve olağan birşeymiş, dahası partinin kurumsal kimliğinin sağlamlığını gösteren yeni bir delilmiş gibi sunulmak ve geçiştirilmek istense de, olup bitenlerdeki tuhaflıklar zincirini sorgulamak gerekiyor.

Bunlardan biri, 28 Şubat’ta başbakanlığı bırakmaya zorlanmış olan Erbakan’ın ekolünden gelen cumhurbaşkanının, benzer bir tazyiki kendi başbakanına yapması.

Bu muamelenin reva görüldüğü Davutoğlu da rahatsızlığını defaatle ifade etti.

Yerine Binali Yıldırım’ın getiriliş serencamı da hiçbir demokratik kural ve teamüle uymuyor. Sarayın iradesiyle tek aday olarak dayatılıyor ve bu emrivaki “kurşun askerler”ce sorgusuz sualsiz uygulanıyor.

Gerçi Erdoğan cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra Davutoğlu’nun tensip buyurulmasında da benzer bir süreç işlemişti...

Tabanın ağırlıklı tercihi Gül olduğu halde Davutoğlu ismi münasip görülmüştü,

O zaman onu seçen irade, şimdi Yıldırım’da karar kıldı. Yarın pekâlâ başka bir isme de yönelebilir. Buna bir mani yok.

Operasyondaki bir başka tuhaflık, il ve ilçe başkanlarını atama ve azletme yetkisi üzerinden yürütülmesi. Davutoğlu’nun ipi, bu yetkinin alınmasıyla çekildi.

MKYK, ondan aldığı yetkiyi şimdi Yıldırım’a veriyor. Herşey bu kadar basit!

Peki, MKYK bu kararı kendi irade ve inisiyatifi ile mi aldı? Elbette ki hayır. Kararı aldıran asıl sebep, yine Sarayın direktifi.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, il ve ilçe başkanlarının kaderinin de merkeze ve lidere bağlı olması.

Partinin başında kim varsa, taşra teşkilâtının yöneticilerini tayin yetkisi de ona ait.

Peki, böyle mi olmalı? Demokratik bir sistem ve işleyişte, taşra örgütü yöneticilerinin belirlenmesinde de parti tabanının etkili olması gerekmez mi? Tek başına bu bile demokratik siyasetin ne kadar uzağında olduğumuzu göstermiyor mu?

Şimdi Saray, kendi partisinde işlettiği “kayıtsız şartsız biat” esasına dayalı antidemokratik sistemi, “partili cumhurbaşkanı” dayatmasıyla bütün devlete ve topluma teşmil etmenin gayreti içerisinde.

Türkiye buna razı olacak mı?

Kültür Bakanıyken iz bırakan tek icraatı bandrol ve devlet tekeli olan Ö. Çelik, şimdi AKP’nin iyice hükümsüz hale getirdiği AB Bakanlığında.

Eski AB Bakanı Bozkır “Vizede CB’mızın direktifleri doğrultusunda Türkiye’nin tavrını belirleriz” demişti. O direktifler Ö. Çelik’e nasipmiş.

Binali Yıldırım’ın başbakanlığını periscope yayınında değerlendirdik - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/bizim-derdimiz-kisilerle-degil-sistemle_398095 … @yeniasya aracılığıyla

Okunma Sayısı: 3560
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    26.5.2016 10:25:34

    AKP de demokrasi kelimesi sadece kelime olarak kalıyor.Bu partide demokrasi kelimesinin manası yok.Demokrasi olmayan kurumlar çökmeye mahkumdur.

  • CESUR ADAM

    26.5.2016 07:47:45

    Sn.yazarımız HARAMSARAY dan HELAL İCRAAT ve DAVRANIŞ çıkmaaaz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı