7 Haziran seçiminin üzerinden bir ay geçti, ama henüz o seçimle oluşan yeni siyasî tabloya uygun bir hükümet formülü ortaya çıkarılabilmiş değil.
Yeni yapılanma için öngörülen anayasal ve yasal sürelere göre işleyen bir süreç var. Önce kesinleşmiş seçim sonuçlarının resmen açıklanması beklendi. Ardından Mecliste o tuhaf ve antidemokratik metin okunarak yapılan yemin töreni, sonra Meclis Başkanlığı seçimi, onu takiben Meclis Başkanlık Divanının teşekkülü. Erdoğan yeni hükümet için görevlendirmeyi ondan sonra yapacak.
Türkiye halihazırda, seçim sonuçlarının belli olmasından sonra istifasını sunmuş bulunan bir hükümet tarafından yönetiliyor.
Ama “İdare ediliyor” demek, bu durumu ifade için daha uygun bir tabir olabilir.
Her ne kadar AKP’li Salih Kapusuz, “Geçici bir hükümet olsak dahi, önemli konularda kritik kararlar almaktan çekinmiyoruz, nitekim Suriye’deki gelişmeler için TSK’ya ‘Gerekirse vur’ talimatı vermekte hiç tereddüt etmedik” dese de, hükümetin gidişata ne ölçüde hakim olduğu konusu tartışmaya açık bir husus.
Görev sürelerinin son dönemindeki Amerikan Başkanları için kullanılan “topal ördek” tabiri, Davutoğlu başkanlığındaki AKP hükümetinin vaziyetine de denk düşüyor.
“Muktedir” göründüğü zamanlarda bile her vesileyle “bürokratik vesayet ve direniş”ten yakınan bir iktidarın, istifa ettiği ve kendisine geçici nazarıyla bakılan bir noktada bürokrasiye hakimiyetinin daha da zayıflayacağı muhakkak. Nitekim seçim sonrası iktidar medyasında çıkan bazı yorumlarda buna dair ikazların seslendirilmeye başlandığı görülüyor.
Keza her iktidar değişiminde âdeti vechile yeni döneme intibak sinyalleri vermeyi alışkanlık haline getirmiş olan bürokrasinin, 7 Haziran sonrasında da, ortaya çıkan belirsizliğe rağmen her ihtimale açık şekilde benzer refleksleri sergilemeye başladığı ifade edilmekte.
Evvelce dikkat çekmeye çalıştığımız gibi, bu boşluk ve “fetret” hali her alanda son derece ciddî riskleri de beraberinde getiriyor. Onun için, belirsizlik daha fazla uzamamalı.
tweet 1- Ali Bulaç “Tam zaaf içinde iken, devlet İslamcılarla kuvvet buldu, ayağa kalktı” diyor. Evvelce Abdurrahman Arslan da aynı şeyi söylemişti.
tweet 2- Abdurrahman Arslan: 1995’te dindarlar belediyelere geldiğinde sistem tıkanmıştı. Sisteme en büyük faydaları, bu tıkanıklığı açmaları oldu.
tweet 3- Sosyolog Şerif Mardin: AKP iktidarı Kemalizmin başarısıdır. Tarihçi Kemal Karpat: Kemalizmin ömrünün Tayyip Erdoğan ile uzadığı doğrudur.