"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tolstoy’dan manidar bir “yargı” anekdotu

Kâzım GÜLEÇYÜZ
16 Aralık 2017, Cumartesi
Rus yazar Tolstoy’un 1899’da yayınladığı Diriliş romanında, eserin kahramanı Nehlüdov’la avukat arasındaki diyalogdan:

“Evet, tarikat üyeleri de bana mektup yazmışlar” dedi Nehlüdov cebinden tarikatçilerin mektubunu çıkararak.“Eğer yazdıkları doğruysa bu da insanı hayrete düşüren bir dava. Şimdi gidip onları görmeye, meselenin içyüzünü öğrenmeye çalışacağım.”

“Gördüğüm kadarıyla hapishanenin bütün şikâyetlerinin aktığı bir huni gibi oldunuz” dedi avukat gülümseyerek. “Bu şikâyetler o kadar çoktur ki başa çıkamazsınız.”

“Hayır, ama bu çok şaşırtıcı bir dava” dedi Nehlüdov ve davanın içeriğini kısaca anlattı: 

Bir köyde insanlar İncil okumak için toplanmışlar, yöneticiler gelmiş ve onları dağıtmış. Bir sonraki Pazar günü yine toplanmışlar, o sırada komiser çağrılmış, tutanak düzenlenmiş ve adamları mahkemeye vermişler. Sorgu yargıcı ifadelerini almış, savcı yardımcısı iddianameyi hazırlamış, mahkeme suçlamayı yerinde bulmuş ve adamları mahkemeye vermişler. Savcı yardımcısı iddianameyi okumuş, masanın üzerinde maddî kanıt olarak bir İncil duruyormuş ve adamları sürgün cezasına çarptırmışlar.

“Bu korkunç birşey” dedi Nehlüdov. “Doğru olabilir mi?”

“Burada sizi şaşırtan nedir?”

“Herşey; tamam, komiseri anlıyorum, o emir kuludur, ya iddianameyi hazırlayan savcı yardımcısına ne demeli? Okumuş yazmış adam olacak bir de.”

“Hata, savcıların, genel olarak da tüm mahkeme üyelerinin yeni, liberal insanlar olduklarını sanma alışkanlığımızda. Aslında bir zamanlar öyleydiler, ama artık durum tümüyle değişti. Artık sadece ayın sonunu düşünen birer memur haline geldiler. Maaşını alır, ama maaşından daha fazlasına gerek duymaktadır, ilkeleri de bununla sınırlıdır. Kimi isterseniz suçlayacak, yargılayacak, cezaya çarptıracaktır.”

“Bir insanın başkalarıyla bir araya gelip İncil okuduğu için sürgüne gönderilmesine izin veren yasalar mı var?”

“Bırakın öyle pek uzak olmayan yerlere sürgüne yollamayı, kürek cezası bile verirler. (...)” 

‘Olamaz.”

“Olur. Mahkemedeki beyleri gördüğümde onlara minnettarlığımı sunmadan edemediğimi hep söylerim” diye devam etti avukat, “Çünkü eğer ben hapiste değilsem, siz de öyle, bizler hapiste değilsek bu sadece ve sadece onların iyi yüreklilikleri sayesindedir. Yoksa her birimizi temel haklarımızdan yoksun bırakmak ve öyle pek uzak olmayan yerlere sürgüne göndermek en kolay iştir.”

“Ama eğer her şey savcının ve yasayı uygulayıp uygulamama gücünü elinde bulunduran kişilerin keyfine bağlıysa o zaman mahkemeye ne gerek kalıyor?” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Mayıs 2017: İstanbul, s. 340-2)

Yorumu okuyucularımıza bırakıyoruz...

Rus yazar Tolstoy’un 1899’da yayınladığı Diriliş romanında, eserin kahramanı Nehlüdov’la avukat arasındaki diyalogdan:

28 Şubat mağduriyetleri üzerine yükselip, adalet kelimesini de ekledikleri partilerinin iktidardaki 16. yılına darbe dönemlerinde bile görülmemiş yoğunluk ve yaygınlıkta mağduriyetlere yol açan hukuksuzluklarla girmek... Yazıklar olsun. Allah kimseyi bu hale düşürmesin.

Bediüzzaman’a göre İslam Birliği - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/bediuzzaman-a-gore-islam-birligi_448530

 

Okunma Sayısı: 8316
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı