"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tıkanan Kemalizme payanda olanlar

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Kasım 2017, Çarşamba
1990’lı yılların başları, Türkiye’nin 12 Eylül rejiminden kurtulma ve özgürleşme hasretini kuvvetle hissettiği, resmî tabuları yoğun bir şekilde tartıştığı ve demokrasinin önünü açma sancıları çektiği son derece ilginç bir dönemdi. (...) Toplumdaki özgürlük talebi, (o günkü) iktidarın bu talebi karşılayamaması ve bunun da etkisiyle oluşan boşluk, en fazla çoktandır sistemli bir çalışma yürütmekte olan millî görüşe yaradı.

Bu hareket önce 1994 yerel seçimiyle belediyelerde ve ardından 1995 genel seçimiyle parlamentoda iktidar olma şansını yakaladı. Ama bu durum, demokrasiye nihayet alışmaya başlayan ve bunu önemli açılımlarla ortaya koyma noktasına gelmiş kesimlerde “laiklik hassasiyeti”nin depreşmesine yol açtı. Din adına siyaset iddiasının iktidar olması, demokratik gelişmelerin nisbeten teskin etmiş ve küllendirmiş gibi göründüğü “irtica ve din devleti” korkularını yeniden harekete geçirdi.

Gerçi bu korkuların hiçbir şekilde aslı ve esası yok. Ama toplumu tanımayan ve ülke gerçeklerinden kopuk kesimlerin, kökü çok eskilere ve derinlere dayanan bu vehim ve korkuları, Türkiye’de oluşan demokratik iklime zarar verdi.

90’lı yılların başında serbest tartışma ortamının filizlenmeye ve demokrasinin kök salmaya başladığı bir Türkiye’den, 1997 ve sonrasında 28 Şubat Türkiye’sine sürüklenmemizin altında yatan çok önemli sebeplerden biri bu durum.

Sonuçta din adına siyasetin güçlenmesi, demokratik gelişme sürecine zarar verdi. Cumhuriyet elitlerinin açılım arayışlarını sabote ederken, demokrat çizgi ve gelenekten gelenlerin dahi kimyasını bozdu. Ve netice olarak, dayatmacı statükonun ömrünü biraz daha uzattı. (...)

Sosyolog Abdurrahman Arslan’ın tesbiti konuyu tamamlıyor: “1995’te dindarlar belediyelere geldiklerinde sistem tıkanmıştı. Kemalistler iktidarı elden çıkarmak tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları için görmek istemiyorlar. Eğer dindarlar gelmeseydi sistem tıkanmıştı. Bu sistem gidemezdi. Şu anda da dindarların bu sisteme en büyük faydaları kilitlenmiş bir sisteme açılım getirmeleridir.” (Emeti Saruhan, Yeni Şafak, 19.6.11)

Müflis Proje Kemalizm, s. 92-4

Görevdeyken de, emekli olduktan sonra da en çok tartışılan generallerden biri olan Kara Kuvvetleri eski Komutanı e. Org. Aytaç Yalman: “Atatürk’ü yeterince anlayamadığımızı itiraf etmek mecburiyetindeyiz.” Çocukluktan bu yaşa hep onunla haşir neşir olduğunuz halde bu nasıl iş?!!!

 

Konya Ereğli’deki İttihad programı ve gençlerle 2. buluşma - YENİ ASYA http://www.yeniasya.com.tr/video/konya-eregli-deki-ittihad-programi-ve-genclerle-bulusma_446902

Okunma Sayısı: 4403
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    22.11.2017 19:08:10

    Bugün şehrimizin yakın merkezi köylerinden semt köylü pazarına gelen bir kardeşimizle konuşuyorum.AKP nin otobüs otobüs ANKARA seferi yolcularından biride oğlu imiş.KEMALİZM için AKP nin desteği öyle birkaç il ile sınırlı değilmiş.Birçok şehirden,merkezlerden hayatında değil o mahalle gitmek ağzına dahi almaktan imtina edenlerin evlatlarını oraya götürenler neyin peşindeler.Gayeleri nedir.Biz KOCATEPE MEVLİDİ için güvenlik problemi deyip engellenirken AKP nin kırdıkları DEVEKUŞU YUMURTASINI GEÇTİ.U

  • Gündüz Alp-2

    22.11.2017 14:23:03

    Kanaatimce, siyasal İslamcı yahut İslamcılık ideolojisi, hürriyetçi demokrasinin bırakın kök salıp yerleşmesini; bir de demokratik kültür ile uzlaşma kültürünün bile toplumda yerleşmesine en büyük engellerden biridir, diye düşünüyorum. Zira kendilerine oy vermeyecek olanları (hatırlayalım 'patates dininden' diyerek) ayrıştıran, dini siyasetine alet iktidarına basamak yapan menfi bir siyaset tarzıdır. Delil isteyenlere, şu an yaşamakta olduğumuz süreç ve geldiğimiz antidemokratik nokta yetmez mi? Onların siyasetinde dini argümanları kullanması yukarıdaki gerçeği değiştirmez. Dün tıkanan sistemi açmak için alternatif olanlar bugün tıkadıkları sisteme alternatif diye sistemi tıkayan argümanlara sarılması ne hazin değil mi? Boşuna merhum Cemil Meriç "-izm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleridir" dememiş. Çağımız hürriyet ve şahsı manevi çağıdır. Hiç kimse bu asırda "deli gömleği" giymek istememektedir.

  • Gündüz Alp

    22.11.2017 14:12:04

    Her gün kanayan bir yaraya manşetiyle parmak basan Yeni Asya, bugün de masumların mazlûmiyet ve mağdûriyetine "Bu Çocukların Günahı Ne?" diyerek toplumsal vicdana sesleniyor. Henüz çocukluk çağını atlatamamış "12-18 yaş arasında 2 bin, 0-6 yaş arasında da 500 civarında"(Yeni Asya) çocuk cezaevinde olduğu ifade ediliyor. İnsanın hani Molla Nasreddin'in dediği gibi "Hırsızın hiç mi suçu yok!" diyesi geliyor. Yâni ülkeyi yönetenlerin bu konuda hiç mi suçu yok? Şu trajik tablo bile, başta ülkeyi yönetenler olmak üzere hepimizin şapkayı önümüze alıp derinden düşünmemizi iktiza etmez mi? Hangi yönetim tarzı ve eğitim sistemi ile okulda olması gereken bu çocukların cezaevine gitmesine sebep olduk acaba? Meselâ, 15 yıldır ülkeyi tek tabanca idare eden siyasal İslamcı iktidarın "dindar nesil" yetiştirme projesinde, şu masumlar için düşündükleri yahut aldıkları tedbirler var mı? Yeni cezaevleri inşâ etmek bu yaraya merhem olur mu? Maksat ceza vermek mi suça engel olmak mı?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı