Risale-i Nur neşriyatına getirilen devlet tekelini kaldıran AYM ve Diyanet kararnamesinin yürürlüğünü durduran Danıştay kararları hele şu ortamda hukuk adına kazanılmış çok önemli zaferler.
Yargı üzerindeki siyasî baskının alabildiğine yoğunlaştığı bir konjonktürde bu kararların çıkması gerçekten manidar.
Bu kararların çıkması yönünde oy kullanıp imza atan AYM ve Danıştay üyelerine...
Devlet tekeli maddesine, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu ile Genel Kurulda görüşülürken itiraz, eleştiri ve uyarılarını dile getiren muhalefet milletvekillerine...
Temel hak ve hürriyetlere aykırı bu düzenlemeyi, iptali talebiyle AYM’ye götüren anamuhalefet partisine (*) ve Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Mahkemesine...
Hukuksuz devlet tekelini eleştirip karşı çıkan yazarlara ve kanaat önderlerine...
Bu mücadelede de bizi yalnız bırakmayan, başından beri ortaya koyduğumuz kararlı duruşa kuvvetli bir destek verip arka çıkan, Meclisteki görüşmelerde milletvekillerini “abluka”ya alıp mesaj bombardımanına tutan ve yekvücut, mütesanid ve sarsılmaz bir şahs-ı manevînin gücünü dosta düşmana bir defa daha gösteren ve ispat eden değerli okuyucularımıza...
Bu meyanda Meclis aşamasında, sıcak Ramazan günleri TBMM’de adeta “kamp” kurup komisyon üyeleri ve milletvekilleriyle görüşmelerde bulunan Nurettin Tokdemir, Cevher İlhan ve Mehmet Kara ile yazarlarımızdan Prof. Dr. Ahmet Battal’a...
Avukatımız Kadir Akbaş’a...
Aslına uygun basımlar için muvafakatname veren Saadet Kaynak Hanımla başından beri bu konuda olumlu tavır içinde olan Seyda Ünlükul ve kardeşlerine...
Yoğun gayret ve katkılarıyla bu neticenin alınmasında büyük emekleri geçen Ramazan Seydanoğlu ile Said Çamkerten’e...
Bandrol ve tekel süreci daha başlamadan, ilk işaretlerinin verildiği TRT programından bizi haberdar ederek dikkatimizi çeken çizerimiz İbrahim Özdabak’a...
Teşekkür ve tebriklerimizi iletiyoruz.
Sürecin başından geçen Temmuz’daki âni vefatına kadar özel bir duyarlılıkla mücadelemize katılan merhum yazarımız Halil Uslu’yu da rahmetle yad ediyoruz.
(*) CHP’ye teşekkür ettik diye yine aynı çığırtkanlığı yapacak çarpıtmacı çarpıklara bir kez daha: “Öyle birşey yok, bu tamamen medenî ve insanî bir tavrın gereği; oy meselesi ayrı ve Yeni Asya olarak oy tercihimiz belli.”
İşaratü’l-İ’caz’dan bir cümle: “Bir şairin dediği gibi, her üren kelbin ağzına bir taş atacak olsan dünyada taş kalmaz...”
Şu cümle de Üstada ait: “Her bir sersemin safsatasına, her divanenin hezeyanına kulak verilmez.” Biz de öyle yapıyor ve işimize bakıyoruz.
Üstad: “Sakın ehemmiyetsiz paçavralara ehemmiyet vermekle halkları meraklandırıp baktırılmasın. Fena şeyle zihnen meşgul olmak da fenadır.”
Ve yine Üstad: “Böyle şeylere karşı müteyakkız davranmak ve faaliyetlerini ziyadeleştirmek lâzım geliyor.” Evet, bize düşen, hizmete devam.