Şam’la iplerin kopması sürecinin ilk aşamasında Beşşar Esad’ın üstüne basarak tekrar tekrar seslendirdiği şöyle bir iddiası vardı: “Suriye ile oynamayın. Burası karışırsa sonuçları domino taşı gibi bütün bölgeyi karıştırıp alt üst eder.”
İç savaşın altıncı yılını tamamlamasına çok az bir zaman kala karşı karşıya olunan dehşet verici tablo ve bu noktaya gelinirken yaşanan süreçte olup bitenler, maalesef bu iddiayı doğruluyor. Altı yıl önce esamesi bile okunmayan Suriye çıkışlı tehdit ve sorunlar bölgeyi, hattâ daha ötesinde bütün dünyayı olumsuz etkiliyor.
IŞİD başta olmak üzere sayısı meçhul terör örgütleri, iç harp batağında türedi.
IŞİD terörü Türkiye’yi de, doğusuyla batısıyla neredeyse dünyanın her tarafını da vuran küresel bir tehdit haline getirildi.
PKK’nın Suriye kolu olarak değerlendirilen PYD-YPG de aynı ortamda palazlandı. Dahası, ABD ve Rusya, Ankara’nın ne hikmetse (!) bir ara yeşil ışık yakar gibi olup ardından terör örgütü olarak ilan ettiği bu oluşuma kucak açma yarışına girdiler.
Rusya’nın Suriye üzerindeki nüfuz ve etkinliğini çok daha fazla arttırmasını sonuç veren iç savaş devam ederken, Rus desteği de Türkiye’nin altı yıl önce “gidici” gözüyle bakıp “Ayları, haftaları, hattâ günleri sayılı” dediği Esad yönetimini ayakta tuttu ve kaybettiği mevzileri geri almasını sağladı.
Böyle bir noktada Rusya ve İran’ın katılıp Türkiye’nin de dahil edildiği Astana ve Soçi süreçlerinde iç savaşı bitirmeye yönelik mutabakatlara varıldığı açıklandı; ama önce İdlib’de, sonra Afrin’de ortaya çıkan çatlaklar, tekrar başa dönülmesini netice verdi. Muhaliflerin “ABD de katılmalı” çıkışıyla eşzamanlı olarak patlak veren “sınırda YPG ordusu” provokasyonu ise, işi büsbütün karıştırdı.
Bu kargaşa Suriye’nin de Irak gibi bölünmesiyle mi sonuçlanacak, göreceğiz.
Keza evvelce sınırındaki IŞİD tehdidini bertaraf etme gerekçesiyle Cerablus’ta Fırat Kalkanı operasyonunu yapmış olan Türkiye’nin Afrin’e de girip girmeyeceğini ve girdiği takdirde nelerle karşılaşılacağını da...
Sığ ve öngörüsüz hesaplarla kızıştırılan iç savaşın fena halde bozduğu dengelerin nasıl bir şekil alacağı ise asıl büyük muamma.
***
- İçeride işler sarpa sardığı zaman gündemi yeni bir “dış tehdid”e kaydırmak, hattâ “savaş çıkarmak,” otoriter rejimlerin karakteristik taktiklerinden biri olarak ifade edilir. Son günlerdeki gelişmeleri bu gözle de okuyalım ve ülkenin yeni bir belâya sürüklenmemesini dileyelim.
- Gündemin Afrin operasyonuna kaydırılması - http://http://www.yeniasya.com.tr/video/gundemin-afrin-operasyonuna-kaydirilmasi_451295