"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye’de Pandora’nın kutusu

Kâzım GÜLEÇYÜZ
18 Ocak 2018, Perşembe
Şam’la iplerin kopması sürecinin ilk aşamasında Beşşar Esad’ın üstüne basarak tekrar tekrar seslendirdiği şöyle bir iddiası vardı: “Suriye ile oynamayın. Burası karışırsa sonuçları domino taşı gibi bütün bölgeyi karıştırıp alt üst eder.”

İç savaşın altıncı yılını tamamlamasına çok az bir zaman kala karşı karşıya olunan dehşet verici tablo ve bu noktaya gelinirken yaşanan süreçte olup bitenler, maalesef bu iddiayı doğruluyor. Altı yıl önce esamesi bile okunmayan Suriye çıkışlı tehdit ve sorunlar bölgeyi, hattâ daha ötesinde bütün dünyayı olumsuz etkiliyor.

IŞİD başta olmak üzere sayısı meçhul terör örgütleri, iç harp batağında türedi.

IŞİD terörü Türkiye’yi de, doğusuyla batısıyla neredeyse dünyanın her tarafını da vuran küresel bir tehdit haline getirildi.

PKK’nın Suriye kolu olarak değerlendirilen PYD-YPG de aynı ortamda palazlandı. Dahası, ABD ve Rusya, Ankara’nın ne hikmetse (!) bir ara yeşil ışık yakar gibi olup ardından terör örgütü olarak ilan ettiği bu oluşuma kucak açma yarışına girdiler.

Rusya’nın Suriye üzerindeki nüfuz ve etkinliğini çok daha fazla arttırmasını sonuç veren iç savaş devam ederken, Rus desteği de Türkiye’nin altı yıl önce “gidici” gözüyle bakıp “Ayları, haftaları, hattâ günleri sayılı” dediği Esad yönetimini ayakta tuttu ve kaybettiği mevzileri geri almasını sağladı.

Böyle bir noktada Rusya ve İran’ın katılıp Türkiye’nin de dahil edildiği Astana ve Soçi süreçlerinde iç savaşı bitirmeye yönelik mutabakatlara varıldığı açıklandı; ama önce İdlib’de, sonra Afrin’de ortaya çıkan çatlaklar, tekrar başa dönülmesini netice verdi. Muhaliflerin “ABD de katılmalı” çıkışıyla eşzamanlı olarak patlak veren “sınırda YPG ordusu” provokasyonu ise, işi büsbütün karıştırdı.

Bu kargaşa Suriye’nin de Irak gibi bölünmesiyle mi sonuçlanacak, göreceğiz.

Keza evvelce sınırındaki IŞİD tehdidini bertaraf etme gerekçesiyle Cerablus’ta Fırat Kalkanı operasyonunu yapmış olan Türkiye’nin Afrin’e de girip girmeyeceğini ve girdiği takdirde nelerle karşılaşılacağını da...

Sığ ve öngörüsüz hesaplarla kızıştırılan iç savaşın fena halde bozduğu dengelerin nasıl bir şekil alacağı ise asıl büyük muamma.

***

- İçeride işler sarpa sardığı zaman gündemi yeni bir “dış tehdid”e kaydırmak, hattâ “savaş çıkarmak,” otoriter rejimlerin karakteristik taktiklerinden biri olarak ifade edilir. Son günlerdeki gelişmeleri bu gözle de okuyalım ve ülkenin yeni bir belâya sürüklenmemesini dileyelim.

- Gündemin Afrin operasyonuna kaydırılması - http://http://www.yeniasya.com.tr/video/gundemin-afrin-operasyonuna-kaydirilmasi_451295

Okunma Sayısı: 5725
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Fatma topal

    18.1.2018 19:30:05

    Kazim Bey,bir müslüman olarak bu zülme sessiz kalmadiniz.SIz ve arkadaslarinizdan Rabbim razi olsun.Ešim iceriye gireli tam bir yil oldu.7,5 yil gün verdiler.hts kaydi gelmedi.icerik yok denildigi hAlde 151 bin mesaj var dediler.kime attigi ise dosyada yok.bunlara ragmen bagimsiz hakim 7, 5 yil verdi.Sesimi duyaramadim.Allah havale ettim.Adalet hepimize lazim diyorum.

  • Gündüz Alp-2

    18.1.2018 11:39:42

    Suriye'de Pandora'nın kutusundan daha ziyade dahilde bozulan toplumsal barış,adalet ve huzura odaklanmalı, 3 ay daha yeniden (terör gerekçesiyle) uzatılan OHAL rejimi dolayısıyla bozulan siyasi, ekonomik ve toplumsal dengeleri yeniden tesis etmek için gayret sarf etmeliyiz. Yeni Asya'nın manşetinde beyan ettiği gibi "Hukuk dibe vurdu." Yalnız hukuk mu? Ya itibar, güven ve istikrar? Dışarıda kavga içeride kavga. OHAL başta en fazla 1 yahut 1,5 ay sürer diye başlamıştı fakat gelinen noktada, ülkenin esas rejimi haline getirildi. Gerekçe "terör" ise de terörle mücadele için yeterince hukuki-yasal mevzuat olmasına rağmen OHAL'de ısrar edilmesinin bir başka amacı olmalıdır. 16 Nisan Referandumuna OHAL şartlarında giden Türkiye'nin 2019 seçimlerine de OHAL şartlarında gidecek olması ihtimali bize bunun ip uçlarını vermektedir. Çare ve çözüm, "tekçi" sistemde değil, hukukun üstünlüğü ve millet hakimiyetine istinat eden hürriyetçi demokrasidedir. Yanlışta ısrar etmenin anlamı yoktur.

  • Gündüz Alp

    18.1.2018 11:14:24

    Baştan (Suriye konusunda) gömleğin düğmesini yanlış ilikleyen iktidar; Türkiye, Rusya, İran, ile Suriye'de "barış için" Astana ve Soçi'de masaya oturmuşken şimdi de yine "masayı devirerek" yeniden "savaş" demeleri (tıpkı dahilde olduğu gibi) nasıl bir tutarsız dış politika izlediklerini gösteriyor. Savaş istisna barış esastır. Fitili hariçte tutuşturulan bir ateşin içine hesapsızca dalmak. Kaldı ki ne Rusya ne ABD ne İran bu bölgedeki menfaatlerinden vazgeçmiş de değiller. Hepsinin hesabı ve planı farklı olsa da hedefi aynı. Bölüp parçalamak ve kendilerine tâbi ve bağımlı kılmak. Terörle mücadeleye evet fakat böyle bir planın parçası olmaya hayır demeli ve daha akılcı, yapıcı, tutarlı, karşılıklı menfaatlere dayalı ittifak, diyalog, harici diplomasi ve siyasetle önce "barış" diyerek sorunları çözmeliyiz. Suriye başta olmak üzere bölge bilhassa bataklık haline getirilmiş, yutulmak istenenler oraya çekilmektedir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı